Title: Yağma (Gasp) Suçu Ceza Davası
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 6
Rating: 5.0

Türk Ceza Kanunu’nda yağma suçu; özel hükümler kitabının, kişilere karşı suçlara ilişkin ikinci kısmın, malvarlığına karşı suçlar başlıklı onuncu bölümünde düzenlenmektedir. Söz konusu maddelere göre yağma suçu, maddi konusuna göre taşınır malın yağması ve senedin yağması olarak ikiye ayrılmaktadır.

TCK 148/1 uyarınca, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

TCK 148/2 uyarıncaysa, Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kâğıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir. Malın yağması ile aynı unsurları barındıran bu tanımın farkı senedin araç edilerek suçun işlenmesidir.

Makalemizde taşınır malın yağması olarak da adlandırılan TCK 148/1 suçu incelenecektir.

Yağma suçu esasen hırsızlık suçuna epey benzemekteyse de farklı olarak, malın alınması veya verilmesi için malın zilyedi üzerinde cebir veya tehdit eylemlerinin gerçekleştirilmesini gerektirmektedir. Bu nedenle yağma suçu, cebir veya tehdit yoluyla işlenen hırsızlık olarak da tanımlanabilmektedir.

Yağma (Gasp) Suçu

Korunan hukuki değer zilyetlik ve mülkiyet hakkıdır. Zilyetlik eşya üzerinde fiili hâkimiyet sağlarken mülkiyet hakkıyla bir arada bulunmayabilir. Malvarlığının yanında kişilerin özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığı da korunmaktadır. Çünkü yağma suçu, cebir veya tehdit ile hırsızlık suçundan oluşan bileşik bir suçtur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da yağma suçunun bir kişinin malını cebir, şiddet veya tehdit kullanarak almak suretiyle oluştuğundan, unsurları itibariyle kişinin hem zilyetliğine hem de hürriyetine yönelik işlenen bir suç olduğunu belirtmektedir. (Yargıtay CGK 26.03.2002 tarih, 2002/1-94 E ve 2002/225 K sayılı kararı)

Yağma (Gasp) Suçunun Faili (Suçu İşleyen)

Suçun faili herkes olabilir. Özel faillik niteliği aranan özgü suçlardan olmayıp, genel bir suçtur. Failin mağdurla yakınlık ilişkisi içerisinde olması cezasızlık veya indirim sebebi kabul edilmemektedir.

Yağma (Gasp) Suçunun Mağduru

Suçun mağduru malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur edilen kişidir. Özel mağdurluk sıfatı aranmaz ve herkes bu suçtan dolayı mağdur olabilir. Yağma suçunun oluşması için kullanılan cebir veya tehdidin mutlaka malın malikine yöneltilmesi gerekmez. Malı meşru olarak elinde bulunduran zilyet veya suçun işlendiği sırada malı koruyan kişilere karşı da yöneltilebilir. Ancak her ihtimalde tehdit veya cebrin yöneltildiği kişinin bunları hissetmesi gerekir. Kişinin öldükten sonra malının alınması hırsızlık suçunu gündeme getirir. Ancak bunun için failin öldürme eylemini yağma suçunu işlemek için gerçekleştirmemesi gerekir. Eğer mağdur yağma suçu uğruna öldürülmüşse burada da yağma suçu oluşur ve fail ayrıca kasten öldürmenin nitelikli halinden sorumlu tutulur.  Mağdurun beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak özellikte olması cezayı ağırlaştıran nitelikli hal olarak öngörülmüştür.

Yağma (Gasp) Suçunun Konusu

Suçun konusu taşınır mal olarak belirtilmiştir. Doktrindeki bazı yazarlarca senedin yağmasında taşınmaz malın da suça konu olabileceği belirtilmektedir. Ancak cebir ve tehditle teslim ettirme veya alma fiillerinin taşınmazlara karşı işlenmesinin mümkün olmadığını bu nedenle taşınmazlara karşı yağma suçunun işlenemeyeceğini kabul eden farklı bir görüş de bulunmaktadır.

Yağma (Gasp) Suçunun Unsurları ve Şartları

Yağma suçunun oluşabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin bir malı teslime veya karşı koymamaya zorlamaya yönelik olması gerekir. Cebir veya tehdidin kullanılması malın alınmasında araç olmalıdır. Malın elde edilmesi amacına yönelik cebir ya da tehdidin belli bir yoğunluğa ulaşmalıdır. Sırf mağdurun fazla ürkek ya da korkak olması nedeniyle malı teslime yöneltmişse yağma suçundan değil hırsızlık suçundan cezalandırmak gerekir. Madde de cebir veya tehdidin kişinin kendisine veya yakınlarına yönelik olması aranmaktadır. Ayrıca başka bir suçu işlemek için kullanılan ancak malı alma amacıyla devam ettirilen cebir kullanımı da yağma suçunu oluşturur. Kural olarak failin amacı mülkiyeti ele geçirmektir.

Maddede bahsedilen cebir; kişiye fiziksel güç kullanmak suretiyle onun veya üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirmesidir. Cebre maruz kalan kişinin davranışlarındaki rıza zorlanmış bir rızadır, kendi düşüncesinin ürünü olmayan bu rıza hukuken de geçerli sayılmamaktadır. Cebir veya şiddetin vücut bütünlüğüne yöneltilmesi gerekir ancak mutlaka vücuda temas etmesi şart değildir. Salt eşyaya yönelik cebir yeterli sayılmamaktadır. Ancak mağdur eşyaya yöneltilen cebri bedensel bütünlüğüne de yöneltilmiş olarak algılıyorsa cebrin kişiye yöneltildiği kabul edilir. Cebrin en azından kasten yaralama boyutuna ulaşması gerektiği doktrinde savunulmaktadır. Ancak yağma suçundaki cebrin malın zilyedine fiziki olarak temas eden her türlü maddi hareket olarak yeterli olduğunu savunan başka bir görüş de bulunmaktadır. TCK 149/2’de yağma suçunun unsuru olan cebrin basit yaralama düzeyindeki eylemlerle sınırlı tutulduğu, cebir sonucu kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda failin ayrıca kasten yaralama suçundan da cezalandırılacağı belirtilmiştir. Yargıtay da cebir fiillerinin yaralama suçu boyutuna ulaşması şartını aramamaktadır. Mağdurun ağzının kapatılması, elinin bağlanması yağma suçundaki cebir unsurunu gerçekleştirmektedir. Kişinin hipnotize edilmesi, aşırı miktarda uyuşturucu veya alkol ile kendinden geçirilmesi cebrin çeşitleridir.

Maddede bahsedilen tehdit;  kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle geleceğe yönelik karşı tarafa söylenmiş beyandır. Tehdit kişinin kendi iradesiyle karar vermesini engellemektedir. Sindirme, pusturma, korkutma, yıldırma şeklinde gerçekleşen tehdit mağdur üzerinde etkili olmalı ve belirli bir ağırlığa ulaşmalıdır. Yargıtay tehdidin ağırlığı konusunda mümkün olduğunca objektif yorum yapmaktadır. Ancak bu mağdurun tamamen soyutlanması anlamına gelmez. Bir çocuğa yönelik tehdidin yoğunluğu ile yetişkin birine yönelik tehdidin yoğunluğu elbette farklı değerlendirilecektir. Tehdit konusu fiilin sonradan gerçekleştirilmesi tehdit unsurunun oluşması için gerekli değildir. Önemli olan tehdidin mağdurun davranışları üzerinde ciddi bir korku oluşturmaya elverişli olmasıdır. Öyle ki kişi bu korkula malı teslim etmeli veya alınmasına ses çıkartmamalıdır. Fail adına hareket eden üçüncü kişilerde böyle bir saldırının gerçekleştirileceğini mağdura iletebilir. Yağma suçu bakımından tehdit unsurunun gerçekleşmesi için; tehdidin mağdurun yüzüne karşı veya onun duyabileceği bir yerde yapılmış olması gerekir. Telefon, fax, elektronik posta yoluyla da tehdit gerçekleştirilebilir. Tehdit mağdurun kendisine yöneltilebileceği gibi yakınlarına da yöneltilebilir. Yakınları akraba olmak zorunda değildir, mağdurun yakın hissettiği herkes olabilir.

Tehdit kişilerin yaşam hakkına, vücut dokunulmazlığına, cinsel dokunulmazlığına veya malvarlığına yönelik olabilir. Cebir içinse böyle bir sınırlama yapılmamıştır. Doktrinde doğrudan mala yönelik cebrin yağma suçunu oluşturmadığı kabul edilse de bu cebir dolaylı olarak kişi üzerinde fiziki etki meydana getiriyorsa yağma söz konusudur. Örneğin kapkaç olayında mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlali halinde yağma suçu oluşurken çantanın alıp kaçılması yalnızca hırsızlık suçunu oluşturmaktadır.

Cebir veya tehdit mal alındıktan önce kullanıldığında yağma suçu oluşur. Fail hırsızlık amacıyla hareket edip daha sonra cebir veya tehdit kullandığındaysa, mal zilyedin tasarruf yetisi ortadan kalktığında alınmış olacağından bu ana kadar yapılan cebir ve tehdit hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Mal alındıktan sonra malı geri almak için mağdura uygulanan cebir veya tehdit ise artık yağma suçunu oluşturmaz ve ayrı ayrı hırsızlık ve cebir veya tehdit suçları işlenmiş olur. Örnekle açıklayacak olursak; fail mağdurun evine hırsızlık amacı için girmiştir. Malı alıncaya kadar mağdurla karşılaşmış ve cebir veya tehdidi gerçekleştirmiştir. Bu durumda hırsızlık suçu yağmaya dönüşür. Çünkü hırsızlık suçu tamamlanmadan önce fail cebir veya tehdit kullanmıştır. Hırsızlık suçu malın zilyedinin hâkimiyet alanından çıkartılması ile tamamlanır. Konuyla ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 04.12.2012 tarih, 2012/6-549E-2012/1831K sayılı kararı uyarınca; Sanığın, mağdurun iş yerinden aldığı cep telefonu ile kesintisiz bir takip olmaksızın 250 metre kadar uzaklaşarak, suça konu telefonu hâkimiyet alanına geçirdiği sabit olup, hırsızlık suçu tamamlanmıştır. Dolayısıyla, cep telefonunu sanığın arka cebinde görerek geri almak isteyen mağduru bıçakla basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralayan sanığın bu eylemi, 5237 sayılı TCK’da dolaylı yağma düzenlemesine yer verilmemiş olması nedeniyle, tamamlanmış olan hırsızlık suçunu yağmaya dönüştürmeyip, hırsızlık suçunun yanında ayrıca kasten yaralama suçunu oluşturmaktadır.

Yağma suçu tehdit veya cebirle malın teslim edilmesi veya alınmasına karşı konulmaması ile oluşur. Almak; malın mağdurun zilyetliğinden çıkartılıp failin hâkimiyet alanına girmesidir. Haksız menfaatin elde edildiği veya tehdit ya da cebrin yapıldığı anda suç tamamlanmış olur. Cebir ya da tehdidi malın teslimi veya alınması izlemelidir. Yağma suçunun hareket unsurunu oluşturan cebir gerçekleştiği anda malın da alınması gerekir. Ancak tehdit eyleminden sonra da malın alınması veya teslimi gerçekleşebilir.  Tehdit eylemi ile malın alınması arasında belli bir zaman aralığı bulunsa da eylem ile sonuç arasında illiyet bağı bulunuyorsa yağma suçu oluşur.

Yağma (Gasp) Suçu Manevi Unsuru

Yağma suçu kasten işlenen bir suçtur. Fail bilerek ve isteyerek cebir ve tehditte bulunmalı ve söz konusu cebir ve tehdit malın alınmasına veya teslimine yönelik olmalıdır. Hırsızlık suçunun oluşması için aranan yarar sağlama maksadının yağma suçunda da bulunması gerekir. Failin amacı yararlanma değil de yalnızca zarar vermeye yönelikse mala zarar verme suçu oluşacaktır. Fail hukuken elde ettiği bir menfaati elde etmek kastıyla hareket ettiyse, yağma suçunun özel türü hafif yağma gerçekleşmiş olacaktır. Kişinin başkasının zilyetliğindeki malı kendisinin olduğu iddiasıyla alması buna örnektir.

Yağma (Gasp) Suçuna Teşebbüs

Teşebbüs, kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasıdır. Amaç suç ile belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılmasıyla suçun icrasına başlanmış sayılır. Yağma suçu malın alınması ile tamamlanır, ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmaz. Suç malın mağdurdan alınmasıyla tamamlanır ancak failin hâkimiyet alanına geçirilmesiyle sona erer. Yani suçun tamamlanması anı bile bitmesi anı farklı olabilir. Fail malı kendi hâkimiyet alanına sokmadan eylemini yarım bırakmışsa teşebbüs vardır. Ancak bu yarım bırakmanın failin iradesinin ürünü olmaması gerekir. Yağma suçunda suçun tamamlanmış sayılması için failin ayrıca tasarruf imkânını elde etmesi aranmamıştır. Hırsızlık suçundaysa suçun tamamlanması için suça konu olan eşyanın failin hâkimiyet alanına girmesi gerekir.

Yargıtay 6. CD, 13.10.2005 tarih, 11050 E – 8986 K sayılı teşebbüs kararı; Sanığın, olay gecesi saat 21.30 sıralarında yakınanın amcasının evine hırsızlık amacı ile girmiş evin içinden avluya eşyaları taşırken olay yerine gelen yakınana belinden çıkardığı satırı çekmiş ancak yakınan daha önce davranarak, satırı elinden alıp sanığı köy meydanına götürmesi yağma suçuna teşebbüsü oluşturur.

 Yağma (Gasp) Suçunda Gönüllü Vazgeçme

Gönüllü vazgeçme failin icra hareketlerini bitirme olanağı varken pişmanlık duyarak kendiliğinden eylemine son vermesi, yani failin iradesi ile hareketlerini sonlandırması veya gönüllü vazgeçmede icra hareketlerini sürdürme ya da sonucun gerçekleştirme olanağı bulunduğu halde vazgeçmesi veya neticenin meydana gelmesini önlemesidir. Yağma suçu sona erinceye kadar gönüllü vazgeçme mümkündür. Ancak mal alındıktan sonra gönüllü vazgeçme değil etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Örneğin yine kapkaç olayında failin kaçarken yakınında mağduru fark ederek çantayı sonradan almak üzere merdiven boşluğuna atması teşebbüs değildir.

Yağma (Gasp) Suçunda İçtima

Yağma suçu, hırsızlık ve cebir veya tehdit suçunun bir araya gelmesiyle oluşan bileşik bir suçtur. Failin bir malı almak amacıyla cebir veya tehdit kullanması halinde ayrı ayrı hırsızlık ve cebir veya tehdit suçundan değil yalnızca yağma suçundan cezalandırmaya gidilir.

Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinden birinin gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama fiili de cezalandırılmaktadır. Demek ki neticesi sebebiyle ağırlaşmayan diğer kasten yaralama fiilleri ayrıca kasten yaralamadan cezalandırılmayacaktır. Yargıtay da bir kararında, cüzdanı yağmayan failin mağdurun bacağını bıçaklaması eyleminin hayati bir tehlike sayılmayıp basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği dolayısıyla yaralama eyleminin silahla yağma suçunun cebir öğesini oluşturduğu görüşündedir.

Yağma suçunda zincirleme suç hükümleri uygulanmaz, gerçek içtima kuralı geçerlidir. Aynı suç işleme kararının icrası kapsamında farklı zamanlarda aynı kişiye aynı suçun işlenmesi durumunda tek bir yağma suçuna karşılık gelen cezadan artırım yapılmayıp, her bir yağma fiili için ayrıca cezalandırılır.

Hırsızlık ve cebir veya tehdit suçunu barındıran yağma suçuyla, bu suçun unsurlarından olmayan hürriyetten yoksun bırakma, cinsel saldırı, yaralamanın ağırlaşmış halleri suçları işlenirse hem yağmadan hem de ayrıca işlenen suçtan dolayı ceza verilir. Aynı zamanda hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra failin malı geri almak isteyenlere cebir veya tehdit kullanması halinde hırsızlık eylemi yağmaya dönüşmez ve fail hırsızlık eyleminden sonra gerçekleştirdiği cebir veya tehdit için ayrıca cezalandırılır.

Yağma (Gasp) Suçunun Cezası Kaç Yıldır?

Basit yağma suçunun yaptırımı 6 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır.  TCK 149/1’de belirtilen nitelikli yağma suçunun yaptırımı ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür. TCK’nın 150/1. maddesi uyarınca yağma suçunun, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla işlenmesi durumunda, ancak tehdit veya kasten yaralama suçlarına ilişkin yaptırım maddeleri uygulanacaktır. Yağma suçunun konusu oluşturan malın değerinin azlığı durumunda, faile verilecek ceza (TCK’nın 150/2. maddesi uyarınca) üçte birden yarıya kadar indirilebilecektir. Bu konuda hâkime takdir yetkisi verilmiştir. Yağma suçunda failin kullandığı bıçak, silah gibi eşyaların iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla müsaderesine karar verilir. Failin yağmaladığı mal ise hak sahibine iade edilir. Yağma suçlarında dava zamanaşımı 15 yıldır.

Kural olarak resen kovuşturulur. Hukuki bir ilişkiden doğan alacağın tahsili amacıyla, kişinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanması ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit edilmesi durumunda suçun takibi ise şikâyete bağlıdır.

Nitelikli Yağma (Gasp) Suçu

Bu durumda ceza miktarında ağırlaştırma yapılmaktadır. Aşağıda belirtilen hallerde yağma suçunu işleyenin ceza miktarı suçun nitelikli halinin işlenmesi nedeniyle artmaktadır.

1-) Yağma Suçunun Silahla İşlenmesi

Silah mağdurun direncini kırmakta, faile cesaret vermekte, fiilin icrasını kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla yağma suçunun silahla işlenmesi kanunda cezayı arttırıcı nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Silah cebir veya tehdit unsuru için kullanılabilir. Gerçeğe çok yakın ve korkutucu etkisi bulunması şartıyla mutlaka ateşli bir silah aranmaz. Silahın korkutucu etkisi objektif olarak değerlendirilir. Suçun niteliği, silahın türü, mesafe, mağdurdaki etkisi birlikte değerlendirilir. Silah mutlaka saldırı ve savunma aracı olarak kullanılmalı ve kesici, delici bir niteliğe sahip olmalıdır. Silahın dolu olup olmaması, ateşli olması fark etmez.  Önemli olan mağdurun direncinin kırılması, korkuya kapılmasıdır. Somut olaya göre cam parçaları, sopa, şişe silah olarak kullanılmış olabilir.

2-) Yağma Suçunun Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle İşlenmesi

Dış görünüşü dolayısıyla Tanınmayacak halde olan, kim olduğunu anlaşılamayan kişilerin yağma eylemlerini gerçekleştirmesi mağdurun savunma imkânını azaltmakta, failin teşhisini zorlaştırmakta ve mağduru daha fazla korkutmaktadır. Dolayısıyla kanunda cezayı arttıran nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Kişinin maske takması, takma sakal-saç kullanması, şapka, eşarp, atkı, gözlük, kask vs. kullanması kendisini tanınmayacak hale getirmektedir. Dış görünüşte yapılan değişikliklere rağmen failin tanınması nitelikli halin uygulanmasını etkilememektedir.

3-) Yağma Suçunun Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi

Suçun en azından iki kişiyle işlenmesi cezayı ağırlaştıran nitelikli haldir. Birden fazla kişi suç fiilini daha kolay, daha hızlı gerçekleştirmekte, eylemin yoğunluğu artmakta ve mağdurun direnci kırılmaktadır. Söz konusu nitelikli halde her fail suçun icra hareketlerine müşterek fail gibi katılmalıdır ve birlikteliğin korkutucu gücü mağdura yansıtılmalıdır. İki kişi yağma suçunu işlemeye karar verdiğinde failin biri suça gözcü olarak katılırsa ve mağdur bu kişiyi görmese de birden fazla ve birlikte işleme koşulunun sağlandığı kabul edilir.

4-) Yağma Suçunun Yol Kesmek Suretiyle İşlenmesi

Yol kesmek seyahat özgürlüğünü de ihlal ettiğinden cezayı arttıran nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Yol kesmek insanların geçebileceği umulan her türlü yerden geçen kimselerin önüne çıkarak suçu işlemektir. Yoldan geçenlerin durdurulması veya yol üzerine engeller konulması şeklinde gerçekleşebilir. Yolun ıssız veya işlek olması, faillerin silahlı olması, gece vakti olması, şehirlerarası veya şehir içi yol olması suçun oluşmasında etkili olmaz. Yoldan geçenin durdurulması yeterlidir, mutlaka mağdurun ciddi olarak korkutulması gerekmez. Yol kesme fiilinin gerçekleşmesi için önceden tasarlanmış olması gerekir. Bu tasarlama belirli bir kişiye yönelik olmak zorunda değildir, herhangi bir kişiye yönelik olarak yapılması halinde de bu nitelikli hal uygulanır.

5-) Yağma Suçunun Konut Veya İş Yerinde İşlenmesi

Konut veya işyerine girilerek işlenen yağma suçunda, konut dokunulmazlığını ihlal suçu yağma suçunun ağırlaştırıcı sebebi sayılmıştır. Bir yerin konut olarak kullanılabilmesi için bu yönde bir özgüleme bulunmalıdır. Dış dünyadan ayrılmalı ve sürekli olmalıdır. Yargıtay da bazı kararlarında oteli konut olarak kabul etmektedir. İş yeri ise bir kimsenin mutat mesleğini icra ettiği yerdir. Örneğin avukat bürosu, kahvehane, muayenehane iş yeri sayılır. Konut veya iş yerine hukuka uygun olarak girilip girilmediği suçun gerçekleşmesi bakımından etkili değildir.  Konut ve işyerlerinin eklentilerinde yağma suçunun işlenmesi halinde, kanuni düzenleme bulunmadığından nitelikli hal uygulanmaz. Ancak bazı Yargıtay kararları ve doktrin görüşleri, suçun apartman, asansör, otopark gibi konut ve işyeri eklentilerinde işlenmesi halinde nitelikli halin uygulanması gerektiği yönündedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.01.2009 gün ve 2008/6-203-2009/3 sayılı kararında ise eklentide işlenen yağmanın ağırlaştırıcı hal olarak kabul edilmemesiyle uygulamada birlik sağlanmıştır. Yağma suçunun konutta veya işyerinde işlenmesi nitelikli halinin oluşabilmesi için, yağma suçunun unsurlarından olan cebir, tehdit veya alma unsurlarından birinin konutta veya işyerinde yapılması yeterlidir. Eylem, hırsızlık niteliğinde başlayıp suç tamamlanmadan ve yine fail konut içinde iken hareketleriyle suçu yağmaya dönüştürdüğünde nitelikli hal uygulanır.

6-) Yağma Suçunun Beden Veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi

Zilyet ağır hastalık, sakatlık, yaşlılık, hamilelik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı gibi nedenlerle kendi malını yeteri kadar koruyamayacak durumda olabilir. Bedensel ya da ruhsal olarak özürlü olmak nitelikli halin uygulanması için tek başına yeterli değildir. Bu halin kişiyi kendini savunamayacak hale getirmiş olması gerekir. Dolayısıyla kişinin yalnızca kadın, yaşlı veya küçük olması yeterli değildir. Her somut olayda bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Söz konusu durumun sürekli veya geçici olması önemli değildir. Önemli olan somut suç fiiline karşı kendisini savunamayacak durumda olmasıdır. Mağdurun fail tarafından kendisini savunamayacak duruma getirilmesi durumundaysa yağmanın cebir unsuru gerçekleşmektedir.

7-) Yağma Suçunun Varolan Veya Varsayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi

Kötülüğün birden çok kişiden geleceği, kaynağı gizli gücün insanlar üzerindeki korkutucu etkisi nedeniyle cezayı arttıran nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Suç örgütü kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan örgüttür. Suç örgütünün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir. Birden fazla kişinin tek seferlik yağma suçunu işlemek için bir araya gelmesi birden fazla kişiyle işlenmesi nitelikli halini oluşturur. Söz konusu nitelikli halde fail örgütün üyesi olmasa bile mağdur üzerinde üye izlenimi yarattıysa örgütün korkutucu gücünden yararlanmış demektir. Hatta ortada gerçekten bir suç örgütü var olmayabilir. Varsayılan suç örgütünün korkutucu gücünden de yararlanılabilir. Bu korku faile cesaret vermekte, işini kolaylaştırmakta mağdurunsa direncini kırmaktadır. Örneğin sanıkların yağma eylemini PKK terör örgütü adına gerçekleştirdiklerini söylemek suretiyle PKK terör örgütünün korkutucu gücünden yararlandıkları halde söz konusu nitelikli hal uygulanmıştır. (8Yargıtay 6. CD, 05.06.2013 tarih, 2012/16289E-2013/13192K sayılı kararı)

8-) Yağma Suçunun Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Maksadıyla İşlenmesi

Cezayı arttıran nitelikli hal olarak bir suç örgütü bulunmalı ve yağma suçu bu örgüte yarar sağlamak amacıyla işlenmiş olmalıdır. Varsayılan suç örgütünde bu nitelikli hal uygulanmaz. Suç örgütünden anlaşılması gereken yukarıda açıklanmıştır. Failin bu örgütün üyesi olmasına gerek yoktur.

9-) Yağma Suçunun Gece Vakti İşlenmesi

Suçun gece vakti işlenmesi cezayı arttıran nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Gece vakti, güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresidir. Karanlıkta mağdurun korunma ihtimali daha azdır, korkusu daha fazladır, failin teşhisi daha zordur. Nitelikli halin uygulanması için yağma suçunun cebir veya tehdit unsuru ile malın alınması unsurundan birinin gece gerçekleştirilmesi yeterlidir. Gece vakti belirlenirken suç saatinin de tespiti gerekir. Yağma suçunun gece vakti işlenip işlenmedi şüphesi olarak ortaya konmalıdır. Gece vakti olup olmadığından bir şüphe duyuluyorsa şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği gündüz vakti işlendiği kabul edilmelidir.

10-) Yağma Suçunun Konusunu Oluşturan Malın Değerinin Azlığı

Yağmanın konusu olan malın azlığı cezayı hafifletici nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Yağma suçunun konusunu oluşturan mal, para ve senedin değerinin az olması, suça tesir eden hafifletici sebep sayılarak failin cezasından üçte birden yarıya kadar indirim yapılabilecektir. Hırsızlık suçlarında malın değerinin azlığı bir cezasızlık hali olarak öngörülmesine karşılık, yağma suçunda malın değerinin azlığı bir cezasızlık nedeni olarak değil, indirim nedeni olarak düzenlenmesi, kişiler üzerinde kullanılan cebir ve tehdit fiillerinin cezasız kalmaması amacını taşımaktadır. Cezada indirim konusunda hâkim, takdir yetkisine sahiptir. Malın değerinin fazla olmasına karşın, fail değerinin az olduğunu düşünerek malı bulunduğu yerden zorla alırsa, TCK’nın 30/2. maddesine göre bu yanılmasından faydalanacaktır.

Av. Tuğsan YILMAZ

Nitelikli Hırsızlık Suçu başlıklı bir önceki Ceza Hukuku yazısında Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenmiş olan hırsızlık suçu ve verilecek ceza miktarında artırım öngörülen nitelikli haller bakımından değerlendirme yapılmıştır.