Title: BİRDEN FAZLA KEZ İSİM-SOYİSİM DEĞİŞTİRME DAVASI AÇILABİLİR Mİ?
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 15
Rating: 5.0

Türk Hukuk Sistemi’nde 30.03.2012 tarihine kadar Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36/1-b maddesinin gereği olarak nüfus kayıtlarında ancak 1 defaya mahsus değişiklik yapılması mümkündü. Bu madde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilerek birden fazla isim, soyisim vb. değişikliklerin önü açılmıştır. Böylelikle Nüfus Hizmetleri Kanunu’ nda yapılan değişiklikle isim yahut soyisim değişikliği talebi ile dava açan ve kazanan kişiler haklı bir nedenin varlığı halinde isim yahut soyisim değişikliği talebi ile 2. kez dava açabilecek olup bu istemi talep ve dava konusu yapabilecektir.

 

ANAYASA MAHKEMESİ

Esas : 2011/34 Karar : 2012/48 Karar Günü : 30.03.2012                                                                

Resmi Gazete Tarihi : 06.10.2012 Resmi Gazete Sayısı : 28433

DAVA VE KARAR: 

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU : 25.4.2006 günlü, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir.” biçimindeki birinci cümlesinin, Anayasa’nın 17., 36. ve 41. maddelerine aykırılığı  savıyla iptali istemidir.

I- OLAY

Davacı tarafından açılan soyadının düzeltilmesi davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

II- İTİRAZIN GEREKÇESİ

Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“OLAYLAR: Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/540 esas sayılı dosyasının davacısı (…) mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile 18 yaşından küçük iken babasının sevdiği bir bayanın soyadını aldığını, bu nedenle kendisinin soyadının da o bayanın soyadı olduğunu, davacının bu olaydan dolayı çevresinde alay konusu olduğunu, küçük düştüğünü, psikolojisinin bozulduğunu beyan ederek soyadının herkesçe bilinen ve babası tarafından değiştirilmezden önceki soyadı olan (…) soyadı olarak tekrar değiştirilmesini, zira kendisinden başka tüm kardeşlerinin bu soyadı taşıdığını beyan etmiştir.

Davalı nüfus temsilcisi, 5490 sayılı Nüfus Kanunu’nun 36/1B maddesi gereğince aynı konuda nüfus davaları bir defa açılacağından davacının babası tarafından Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30/03/2010 tarih 2010/154-201 E.K. sayılı kararı ile (…) olan soyadını (…) olarak düzelttiğinden, benzer konuda Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen kararın temyizi üzerine Yüksek Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 03/02/2011 tarih 2010/12423 Esas, 2011/1183 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere bu davalar bir defa açılabileceğinden davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.

Cumhuriyet Savcısı duruşmada alınan beyanında, davada uygulanması gereken kanun maddelerinin 5490 sayılı Yasa’nın 36-1/B maddesi kapsamında kaldığı, bu hükmün Anayasa’ya aykırı olduğundan iptali için Anayasa Mahkemesine müracaatta bulunulması talep etmiştir.

 OLAYA UYGULANACAK KANUN MADDELERİ:        


Mahkememize açılan davanın nüfusta soyadının değiştirilmesi davası olduğu, söz konusu davada davacının babasının daha önce Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 30.03.2010 tarih 2010/154-201 EK sayılı kararı ile (…) olan soyadını (…) olarak değiştirdiği, Yüksek Yargıtay 18. H.D.’nin 03/02/2011 tarih 2010/12423 Esas, 2011/1183 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, babanın açtığı davanın çocukları da bağlayacağı, bu nedenle davanın 5490 sayılı Yasa 36/1-b maddesi gereğince reddedilmesi gerekeceğinin bildirildiği,

Ancak, dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davacının babası evli iken başka bir bayan ile duygusal ilişkiye girdiği, bu bayanın şart koşması üzerine soyadını bu bayanın soyadı olan (…) soyadı olarak değiştirdiği, bu durumdan dolayı da 18 yaşından küçük olan davacının soyadının rızası dışında değiştiği, 18 yaşını doldurduğunda babasının sevdiği kadının soyadı olan (…) soyadından kurtularak eski soyadına dönmek için bu davayı açtığı, mevcut yasa hükmünün uygulanması halinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 17. maddesinde belirtilen herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğuna ilişkin hükme, Anayasamızın 36. maddesinde belirtilen herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak üzere yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ilkesine, Anayasamızın 41. maddesinde belirtilen Türk toplumunun temelinin aile olduğu, ailenin korunması ve çocuk haklarına keza Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinde koruma altına alınan özel hayat ve aile hayatının korunması ilkesine, aynı sözleşmenin 13. maddesinde belirtilen etkili başvuru hakkına, 18. maddesinde belirtilen hakların kısıtlanmasının sınırları ilkelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.

SONUÇ: 5490 sayılı Yasa’nın 36/1-B maddesinin “aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir” kısmının Anayasamızın yukarda belirtilen maddelerine aykırı olduğundan Anayasamızın 152. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verilmiş olup;

Gereği takdirlerinize saygıyla arz olunur. 21.03.2011”

III- YASA METİNLERİ

A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı

25.4.2006 günlü, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun itiraz konusu kuralı da içeren 36. maddesi şöyledir:

“(1) Mahkeme kararı ile yapılan kayıt düzeltmelerinde aşağıdaki usullere uyulur:

a) Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları  nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır.

b) Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir. Ad değişikliği halinde, nüfus müdürlüğü bu kişinin çocuklarının baba veya ana adına ilişkin kaydı, soyadı değişikliğinde ise eş ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzeltir.

c) Tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder.

(2) Kişilerin başkasına ait kaydı kullandıklarına ilişkin başvurular Bakanlıkça incelenip sonuçlandırılır.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralları

Başvuru kararında, Anayasa’nın 17., 36. ve  41. maddelerine dayanılmıştır.

IV- İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla 14.4.2011 günü yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI:

           
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Cengiz ERTEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında; babanın açtığı aile soyadı değişikliğini içeren dava ile ergin olmayan çocuğun da soyadı değişmiş bulunduğundan o çocuğun ergin olduktan sonra aynı konuda dava açamayacağına dair itiraz konusu kuralın; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak üzere yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip bulunduğu ve Türk toplumunun temelinin aile olduğuna ilişkin ilkeleri ihlâl etmesi nedeniyle Anayasa’nın 17., 36. ve  41. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

5490 sayılı Kanun’un 36. maddesinde, nüfus davaları ile ilgili esas ve usuller öngörülmektedir.  Kanun’un 36. maddesinin itiraz konusu hükmü içeren (b) bendinde aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği belirtilmiştir.

Nüfus kaydının düzeltilmesinin kapsamında ad, soyadı, cinsiyet, doğum kaydı değişikliği gibi nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davaları bulunmaktadır. Genel olarak nüfus davalarında, en önemli dava açma koşulu davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesine göre, açılacak davalarda haklı sebepler göz önünde tutulacaktır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında da haklı nedenin varlığı halinde 5490 sayılı Kanun`un anılan hükmü uyarınca ilgili kayıt ancak bir kez düzeltilebilecektir.

Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı” başlıklı 17. maddesinde, “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” denilmektedir. Buna göre kişinin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma hakkı birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilemez, vazgeçilemez temel haklardandır. Bu haklara karşı her türlü engelin ortadan kaldırılması da Devlete görev olarak verilmiştir.

Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin meşru araç ve yollardan yararlanarak yargı mercileri önünde davacı ya da davalı olarak sav, savunma ve adil yargılanma hakkı bulunduğu belirtilmektedir. Maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir.

Ad, soyadı, cinsiyet, doğum kaydı gibi kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgiler vazgeçilmez, devredilmez, feragat edilmez, kişiye sıkı surette bağlı kişilik hakları kapsamındadır. Kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren kayıtların kişilik haklarından olması, onlara hiçbir müdahalede bulunulamayacağı anlamına gelmez. 5490 sayılı Kanun’un genel gerekçesinde açıklandığı gibi, Türkiye Cumhuriyetinin en belirgin temel niteliklerinden olan sosyal hukuk devletinin genel çerçevesi içerisinde Türk toplum yaşamı hukuk kuralları ile düzenlenmiştir ve bu düzenlemenin konusunu oluşturan kişilere ait çeşitli bilgiler de hukuk kurallarına uymanın bir gereği olarak kamu yönetimlerince kayıt altına alınmıştır. Bu nedenle, yasa koyucunun kamu yararı ve kamu düzenini sağlamak amacıyla kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgiler konusunda anayasal hakları ihlâl etmemek koşuluyla düzenleme yapma yetkisi bulunduğu açıktır.

Bireyin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan kimliği ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren nüfus kayıtlarında haklı nedenlerin varlığı halinde değişiklik ve düzeltme yapılmasını isteme hakkı, maddi ve manevi varlığını koruma, geliştirme hakkı kapsamında olup, bunun dava yoluyla bir defadan fazla talep edilememesini öngören kural Anayasa’nın 17. maddesi ile bağdaşmamaktadır.

Öte yandan, itiraz konusu kuralla kişilerin ad, soyadı, cinsiyet ve doğum kaydı gibi bilgilerinde herhangi bir nedenle meydana gelen değişikliklerin resmi kimlik kayıtlarında yer almasını sağlamak amacıyla dava açmaları hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Ancak dava hakkının bir kere ile sınırlandırılarak maddi gerçeğin resmi kayıtlara geçmesinin engellenmesi hak arama özgürlüğüne müdahale niteliğindedir.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 17. ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın Anayasa’nın 41. maddesi ile bir ilgisi görülmemiştir.

Haşim KILIÇ, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Nuri NECİPOĞLU ve Hicabi DURSUN bu görüşe katılmamıştır.

 

SONUÇ:
25.4.2006 günlü, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin  “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir.” biçimindeki birinci cümlesinin (ANAYASAYA AYKIRI OLDUĞUNA ve İPTALİNE), Haşim KILIÇ, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Nuri NECİPOĞLU ile Hicabi DURSUN’un karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, karar verildi.

Av. Halil İbrahim ÇELİK- Av. Tuğsan YILMAZ