Title: BABA TARAFINDAN DEĞİŞTİRİLEN SOYAD ÇOCUK TARAFINDAN TEKRAR DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 28
Rating: 5.0

Türk Hukuk Sistemi’nin genel esaslarına göre isim ve soyisim değişikliklerine ilişkin 2012 yılı Mart ayında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen karara kadar aynı konuda sadece 1 defa dava açılabiliyordu. Anayasa Mahkemesi Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36/1-b fıkrasının ilk cümlesini iptal ederek aynı konuda birden fazla dava açılmasının önünü açmıştır. Aşağıda paylaştığımız Yargıtay kararı Anayasa Mahkemesi tarafından verilen iptal kararından önce verilmiştir ve babanın değiştirdiği soyadını çocuğun tekrardan değiştirebileceği hükmünü getirmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

12.10.2011 E.2011/18-535 – K.2011/622 NUMARALI KARARI

DAVA VE KARAR:

Taraflar arasındaki “Nüfusta Soyadı Tashihi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.04.2010 gün, 2010/56-155 Esas ve Karar sayılı kararın incelenmesi davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 18.Hukuk Dairesi’nin 23.09.2010  gün, 2010/7589-11739 Esas ve Karar sayılı ilamı ile;

(…Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların nüfus kütüğünde Kamış olan soyadının babaları tarafından Özücem olarak değiştirildiğini, akrabaları ile soyadlarının farklı hale geldiğini ileri sürerek, soyadlarının “Kamış” olarak değiştirilmesini istemiştir.

Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi yargılama sırasında, Nüfus Kanunu`na göre soyadı bir kez değiştirilebileceğinden davanın reddi gerektiğini savunmuş, davacıların soyadının ikinci kez değiştirilmesine ilişkin mahkeme kararını aynı gerekçe ile temyiz etmiştir.

4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 27. maddesi hükmü gereğince adın (bu bağlamda soyadın) değiştirilmesi, ancak haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir.
Böyle bir durumda 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin (a) bendinde öngörülen esaslar uyarınca yapılacak yargılama sonunda hakim, toplanan kanıtlara göre oluşacak sonuç doğrultusunda kararını verecektir. Burada hemen belirtmek gerekir ki 5490 Sayılı Yasanın 36. maddesinin (b) bendi ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi (değiştirilmesi)  davalarına bir sınırlama getirilmiş bulunmaktadır. Sözü edilen bu madde bendine göre “aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir; soyadı değişikliğinde Nüfus Müdürlüğü eş ve ergin olmayan çocuklarınsoyadını da düzeltir.”

Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğünden getirtilen aile nüfus kayıt tablosu içeriğinden; davacıların babası Ahmet Kamış`ın kendisine asaleten çocukları Kazım ve Salman`a velayeten açtığı Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.1993 gün ve 1993/716-663 sayılı dava ile Kamış olan soyadlarının “Özücem” olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır.

Soyadı, aile adıdır. Türk Medeni Yasasının 321. maddesi hükmü uyarınca çocuk doğduğu anda ana ve baba evli ise ailenin, evli değilse ananın soyadını taşır. Babanın soyadının değişmesi ile ailenin (bu kişinin kendisi ile birlikte eşinin ve ergin olmayan çocukların da) soyadı düzeltilir.

Babanın açtığı soyadı (aile adı) değişikliğini içeren dava ile ergin olmayan çocuğun da soyadı değişmiş bulunduğundan, o çocuk ergin olduktan sonra aynı konuda (aile soyadının değiştirilmesi istemli) dava açamaz; buna 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin (b) bendi izin vermez.

Açıklanan tüm bu nedenlerle davacının soyadının değiştirilmesi istemli davanın reddi gerekirken, kabulü ile soyadının -istem gibi- değiştirilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI: Dava, soyadının düzeltilmesi istemine ilişkindir.

Davalı idare temsilcisi, bozma ilamında belirtilen gerekçe ile davanın reddini talep etmiştir.

Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı idare temsilcisinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuştur.

Yerel mahkemece önceki kararda ısrar edilmiş; hükmü, davalı idare temsilcisi temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacıların reşit olmadığı dönemde, babaları tarafından, mahkeme kararı ile soyadlarının değiştirildiği ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası’nın 36/1-b maddesi gözetildiğinde, reşit olduktan sonra aynı konuya ilişkin olarak dava açıp açamayacakları noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olan “soyadı”nın açıklanmasında fayda vardır:
Toplum içinde bir kişiyi diğerinden ayırmaya, o kişinin ferdi ailevi ve siyasi durumunu tayine yarayan birçok özellikleri vardır. Adı, yaşı, cinsiyeti, evlilik durumu gibi. İşte bu özelliklerin tümü, kişinin halini (statüsünü) belirtir.

Kişinin hali ve bunları meydana getiren unsurlar o kimsenin özellikleri olduğundan başkasına devredilemezler. Bir kişinin hüviyetinin tespitinde ilk bakılacak unsur ise o kişinin adı ve soyadıdır. Kişinin adı ve soyadı üzerindeki hak, kişilik haklarının bütün özelliklerini taşır ve mutlaktır; şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup bir başkasına devredilemez.

Soyadı, nesilden nesile intikal eden ve bir kişinin bir soya bir aileye bağlılığını ifade eden addır ve ya nesep bağı ile ya evlenme ile ya da evlat edinme yolu ile yahut da idari kararla kazanılır. 24 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen, 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile kişiye seçerek soyadı kazanma hakkı tanınmıştır.

Eldeki davada olduğu gibi, nesep bağı yoluyla soyadının kazanılmasında, evlilik içinde doğan çocuk doğar doğmaz babasının soyadını kazanır. Bu hüküm emredicidir, şu veya bu şekilde çocuğa başka bir soyadı verilmesi mümkün değildir.

Evlilik dışı çocuklardan babaları tarafından tanınanlar veya kişisel sonuçlarıyla babalığa hüküm alınarak babalarına gayrı sahih nesep bağıyla bağlananlar, babalarının soyadını alırlar. Evlilik dışı çocuğun nesebi ana bananın evlenmesiyle düzelmişse çocuk babasının soyadını alır. Evlilik dışı çocuk, babaya gayri sahih nesep yoluyla bağlanmamış ise veya nesebi düzelmemişse ananın soyadını alır. Ana başka bir erkekle evliyse çocuk anasının kızlık soyadını alır.

Soyadı, nüfus kütüğüne yazılmakla belirlenmiş olur. Bir kimse zorunlu olarak taşıdığı soyadını dilediği gibi ve dilediği zaman değiştiremez. Çarpışmakta olan toplumsal yararla kişisel yararın bağdaştırılması için soyadının değiştirilmesi ancak haklı bir sebep bulunması halinde mümkündür. Haklı sebeplerin neler olacağı konusunda belirlenmiş bir kural bulunmamakla birlikte, dürüstlük kuralına göre, kişinin o soyadını taşımamakta bir yararı varsa soyadının değiştirilmesine cevaz verilmelidir. Ancak, edebe aykırı ve gülünç kelime ya da kavramların, aşiret, yabancı ırk ve millet isimlerinin, rütbe ve memuriyet bildiren isimlerin soyadı olarak alınmasına izin verilmez.

Yukarıda da açıklandığı üzere, soyadı, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Reşit olmayan bir çocuk, reşit olana kadar ailesoyadını kullanmak zorundadır ancak reşit olduktan sonra soyadını değiştirmek üzere dava açabilir.

Bir kişinin özellikleri, hak ve fiil ehliyeti, hürriyeti, bedeni ve manevi varlıkları onun kişiliğini meydana getirir. Kişilik, insanın insan olması dolayısıyla ayrılmaz bir biçimde sahip olduğu hakları içerir. Bunlar para ile ölçülemeyen, devredilemeyen ve mirasçıya geçmeyen mutlak haklardır. Hiçbir şekilde maddi değere sahip değildirler. Kişinin adı ve soyadı üzerindeki hakkı da münferit bir kişilik hakkıdır.

Şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar, kural olarak, bizzat şahsın kendisi tarafından kullanılabilir. Bu nedenle de kanuni temsilci tarafından kullanılması mümkün değildir. Bu hakların kullanılmasına karar verme yetkisi kişidedir. İster idari, ister kanuni temsilciye bu yetkinin kullanılması bırakılamaz.
Açıklanan bu maddi hukuk kuralları, somut olay ortaya konularak değerlendirildiğinde;
Davacılar, reşit olmadıkları bir tarihte, Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1993/719-663 Esas ve Karar sayılı, 14.10.1993 günlü kararı ile babaları tarafından “Özücem” olarak değiştirilen soyadlarının, “Kamış” olarak değiştirilmesini talep etmişlerdir.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası’nın 36/1-b maddesi ile, aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği ve ad değişikliği halinde, Nüfus Müdürlüğü’nün bu kişinin çocuklarının baba ve ana adına ilişkin kaydı, soyadı değişikliğinde ise eş ve ergin olmayan çocukların soyadını da düzelteceği hüküm altına alınmıştır.

Her ne kadar madde metninde, nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceğinden bahsedilmiş ise de, davacıların babası tarafından açılan dava ile davacıların da dava açtığını kabul etmek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)`nin 6.maddesi ile 1982 Anayasası`nın 36. (Değişik: 03.10.2001-4709/14 md.) maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü” ilkelerine tezat teşkil edecektir.

Davacıların babası tarafından açılmış dava ile soyadlarının değişmesi halinde, davacılar tarafından açılmış bir davadan söz edilemez.
Soyadı değişikliğinin, aynı konuya ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceği hükmü kapsamında değerlendirilmesi haklı nedenlerin varlığı halinde davacının dava açma hakkının engellemesi sonucunu doğurur ki, bunun kabulüne olanak yoktur.

DİĞER TARAFTAN REŞİT OLMAYAN ÇOCUKLARIN BABALARININ DEĞİŞTİRDİĞİ SOYADINI REŞİT OLANA KADAR KULLANMALARI ZORUNLU VE REŞİT OLMADAN AÇILAN DAVA, ANCAK REŞİT OLANA KADAR ONLARI BAĞLAYACAĞINA GÖRE, REŞİT OLDUKTAN SONRA ŞAHSA SIKI SIKIYA BAĞLI HAKLARINI KULLANABİLECEKLERİ VE SOYADININ DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTEYEBİLECEKLERİNİN, KABULÜ GEREKİR.

O halde, Yerel Mahkemenin direnme kararı yerinde olup, işin esası incelenmek üzere dosya dairesine gönderilmelidir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararı uygun olup; davalı Nüfus İdaresi temsilcisinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 18.HUKUK DAİRESİNE ( GÖNDERİLMESİNE ), oyçokluğu ile karar verildi.

Av. Halil İbrahim ÇELİK – Av. Tuğsan YILMAZ