Title: DOĞRUDAN SORGU VE ÇAPRAZ SORGU KAVRAMLARI
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Jun 14
Rating: 5.0

17.12.2004 tarih ve 01.06.2005 yürürlük tarihli 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun getirmiş olduğu yeniliklerden biri de taraf avukatlarına tanınan soru sorma hakkıdır. Uygulaması Anglosakson hukuk sistemlerinde yaygın olan soru sorma hakkı, katılan veya sanık vekillerinin maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla yapılan yargılamadaki rolünü arttırmakta ve adeta yargılamanın pasif sujesi niteliğindeki vekillere önemli yükümlülükler yüklemektedir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun 201. maddesi ‘’Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir. Gerektiğinde ilgililer yeniden soru sorabilir.’’ şeklindedir. Madde metninin esasını irdelediğimizde ‘Common Law’ sistemine benzerlikler göze çarpmakta ise de çeşitli farklılıklar mevcuttur. Zira hukuk sistemimizde kovuşturma aşamasında celse hâkim sorgusu ile başlamaktadır. ‘Common Law’ sisteminde ise ceza davasında hâkim tarafsızdır ve sorgu yapması mümkün değildir; ancak istisnai hallerde tanıklara soru yöneltmesi mümkündür.

Ceza Muhakemesi Kanunu’ nun yürürlüğe giriş tarihinin üzerinden yeterli zaman geçmiş olmasına rağmen uygulamada tanık, sanık ve katılanın sorgularının hâkim tarafından yapılmakta olduğu ve vekillerin sorularını hâkimlere yönelterek, hâkimler tarafından sorulmasını beklediği gerçeğinin pek de değişmediği görülmektedir. Oysa CMK’ nın 201. maddesi taraf vekillerinin duruşma disiplinine uyması ile soru yöneltebileceğine açıklık getirmiştir. Hâkim veya mahkeme sorulan soruya itirazın edilmesi nedeniyle sadece itirazın yerindeliğini karara bağlamalıdır. Kanun metninde yer alan ‘yöneltilen soruya itiraz edildiğinde’  ibaresi hâkimin herhangi bir itiraz olmadığı takdirde sorulan soruya müdahale edemeyeceğini açıkça göstermektedir.

A.      Doğrudan Sorgu (Direct-Examination)

Kısaca doğrudan sorgu, avukatın kendi müvekkiline ya da çağırdığı tanığa aracısız bir biçimde soru yöneltmesidir. Doğrudan sorgunun asıl amacı maddi gerçeğe ulaşmak ve karşı taraf avukatının çapraz sorgu ile elde etmiş olduğu verilere dayanan iddialarını çürütmektir.

Tanıklık yapabilme niteliklerini taşıyan bir kimseye karşı iyi bir duruşma avukatının izleyeceği yol, tanığın somut olaya ilişkin ve yoruma dayanmayan gözlemlerini sorulan sorular vasıtasıyla doğru ve yalın bir biçimde, şüpheye yer bırakmayacak şekilde aktarması sağlamaktır. Avukat, tanığının net olmayan beyanlarını aydınlatmak amacıyla derhal yeni bir soru sormalı ve karşı taraf vekilinin çapraz sorguda avantaj kazanma ihtimalini bertaraf etmelidir. Avukat tarafından tanığın mahkeme nezdinde güvenilir bir kimse olduğu izleniminin uyandırılması ve sorulara verilen net cevaplarla olaya vakıf olduğunu hissettirmesi gereklidir.

Doğrudan sorgu metoduna başvuracak olan avukat, tanığını veya müvekkilini duruşmadan önce tanımalı, konuşma ve etkili iletişim kurma yeteneğini irdelemeli ve soracağı soruları bu doğrultuda hazırlamalıdır. Bu bağlamda duruşmaya hazırlık dikkatli ve titiz bir çalışmayı gerektirir. Soru sorulana cevaplar ezberletilmemeli ve bilgisi dışında olan şeyler hakkında beyanda bulunmaktan kaçınması gerektiği izah edilmelidir.

Avukat doğrudan sorgu metodunu uygularken öncelikle soru sorulanı tanıtacak, kim olduğu ve nitelikleri ile ilgili hâkimde veya mahkemede kanaat uyandıracak hususlar üzerinde durmalı ve sorguya başlarken soru sorulanı rahatlatmalıdır. Zira hukukçu olmadığı varsayılan kişilerin duruşmalarda ne kadar tedirgin oldukları her türlü izahtan varestedir. Doğrudan sorgu yapan avukat uzun anlatımlar gerektiren sorular sormamalı, anlaşılması zor ve açık olmayan sorulardan kaçınmalı ve içerik itibarıyla aynı yönde ilerleyen sorulardan uzak durmalı ve aynı cümle içerisinde birden fazla soru sormaktan imtina etmelidir.

Sorgunun sağlam bir temele dayandırılabilmesi için maddi olaya ilişkin detaylı bilgilerle desteklenmesi gerekmektedir; ancak sorgulananın ve mahkemenin dikkatini dağıtacak şekilde fazla ayrıntıya girmekten kaçınılmalıdır. Ayrıca ağdalı hukuk dilinin kullanılması yerine basit, anlaşılır ve kısa kelimelerden oluşan cümleler kurmak soru yöneltilen kimsenin hızlı ve kolay algılamasını ve net cevaplar vermesini kolaylaştıracaktır. Sorulan soruların sırası itibarıyla yapılan planlama da konu bütünlüğü ve sorgu stratejisi bakımından dikkat edilmesi gereken hususlardan biridir. Zira doğrudan sorgu yöntemine başvurulduğundan istenilen maksimum faydanın elde edilebilmesi dikkatli soru sıralaması ile mümkündür.

Genel olarak, doğrudan sorgu yöntemine başvuracak avukatın hâkim veya mahkeme nezdinde kurgulanmış bir sorgulama yapıldığı kanaatini uyandırmaktan kaçınması gerekmektedir. Hâkim veya mahkeme her ne kadar kanun uygulayıcısı konumunda ise de ceza yargılamasında hâkime veya mahkemeye tanınan takdir yetkisini şekillendirecek olan sanığın, katılanın ve tanıkların beyanlarıdır. İnandırıcılığın kaybedilmesi hâkim veya mahkemece kullanılacak olan takdir yetkisinin aleyhe neticeler doğurmasına yol açabilir.

B.      Çapraz Sorgu (Cross-Examination)

Kısaca çapraz sorgu, tanığın kendisini çağıran avukat tarafından değil, karşı tarafın avukatı tarafından duruşma esnasında sorgulanmasıdır. Buradaki tanık kavramının sadece tanığı içermediği, bilirkişiyi hatta sanığı da kapsadığı kanun metninden anlaşılmaktadır.

Çapraz sorgunun amacı sorguyu yapan avukatın temsil ettiği tarafın iddia ve teorilerini destekleyecek unsurları ortaya çıkarmak veya aleyhe beyanda bulunması muhtemel kişinin mahkeme nezdinde inandırıcılığını kaybetmesini sağlamaktır. İki tür çapraz sorgu vardır: Destekleyici çapraz sorgu ve çürütücü çapraz sorgu. Hangi sorgu metodunun kullanılacağı derdest davanın seyrine göre belirlenmelidir. Destekleyici çapraz sorguda çapraz sorguyu yapan avukatın amacı temsil ettiği tarafın savunmalarını/iddialarını güçlendirmek ve pekiştirmektir. Çürütücü çapraz sorguda ise, avukat sorguda elde edilen verilere dayanarak karşı taraf iddialarının hayatın olağan akışına aykırı, eksik, gerçek dışı, tutarsız veya inanılmaz olduğunu iddia edecektir, sorular ise amaca uygun olarak hazırlanacaktır.

Çapraz sorguya hazırlık süreci sorgu başlayıncaya kadar devam eder. Şayet karşı taraf doğrudan sorgu metoduna başvurmuş ise cevapların seyrine göre hazırlanmış olan sorularda değişiklikler yapılmalıdır. Doğrudan sorgu neticesinde tanığın verdiği cevaplar çapraz sorgu metoduna başvuracak avukatın iddia ve teorilerine zarar vermemişse çapraz sorgudan vazgeçilmelidir. Yine doğrudan sorguda ifade veren tanığın beyanları esasa ilişkin değilse veya çapraz sorgu ile istenen yarar elde edilemeyecekse çapraz sorgu stratejisinden vazgeçilmelidir.

Doğrudan sorguda olduğu gibi çapraz sorguda da sorulacak olan sorular kolay anlaşılır, ikna edici, kısa cevaplar elde etme amacına yönelik ve cevap veren tarafından verilen cevaplar da sonraki sorulara dâhil edilerek kullanılmalıdır. Çapraz sorgunun baş aktörü beyanda bulunan değil, avukattır. Bu yüzden avukatın kendine güvendiğini belli eden ses tonu, yaklaşımı sorgulananı etkileyebilme kabiliyeti önem taşımaktadır. Çapraz sorguda istenilen cevabı alabilmek için avukatın kibar ve kontrollü yaklaşması gerekmektedir. Zira kibirli ve saldırgan sorulara, onaylayan nitelikte cevaplar almak çoğu zaman mümkün gözükmemektedir. Çapraz sorguda tanığın sorulan sorunun amacını ve bir sonrasında sorulacak yeni soruyu algılayamaması önemlidir. Çünkü karşı tarafın tanığı, sorunun amacını anlarsa yardım etmeyecektir. Bu nedenle istenen cevapların dolaylı olarak temin edilmesi amaçlanmalıdır.

Çapraz sorguda sorguyu yapan avukat kontrollü davranmak zorundadır. Bu nedenle sadece cevaplarını bildiği soruları sormalıdır. Ayrıca soru tipi tanığın onaylayabileceği nitelikte olmalıdır. Kısaca onaylamayı içermeyen ve uzun açıklamalara sebep olan ‘neden’ , ‘nasıl’ gibi sorulardan kaçınılmalıdır.

 

Sonuç Olarak;

Maddi gerçeğe ulaşma amacı taşıyan yargılamada, avukatın üstlendiği rolün ve dava seyrinde katkısının arttırılabilmesi doğrudan ve çapraz sorgu metotlarının uygulanabilir olması ile mümkündür. Ülkemizde gerek avukatlar gerekse hâkimler duruşmada avukat tarafından sorgu yapılmasına kanunumuz cevaz vermiş olmasına rağmen alışamamış durumdadır. Hatta avukatın sorularını hâkim aracılığı ile iletmesi alışkanlığının devam ettiği görülmektedir.

Sorgu metotlarının uygulaması teori ile öğrenilememektedir. Zira hukuk fakültelerinde uygulamalı duruşma vb. eğitimlerin yer almaması ve doktrinsel eğitimlerin ağırlıklı olması avukatlık mesleğini icra etmek isteyen yeni mezunların meslek hayatına olumsuz yansımaktadır.

Av. Tuğsan YILMAZ