Title: Dolandırıcılık Suçu Cezası
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Feb 11
Rating: 5.0

Türk Ceza Kanunu Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık bir kimsenin hileli davranışlarla hataya düşürülüp zarara uğratılması olarak tanımlanabilir. Malvarlığında bir zarara sebep olmaktadır. Ancak burada yalnızca malvarlığı değil bireyler arası ilişkilerdeki güven de zarara uğramaktadır. Çünkü dolandırıcılık suçunda kullanılan hile, kişinin irade serbestine etki etmekte ve ilişkilerinde güveni kırmaktadır.  Malvarlığının ve bireyler arası güvenin korunması ihtiyacı nedeniyle kanun koyucu dolandırıcılık fiillerini yasal düzenlemeye konu etmiştir. Buna göre Dolandırıcılık TCK Özel Hükümler başlıklı İkinci Kitabının Kişilere Karşı Suçlar başlıklı ikinci kısmının Malvarlığına karşı suçlar bölümü 157. Maddede düzenlenmiştir.

Kanuni düzenlemeye göre dolandırıcılık suçu; dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak failin kendisine veya başkasına yarar sağlamasıdır. Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına yarar sağlayan herkes fail olabilir, genel suçlardandır. Mağdura karşı hileli davranışlarda bulunan kişi ile yarar elde eden kişi farklı kimseler olabilir. Aynı şekilde mağdur da herkes olabilir ve hileli davranışlarla aldatılan kişi ile malvarlığı zarar uğrayan kişi farklı olabilir. Bu durumda hileli davranışlarla aldatılan mağdur, malvarlığı zarara uğrayan kişi ise suçtan zarar gören kişidir. Dolandırıcılık suçunun konusu taşınır, taşınmaz mallar her türlü haklar ve alacaklar olabilir. Doktrinde hizmetin de dolandırıcılığa konu oluşturabileceği belirtilmiştir. Ekonomik değeri olan eşyalar dışında mağdur açısından manevi değeri büyük olan eşyalar (mektup vs.) da suça konu olabilir.

Dolandırıcılık suçu çok hareketli bir suçtur. Dolayısıyla failin hileli davranışlarda bulunması, mağdurun aldatılması, mağdurun veya başkasının zarar uğratılması, bu suretle failin veya başkasının yarar sağlaması ve hile ile zarar arasında illiyet bağının bulunması aranır. Yargıtay’a göre hile;  maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, yanılgıya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika vb her türlü eylemdir. Gösteriş biçiminde veya gizli davranışlar şeklinde ortaya çıkabilir. Gizli davranışlarda fail kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Hile nitelikli bir aldatmadır, mağdurun belli bir davranışta bulunmasını sağlamak amacıyla yapılır ve o kişide yanlış bir zan oluşturan davranışlardır. Özel hukuktaki gibi soyut yani kolayca anlaşılabilen bir yalan yeterli değildir. Yalanın, doğruluğunu kabul ettirebilecek ve mağdurun gerçeği araştırmasını etkisiz hale getirebilecek yoğunluk ve güçte olması gerekir. Ayrıca yalan bir takım dış etkenlerle de desteklenmelidir.  Hilenin ve aldatmanın yoğunluğu her olayda şartlara ve mağdurun niteliğine göre belirlenir.

Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hile ve desise unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir. Dolandırıcılık cürümünde hile ve desisenin ancak bu şekilde gerçekleşmiş sayılacağını kabul eden görüşe “sahneye koyma” teorisi adı verilmektedir.” Yargıtay CGK., 27.4.2004 2004/685E 2004/104.K

Dolandırıcılık suçunun oluşması için yalnızca failin hileli hareketinin yeterli olmadığını belirtmiştik. Bunun yanında mağdurun aldatılmış olması gerekir. Zarar bu aldanma neticesinde ortaya çıkar. Mağdur kendisini ilgilendiren bir nedenden ya da failin dışında bir nedenden dolayı aldanmışsa dolandırıcılık suçu gündeme gelmez bu nedenle mağdurun aldanma ile failin hileli davranışı arasında nedensellik bulunmalıdır. Zarar ilgilinin aktif malvarlığında azalma veya pasifinde artma olmasıdır. Zararın fiilen meydana gelmiş olması gerekir. Ancak gerçekleşmesi muhakkak olan bir kardan yoksun kalmak da zarar kapsamında değerlendirilmektedir. Zararın sonradan ortadan kalkması suçun oluşumunda etkili değildir. Öte yandan hileli hareketlerin failin kendisine veya başkasına yarar sağlaması da gerekir. Bir taraf için yarar diğer taraf için zarar şartı oluşmadan suç oluşmaz. Elde edilen yarar ekonomik değere sahip bir malvarlığı unsuru olmalıdır.

Dolandırıcılık Suçu Cezası Kaç Yıldır?

Dolandırıcılık suçunun temel şeklinin cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Adli para cezasının sınırı elde edilen yararın miktarı göz önünde tutularak belirlenir. Yarar tespit edilip müsadere edildiğinde adli para cezası beş günlük alt sınır ve en az yirmi ve en fazla yüz TL olan bir gün karşılığı adli para cezası miktarı göz önünde bulundurularak belirlenir. (TCK52). Suçun nitelikli hallerinin yaptırımına ise nitelikli haller başlığında yer verilecektir.

Suçun temel şekli ile cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli halleri resen takip edilir. Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi şeklinde düzenlenen indirim yapılmayı gerektiren nitelikli halindeyse kovuşturma şikâyete tabidir. Ancak bu durumda şikâyete bağlı olsa bile uzlaşma yoluna gidilemez. (Çünkü etkin pişmanlığın öngörüldüğü suçlarda uzlaşma yapılamaz.) suçun temel şeklinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Nitelikli haller bakımındansa özel düzenleme nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesi görevlidir.  Temel şeklin dava zaman aşımı süresi sekiz yıl, nitelikli hallerinse 15 yıldır.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

-Dolandırıcılık Suçunun Dini İnanç Ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle İşlenmesi:

Cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli hallerden biridir. Dini inanç ve duygular Türk toplumunda büyük yer tutar. Dine verilen önem, bu değerlerin kötüye kullanılmasını da beraberinde getirir. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi için dini inanç ve duyguların aldatma maksadıyla kötüye kullanılmasıyla gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar sağlanmış olmalıdır. Kullanılan dini inanç ve duygunun ne olduğunun bir önemi yoktur. Falcılık, muskacılık gibi faaliyetlerin çoğunda dini inanç ve duygular aracılığıyla yarar sağlanmaktadır. Ancak fıkranın esas belirlenme nedenini İslami holdinglerin yurtdışındaki Türk vatandaşlarının dini inanç ve duygularından faydalanarak topladıkları paralar oluşturmuştur.

– Dolandırıcılık Suçunun Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum Veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

Cezayı arttıran nitelikli hallerden biridir.  Mağdur tehlikeli durum veya zor koşullarda bulunabileceği gibi yakını da olabilir. Bu nitelikli hal kişilerin kandırılmaya müsait oldukları zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Örneğin deprem, sel gibi doğal afetlerden sonra kişi mevcut durumdan kurtulmak amacıyla önüne gelen tekliflere açık ve ılımlı bakmaktadır. Suç mağdur tehlikeli veya zor durumda bulunduğu ortam ve zamanda kendisine karşı işlenebileceği gibi,  mağdurun tehlikede olduğuna yakınını inandırıp, kurtaracağı noktasında hileyle aldatarak haksız yarar sağlamasıyla da oluşabilir. Zor şart ve tehlikeli durumların kapsamına giren nitelikler her olayın özelliğine göre hâkim tarafından takdir edilir.

-Dolandırıcılık Suçunun Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

Bu durumdaki kişilerin aldatılmaları daha kolay olduğundan cezayı arttıran nitelikli hallerden biri olarak düzenlenmiştir. Algılama yeteneği zayıflığı kişinin yaş küçüklüğü, ihtiyarlık, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, yaşlılık, uyuşturucu vb. sebeplerden kaynaklanabilir. Mağdurun bizzat fail tarafından bu duruma düşürülmesine gerek yoktur. Doktrinde, mağdurun algılama yeteneğinin bulunmadığı akıl hastalığı ve yaş küçüklüğü durumlarında, iradenin aldatılmasından bahsedilemeyeceği için dolandırıcılık suçundan değil duruma göre hırsızlık suçundan bahsedilebileceği ileri sürülmüştür.

– Dolandırıcılık Suçunun Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf Veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bu kurumlar toplumun güven duyduğu müesseseler olduğu için hile aracı olarak kullanılmaları cezayı arttıran nitelikli hal olarak öngörülmüştür.  Nitelikli halin uygulanabilmesi için bu kuruluşların araç olarak kullanılması yeterli olup dolandırıcılık suçunun bu kurumların zararına işlenmiş olmasına gerek yoktur. Kurumların unvanı, amblemi, belgesi veya yazı araç olarak kullanılmış olabilir.

Dolandırıcılık Suçunun Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Zararına Olarak İşlenmesi

Dolandırıcılığın kamu malları zararına işlenmesi cezayı arttıran nitelikli hallerden bir diğeridir. Çünkü kamu mallarının mülkiyeti topluma aittir ve toplumun faydalanması için ayrılmışlardır. İlgili kurumun kamu kurumu olup olmadığı ve mallarının kamu malı olup olmadığı kuruluş kanunu ve ilgili mevzuata bakılarak belirlenir.

Dolandırıcılık Suçunun Bilişim Sistemlerinin, Banka Veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bu bent de suçun bilişim sistemleri aracılığıyla işlenmesi ve banka ve kredi kurumlarının araç olarak işlenmesi olarak iki farklı cezayı arttıran nitelikli hal düzenlenmiştir. Cezanın artmasının nedeni bu hallerde suçun işlenmesi açısından önemli bir kolaylık bulunması ve banka kurumları adına hareket eden kişilerin kurumun sağladığı güvenden yararlanarak insanları daha kolay aldatabilmeleridir. Banka tarafından verilen çeklerin veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması buna örnektir. Dolandırıcılık suçunda gerçek kişiye yönelen hile oluşturacak nitelikte bir davranış aranır. Bilişim suçlarındaysa böyle bir unsur aranmaz. Dolayısıyla dolandırıcılık ve bilişimin yakın temas halinde olduğu durumlarda, fiilin bilişim suçları kapsamına mı yoksa nitelikli dolandırıcılık suçuna mı vücut verdiği değerlendirilir.

Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda ise, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler araç olarak kullanılıp gerçek kişiler aldatılarak çıkar sağlanmaktadır. Bankaların etkin işlevi bulunan çek, hesap cüzdanı, dekont gibi maddi varlıklarının kullanılması halinde ise, banka vasıta kılınarak dolandırıcılık suçu oluşacaktır. Gerçek bir kişiyle karşı karşıya gelmeden, yüz yüze veya telefon, bilgisayar, bilgi geçer gibi bir başka vasıta kullanılarak görüşmeden, konuşmadan, kişilere yönelik hileli davranışlarla aldatılmadan sadece bilişim sistemi kullanılarak doğrudan doğruya çıkar sağlanması halinde “bilişim sistemine girerek haksız çıkar sağlama suçu” gerçekleşecektir. ‘Yargıtay 11. CD., K.T. 7.10.2009 ,2009/1616E. 2009/1132 K.

Dolandırıcılık Suçunun Basın Ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle İşlenmesi

Cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli hallerden bir diğeridir. Söz konusu araçların kullanılmasının dışında bunların sağladığı kolaylıktan yararlanılması düzenlenmiştir. Basın ve yayın araçları bilgi yaymak için kullanılır. Böylece hile geniş kitlelere ulaşır. Bu niteliklere örnek olarak, kişinin otomobilini satmak için gazeteye ilan verdiği halde sahte bir sözleşmeyle başkasına ait aracı satması verilebilir.

– Dolandırıcılık Suçunun Tacir Veya Şirket Yöneticisi Olan Ya Da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında Ve Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlenmesi

Ticari faaliyeti meslek olarak yürüten kişilerin güvenilirliği açısında böyle bir cezayı arttıran nitelikli hal öngörülmüştür. İki ayrı nitelikli hale yer verilmiştir; ticari faaliyetler sırasında dolandırıcılık, kooperatifin faaliyeti kapsamında dolandırıcılık. Bu durum özgü suçtur. Fail adına sayılan faillik nitelikleri aranmaktadır. Bu nitelikli hale örnek olarak bir inşaat şirketinin daire yapacağını söyleyerek para toplaması ve kaçması verilebilir.

Dolandırıcılık Suçunun Serbest Meslek Sahibi Kişiler Tarafından, Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi

Bu bendin cezayı ağırlaştırıcı nitelikli hal olarak düzenlenmesinin nedeni serbest meslek sahiplerine karşı olan güveni sağlamaktır. Bu düzenleme de özgü suç yaratır, nitelikli hal yalnızca serbest meslek sahibi kişiler tarafından işlenebilir. Serbest meslek sahipleri, kendi adına büro, muayenehane, yazıhane, atölye gibi yerlerde faaliyet gösteren avukat, doktor, ressam, diş hekimi gibi kişilerdir. Bu kişiler suçu meslekleri gereği kendilerine duyulan güveni kötüye kullanarak işlemektedir. Serbest meslek mensubu olmadığı halde kendisini böyle gösteren kişilerin fiilleri basit dolandırıcılık kapsamında değerlendirilir. Bir avukatın kesinleşmiş dosyayı takip edeceğinden bahisle müvekkilden para alması buna örnek olarak verilebilir.

-Dolandırıcılık Suçunun Banka Veya Diğer Kredi Kurumlarınca Tahsis Edilmemesi Gereken Bir Kredinin Açılmasını Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi

Banka veya kredi kurumundan kredi temini amacıyla hileli davranışlarda bulunulması ve kredinin sağlanması durumunda bu nitelikli unsur oluşacaktır. (Adeta bir kredi dolandırıcılığı söz konusudur.) bu durumda mağdur banka veya kredi kurumundaki kredi vermekle yetkili gerçek kişidir, banka ise suçtan zarar görendir. Bu halde kredi verme yetkisi olmayan kuruluşlar için uygulanmaz. Yani banka veya kredi kurumunun kredi vermeye yetkili olması gerekir. Aynı şekilde banka veya kredi kuruluşu ancak kredi işlemi için aldatılmış olması gerekir.

Dolandırıcılık Suçunun Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi

Bu bent ile sigortacılığın gelişmesi ve sigorta şirketlerinin korunması amaçlanmıştır. Suçun mağduru aldatılan kişi yani sigorta şirketinin çalışanı, suçtan zarar gören ise ödeme yapılmasına karar verilen sigorta şirketidir. Suçun faili ise hileli hareketleri gerçekleştiren ve sigorta şirketine başvuran kişidir. Taraflar arasında geçerli bir sigorta ilişkisinin olması dışında failin sigorta bedelini alacak kişi olması şartı aranmaz. Sigortadan para alabilmek için sigortalı fabrikada yangın çıkartılması bu nitelikli hale örnek verilebilir.

Dolandırıcılık Suçunun Kamu Görevlileriyle İlişkisinin Olduğundan, Onlar Nezdinde Hatırı Sayıldığından Bahisle Ve Belli Bir İçin Gördürüleceği Vaadiyle Aldatarak İşlenmesi

Bu nitelikli halin oluşması için kişinin kamu görevlileriyle ilişkisi olduğundan bahsederek dolandırıcılık yapması gerekir. Var olduğu iddia edilen ilişki, iş, arkadaşlık, evlilik, sevgililik vb. ilişkiler olabilir. Fail mağdura kamu görevlisiyle olan ilişkisini açıklamakta ve hatırını sayacağını ona bildirmektedir. Soyut olarak bir yerde tanıdığı olduğunu söylemek bu nitelikli hali oluşturmaz. Belirli veya belirlenebilir bir kamu görevlisinden bahsedilmelidir.

Yukarıdaki nitelikli hallerin varlığı halinde iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak, basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla veya sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi halinde hapis cezasının alt sınır üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

Dolandırıcılık suçunun bir de cezanın indirilmesini gerektiren nitelikli hali bulunmaktadır. Buna göre dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikâyet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin mağdura karşı bir alacak hakkı bulunması, bu hakkın hukuki bir ilişkiye dayanması, dolandırıcılık fiilinin de bu hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmiş olması gerekmektedir. Örneğin haksız fiilden kaynaklanan alacaklar için hileye başvurulması halinde bu nitelikli hal uygulama alanı bulmaz, mutlaka bir hukuki ilişki bulunmalıdır.

Dolandırıcılık Suçunda İndirim

Dolandırıcılık suçunun mağdurunun, failin hakkında ayrılık kararı verilmemiş eşi, üstsoy veya altsoyu veya bu derecede kayın hısımlarından biri veya evlat edinen veya evlatlığı, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerinden biri olması, yani dolandırıcılık suçunun bu kişilerden biri zararına işlenmesi halinde fail cezalandırılmaz.  Çünkü bu noktada şahsi cezasızlık sebebi bulunmaktadır.

Dolandırıcılık suçunun, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza yarısı oranında indirilir. Bu cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerden biridir. Bir diğer cezada indirim gerektiren şahsi sebep ise etkin pişmanlıktır.

Dolandırıcılık Suçu Ve Benzer Suçlarla İlişkisi

Dolandırıcılık suçu hırsızlıkla benzemektedir. Ancak hırsızlık suçunun konusu yalnızca taşınır mallar iken dolandırıcılık suçu taşınır, taşınmaz ve ekonomik değer ifade eden varlıklar üzerinde gerçekleştirilebilir. Ayrıca hırsızlıkta mal varlığı ve zilyetlik korunurken dolandırıcılıkta malvarlığı ve bireyler arası güven de korunmaktadır. Hırsızlıkta failin aldığı maldan yararlanması şart değilken dolandırıcılıkta fail kendisine veya başkasına yarar sağlamaktadır.

Dolandırıcılık suçu ve yağma suçunu kıyaslarsak, dolandırıcılıkta hileli davranışlar söz konusuyken, yağma suçu cebir ve tehdit suçudur. Yağmanın konusu da hırsızlıkta olduğu gibi yalnızca taşınır maldır. Bu iki suçun ortak noktası malvarlığı değerleri ve irade özgürlüğünü koruması olarak karşımıza çıkar. Onun duşunda gerçekleştirilen hareketler (fiil unsuru) birbirinden farklıdır.

Dolandırıcılık suçuna konu fiili kamu görevlisinin, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlaması durumunda dolandırıcılık değil irtikâp suçu gündeme gelir. Ancak kamu görevlisi fail, hiç görevinden bahsetmeden hileli davranışlarda bulunursa irtikâp değil dolandırıcılık suçu meydana gelecektir.

Avukat Tuğsan YILMAZ

Dolandırıcılık ile ilgili bir başka yazımız olan Bilişim Sistemleri Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçu başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.