Title: Boşanma Sebebi: Cinsel İlişkiden(Birliktelikten) Kaçınmak
Reviewed by Av.Tuğsan YILMAZ on Apr 26
Rating: 5.0

Toplumsal gelişim ve olgunlaşmanın en küçük birimini meydana getiren evlilik müessesesi, içinde barındırdığı sosyal amaçla birlikte tarafların psikolojik, sosyal ve biyolojik unsurlarının karma bileşeni şeklinde işlevsellik kazanan cinselliğin bir getirisi olan cinsel istek ve arzuları tatmin etme gayesini de içinde barındırmaktadır.

Türk toplumunda geçmişten günümüze uzanan süreç içerisinde her ne kadar cinsellik kavramına gizli kapılar ardından bakılsa da, modernize edilmiş dünya ile birlikte artık cinsellik, toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış şeklinde ifade edilen bir ayıp olmaktan çıkarılarak gün geçtikçe toplumun önyargıları ve tabularının etkisinden kurtulmaktadır. Evlilik ve cinsellik nosyonları birlikte ele alındığı vakit, bu iki kavramı,  eşlerin genel iletişimi ve evliliğin bekası açısından birbirinden ayrı düşünmenin, realist bir perspektif ışığında ancak basit ve dar bir tefekküre sahip olan kişilerce kabul gören bir düşünce tarzı olduğu söylemek, kanaatimizce lojik sınırlar çerçevesinde çoğu erişkin insanın fikir birliğine varacağı bir yaklaşımdır. Bilimsel verilerin evlilik ile birlikte olması gereken cinsel birliktelik ve uyumun gerçekleştirilememesinin, taraflar arasında baskı ve gerilimin oluşturması ile birlikte eşlerin birbirlerine olan duygusal yaklaşımlarını olumsuz etkileyen faktörler olduğunu göstermesi, evliliklerde asli gayenin cinsel isteklerin giderilmesi ile tarafların bu arzularının tatmin edilmeksizin huzur ve mutluluğa erişemeyeceği manasına gelmemekle birlikte, bu, evlilikte mutluluk ve paylaşım faktörlerinin eşlerin birbirine olan fiziksel ve duygusal yakınlıklarıyla doğru orantılı olduğu yorumunu beraberinde getirmektedir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun m.166/1 uyarınca boşanma sebepleri arasında sayılan evlilik birliğinin sarsılmasının bahsi geçen cinsel ilişkinin evlilik süresince gerçekleştirilememesi veya bu konu hakkında yaşanılan uyum sorunlarının eşlerin evlilik birliğini ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsmış olarak vuku bulması ihtimalinde, eşlerden her birine kanun koyucu tarafından boşanma davası açma hakkı verilmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bir kararında fiziki ve psikolojik herhangi bir sorunu bulunmadığı halde, cinsel birleşmeyi gerçekleştiremeyen davalının, boşanmaya neden olay olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşılmakta olup, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörülmüştür.

Yine başka bir Yargıtay kararına göre ise cinsel arzuları tatmin etme gayesi, evlenmenin sosyal amacı yanında var olan bir amaç olarak kabul edilmekte, ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan ve ondan sonra da devam edip etmeyeceği şüpheli bulunan cinsel yakınlaşmayı beklemek için davacıyı zorlamak açık bir haksızlık olarak görülmektedir. Bu koşullar altında davacıdan evlilik birliğini devam ettirmesi beklenemez. Aile birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek boşanmaya karar verilmesi gerekmektedir.

Yazarlar;

Av.Tuğsan YILMAZ
Av.Halil İbrahim ÇELİK

Bir önceki Aile ve Boşanma Hukuku kategorisi yazımız Eve Yerleştirilen Ses Kayıt Cihazı ile Dinleme Boşanma Davası Delili Olabilir Mi? de eşler tarafından alınan gizli ses kaydının, eve yerleştirilen ses kayıtları ile alınan ses ve görüntü kayıtlarının boşanma davasında delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı, özel hayatın gizliliği ve Yargıtay Kararı ile birlikte irdelenmiştir.