Title: Ceza Hukukunda Şikayet
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Aug 28
Rating: 5.0

Cezai Süreçte Şikayet Nedir?

Şikayet, kovuşturması şikayete bağlı olarak düzenlenen suçlarda, ilgili makamlara suçun kovuşturulmasına yönelik yapılan irade beyanıdır. Türk Ceza Kanunu‘nda suçlar kural olarak şikayete tabi olarak düzenlenmeyip yetkili birimlerce re ‘sen kovuşturulur. Resen kovuşturulan bir suç da yeterli delillerin bulunması halinde doğrudan dava açılabilecektir. Kural kendiliğinden kovuşturma olmakla birlikte Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanan bazı suçlarla, bu kurala istisnalar getirilmiştir. Şikayete bağlı olmanın istisna teşkil etmesi nedeniyle kanunda madde hükmünde şikayet aranmamışsa o suçun resen takip edilen bir suç olduğu anlaşılır.

Şikayetin hukuki niteliği konusu doktrinde tartışmalıdır. Bir görüş ceza hukuku kurumu olarak nitelendirir. Buna göre suçun işlendiği sırada yürürlükte olan yasa suçu şikayete bağlı kılar da sonradan yürürlüğe giren yasa şikayet şartını kaldırdıysa, lehe olan yasa tercih edilir ve şikayet aranır. Yargıtay’ın bir dönem benimsemiş olduğu görüşü de bu yöndedir. İkinci bir görüşse şikayeti yargılama hukuku kurumu olarak nitelendirmekte ve derhal uygulanma ilkesi gereği her zaman sonraki yasanın uygulanması gerektiğini savunmaktadır.

Cezai Hukukunda Kimler Şikayet Hakkını Kullanabilir?

Şikayet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Dolayısıyla yalnızca hak sahibi tarafından kullanılır, mirasçılara intikal etmez. Bu hak sahibi ceza hukukunda suçtan zarar görendir. Mağdur suç teşkil eden fiil nedeniyle haksızlığa uğrayan kişidir. Bir suçta suçtan zarar gören her zaman suçun işlenmesiyle mağdur olan kişi değildir. Mağduru da kapsayan daha geniş bir kavramdır. Şikayet hakkını kullanacak kişinin reşit olması şartı bulunmasa da şikayetin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olması yani ayırt edebilen olması gerekir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan suçtan zarar görenin şikayeti geçerli değildir. Kanuni temsilci bu kişiler istemese dahi şikayet hakkını kullanabilecektir. TMK 16 uyarınca ayırt etme gücüne sahip küçüklerin, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını kullanmada bu rıza gerekli değildir. Şikayet hakkı da kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup bunun kullanılmasına karar verme yetkisi bir başkasına bırakılamaz. 12 yaşını tamamlamış olup 15 yaşını tamamlamayan küçüklerin şikayet hakkını kullanabilmeleri şikayetin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneklerinin bulunmuş ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin gelişmiş olmasına bağlıdır. Bu şartları sağlayan küçüklerin şikayet yetkilerinin bulunduğu kabul edilmelidir. Kanuni temsilcisiyle küçüğün iradesinin çatıştığı hallerde küçüğün iradesine üstünlük tanınmalıdır. 15 yaşından büyük küçüklerdeyse kerine bunların yaptıkları fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin gelişmiş olduğunun kabulüdür dolayısıyla şikayet hakkı bizzat mağdur tarafından kullanılır. Mağdur ile kanuni temsilcinin çatıştığı hallerdeyse mağdurun iradesine öncelik tanınır. (bu konuda bknz. 15.04.1942Tarih, 1940/14 esas ve 1942/9 Karar sayılı İBK) Ayırt edebilen küçükler bu konuda susarsa kanuni temsilcileri onlar adına bu yetkiyi kullanır. Reşit olan mağdur da şikayet hakkını kullanabilecektir. Tüzel kişilerin de şikayette bulunabilecekleri kabul edilmiştir.

Ceza Hukukunda Şikayet Süresi

Şikayet hakkını kullanmaya haiz kişiler bu haklarını belirli zamanaşımı süresinde kullanabileceklerdir. Bu süre 6 ay olarak kabul edilmiştir. 6 aylık süre suçtan zarar görenin fiili ve faili öğrendiği tarihten başlar. Yargıtay’a göre bu zamanaşımı süresi değil hak düşürücü süredir.

Maddede yalnızca fiilin değil fiil ve failin öğrenildiği tarihten diyerek failin de öğrenilmesi şart koşulmuştur. Failler birden fazlaysa birisinin öğrenilmesi bu sürenin başlaması için yeterlidir. Kusur olmadan bu süre geçirilirse ‘eski hale iade’ kurumuna başvurulabilir. Şikayet hakkı birden fazla kişideyse bunlardan birisinin süreyi geçirmesi diğerlerinin bu haklarını kullanmalarını engellemez. 6 aylık şikayet süresinde kamu davasına katılma talep etmek de süresinde şikayet etmekle aynı sonuçlarını doğuracaktır.

Ceza Hukukunda Şikayet Nereye Yapılır?

Suçtan zarar gören 6 aylık sürede Cumhuriyet Başsavcılığına yahut kolluk kuvvetlerine şikayette bulunabilecektir. Valilik kaymakamlık yahut mahkemeye yapılırsa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Eğer gönderilmediyse yetkili makamlara başvuru yapılmalıdır. Şikayet yazılı ya da tutanağa geçirtmek üzere sözlü olarak yapılır. Belirli söz kalıplarının kullanılması şart koşulmayıp, ‘şikayetçiyim’ ‘davacıyım’ gibi ifadeler yeterli bulunmaktadır. Soruşturma yapıldıktan sonra kovuşturma aşamasında suçun şikayete bağlı olduğu anlaşılırsa, mağdur açıkça şikayetten vazgeçmediği takdirde yargılamaya devam edilir. Şikayette fiilin belirtilmesi aranır ancak failin belirtilmesi şart değildir. Fail konusunda yanılmış dahi olabilir. Şikayet edilen bir fiil vardır, şikayet edilen birden fazla kimse varsa bir kısmının ayrı tutulup şikayette bulunulamaz. Şikayet diğer şeriklere de kendiliğinden geçecektir.

TCK uyarınca uzlaşma kapsamında olan suçlarda ön ödeme çıkartılamaz. Şikayete bağlı suç uzlaşma kapsamındaysa onun içinde ön ödeme çıkartılamayacaktır. TCK’da ‘Çevreyi Taksirle Kirletme’ suçu ve ‘Yeddi eminlik yükümlülüklerine aykırı davranış’ ön ödeme kapsamındadır. Uzlaşma 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK ile mevzuatımıza getirilmiştir. Uyuşmazlığın yargı dışı yollarla çözümlenmesini, mağduriyetin giderilmesini amaçlar. Fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına göre devletin soruşturma ve kovuşturmadan vazgeçmesi anlamına gelir. Fail neden olduğu zararı giderdikten sonra toplumla yeniden bütünleşme olanağı kazanacaktır. Bu da onarıcı adalet düşüncesinin bir sonucudur. Takibi şikayete bağlı suçlarda gündeme gelecektir. Uzlaşmaya gidilebilmesi için kanunda bu yolun açık olduğunun açıkça belirtilmesi gerekir. Etkin Pişmanlığın öngörüldüğü suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda uzlaşma yoluna gidilemez. Cumhuriyet savcısı veya talimat verdiği adli kolluk şüpheli ile suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Bu teklif açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapılabilir. Kendisine uzlaşma teklif edilen 3 gün içinde kararını bildirmediği takdirde teklifi ret etmiş sayılır. Fail ya da mağdurun özgür iradeleriyle uzlaşma teklifini kabul ettiklerinden söz edebilmek için uzlaşmanın sonuçları konusunda açıkça aydınlatılmaları gerekir. Birden fazla kişinin mağduriyetine sebep olunmuşsa tüm kişilerin uzlaşma teklifini kabulü gerekir. Çünkü asıl amaç mağduriyetin ve zararların giderilmesidir. Uzlaşma teklifi kabul edildiğinde Cumhuriyet savcısı uzlaştırmacı olarak hareket edebilir ya da uzlaştırmacı olarak bir hukukçu görevlendirebilir ya da avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir. Uzlaşma kurumu yalnızca şikayete bağlı suçlarda mümkündür ancak failin ve mağdurun karşılıklı iradelerinin bulunması nedeniyle şikayetten vazgeçmeden farklıdır.

Ceza Hukukunda Şikayetten Vazgeçme / Feragat

Şikayetten vazgeçme, yapılan şikayetin suçtan zarar gören kişi tarafından geçersiz sayılmasının istenmesidir. Yapılan şikayet hakkında uygulanan bir kurum olması nedeniyle de şikayetten feragatten ayrılır. Şikayetten feragat süresi geçmemiş ve henüz yapılmamış şikayetin artık yapılmayacağının suçtan zarar gören tarafından açıklanmasıdır. Şikayetten feragat kanunda düzenlenmemiştir. Tek taraflı irade beyanıdır ve kabul gerekmez. Şikayetten vazgeçmeyse kabul beyanına bağlı çift taraflı bir işlemdir. Şikayetten vazgeçme hakkı kural olarak hüküm kesinleşinceye kadar ve bir defa kullanılabilir. Hüküm kesinleştikten sonra yapılan vazgeçme hükümsüzdür ve cezanın infazını etkilemez. Vekilin Vazgeçme hakkını kullanabilmesi özel olarak yetkilendirilmesine bağlıdır. Şikayetten vazgeçmeden vazgeçilemeyeceği gibi feragat de geri alınamaz. İştirak halinde nasıl faillerden biri hakkında şikayette bulunulup diğeri hakkında bulunmamak mümkün değilse faillerden biri için şikayetten vazgeçme diğerleri için vazgeçmeme durumu mümkün değildir. Biri için şikayetten vazgeçiliyorsa hepsi için vazgeçilmiş sayılır. Kişinin şikayetten vazgeçmesi işlenen suç dolayısıyla uğradığı zararların tazminini istediğinden vazgeçme anlamına gelmez. Ancak zararları talep hakkından açıkça vazgeçtiyse hukuk mahkemesinde dava açamaz. Şikayetten vazgeçerken bu konuda sessiz kalması, zararları talep hakkından vazgeçtiği anlamına gelmeyecektir. Soruşturma aşamasında şikayetçi olmadığını bildiren ya da önce şikayetçi olup sonra vazgeçen mağdur kovuşturma aşamasında ‘katılan’ sıfatıyla kamu davasına katılabilir. Ancak yargılama aşamasında şikayetten vazgeçen mağdur davaya katılamayacaktır.

Şikayet hakkına sahip kimse kural olarak şikayetten vazgeçme yetkisine de sahiptir. Tam ehliyetsizlerin bu haklarını nasıl kullanacaklarını kanunda gösterilmemiş olsa da doktrinde görüş birliği mevcuttur. Buna göre tam ehliyetsizler bakımından yasal temsilcileri bu hakkı kullanır. Sınırlı ehliyetsizlerdeyse bu yetkinin kim tarafından kullanılacağı doktrinde tartışmalıdır. Katıldığım görüşe göre 15 yaşından küçüklerin şikayetten vazgeçme yetkisi kanuni temsilcilerine aittir. Kanuni temsilcinin beyanı da hakları bildirilerek alınmalıdır. Suç işlendiğinde 15 yasında ya da daha küçük olan ancak yargılama aşamasında 15 yaşını aşan ve ayırt edebilen suçtan zarar gören bu hakkını bizzat kullanabilir.  15 yaşından büyük ayırt edebilenlerinse bu yetkiyi bizzat kullanabilmeleri ayırt edememelerine ilişkin bir bulgunun olması durumunda kanuni temsilcileri aracılığıyla kullanabilmeleri gerekir.

Bazı suçların soruşturma ve kovuşturmasının yapılabilmesi için Adalet Bakanlığının izni veya talebi gerekmektedir. Bu izin veya talep için bir süre öngörülmemiştir.

Yakalama, sorguya çekme, tutuklama ve yargılama fiillerini milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmadıkça yapılamayacak işlemlerdir. Bu işlemlerin yapılabilmesi için TBMM milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ‘karar’ vermelidir.

Vatandaş yabancı ülkede suç işlediğinde alt sınırı 1 yıldan az olan suçlarda yargılama yapılabilmesi için zarar görenin veya yabancı hükümetin şikayet şartı aranmıştır. Yabancı devletler başkanına karşı suç ve ona hakaret suçunda soruşturma ve kovuşturma ilgili devletin şikayetine bağlıdır.

Bazı özel kanunlarda, Cumhuriyet savcısının harekete geçmesi için ilgili kuruluşun başvurması şartı aranır. Bu şart resen kovuşturulan suçlarda da aranmaktadır. Ancak bu suçlarda vazgeçmeyle dava düşmez. Bu yazılı başvurular sui generis bir şikayet hakkıdır.

İzin talep, karar, yazılı başvuru kurumları şikayete benzemekte fakat şartları ve sonuçları bakımından farklılık arz etmektedir. Bunların şikayetten farklı olarak geri alınamazlar.

CMK 90 yakalamayı düzenlemektedir. Şikayete bağlı suçlardaysa bu hüküm uygulanmaz. Kolluk görevlileri suçüstü olsa dahi yakalama yapamaz. Ancak şikayet varsa yakalama yapabilir. Bunun da istisnası çocuklar ve beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olanlardır. Bu kişilerde şikayet olmasa da kolluk yakalama yapabilir.

Suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar şikayetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.

Soruşturma ve Kovuşturması şikayete bağlı bir suçun üst sınırı 1 ya da az süreli hapis cezasını gerektirdiği hallerde yeterli şüphe olsa da cumhuriyet savcısı kamu davasının açılmasını 5 yıl süreyle erteleyebilecektir.(CMK 171 md)

Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK

Ceza Hukuku Bakımından Yargılamanın Yenilenmesi başlıklı bir önceki Ceza Hukuku kategorisi yazımızda olağan kanun yollarının tüketilmesi ile birlikte hangi şartların varlığı halinde yargılamanın yenilenebileceği incelenmiştir.