Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on May 24
Rating:
I. Genel Olarak
Ücret veya aylıkla hayatlarını idame ettiren insanlar, işverenle yaptıkları anlaşma neticesinde işverene işgüçlerini satarlar. Bu satışta işgücünün belirli bir fiyatı vardır. Bu fiyat her ne kadar ‘ücret’, ‘aylık’, ‘maaş’ gibi isimler alsa da öz itibarı ile hepsi aynıdır.
Ücretlerin, biyolojik, tarihsel ve toplumsal olarak belirlenmiş rayiç değerleri vardır. Bu rayiçte yaşamı devam ettirebilmek için gerekli olan zorunlulukların zaman içinde değişmesi ve çeşitlenmesi büyük rol oynamaktadır. Farzı misal; bundan 50-60 yıl önce insanların evlerinde buzdolabı, çamaşır makinesi bulunması o zamanın koşulları için lüks sayılabilecek ihtiyaçlarken, bugünün koşullarında zorunluluk halini almıştır. Bu zorunluluklar tarihin her safhasında işveren ve işçi tarafından farklı farklı değerlendirilmiş, işçi tarafının zorunluluk kabul ettiği unsurlar çoğu zaman işveren tarafından ‘olmasa da olur’ kabul edilerek dengenin işçi aleyhine bozulmasına sebebiyet vermiştir.
Ücretle çalışan birinin, işverene, işgücünü belirli bir ücret altında satması sonucunda, işverenle işçi arasında bir anlaşma yapılır. Bu anlaşma sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Bu anlaşma ile işçinin ücreti, çalışma saatleri, işten çıkma/çıkartılma şartları, varsa ek ödemeleri, tatil günleri, sosyal hakları belirlenir.
Önceleri herhangi bir güvencesi olmayan bu sözleşmeler zamanla kanunlarla güvence altına alınmıştır. Hatta sözleşmelerin genel koşulları kanunlar vasıtası ile doldurulmuştur.
II. Toplu İş Sözleşmesinin Kaynakları
Mevzuat
Her ülkenin kendine özgü yasaları, tüzükleri, yönetmelikleri, bakanlar kurulu kararları, mahkeme kararları vardır. Bunlar genelde İş Kanunu adı altında toplanır. Bazı ülkelerde işçi sınıfı da alt sınıflara ayrılmış ve her bir sınıf için ayrı ayrı yasalar düzenlemiştir. Tarım iş yasası, deniz iş yasası, basın iş yasası gibi, her iş kolunda çalışan işçinin, çalışma saati, iş zorluğu, ücreti, sosyal hakları aynı olamayacağından her iş kolunun farklı yasası olması işçi için daha lehe bir durumdur.
Örneğin ülkemizde tarım işçileri için özel bir iş yasası yoktur. Kamu kesiminde memur statüsünde çalışanların büyük bir bölümü 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamındadır. Sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ise 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabiidir.
Sözleşme Çeşitleri ve Toplu İş Sözleşmesi
İşçi ile işveren arasındaki akdedilen ve bağlayıcılığı kanun koyucunun çizdiği sınırlar çerçevesinde değerlendirilen antlaşmalardır. Bunlar:
a)Hizmet akdi : İşçi ve işveren arasındaki sözlü veya yazılı sözleşmelerden oluşmaktadır. İşçi, işverenle sadece ücretini konuşmuş ise ve işyerinde başka bir özel düzenleme yoksa diğer konularda İş Kanunu geçerli olur. Ülkemizde tek başına işçi ile işveren arasındaki bu sözleşmeye hizmet akdi denmektedir.
b)Takım Sözleşmesi : İşçilerin işveren karşısında birlikte hareket etmeleri sonucu oluşur. İşçiler aralarından bir kişiyi temsilcileri olarak seçerler, temsilci, işverenle bütün işçiler adına konuşur. Hepsi adına anlaşma yapar. Ülkemizde bu tür sözleşmelere takım sözleşmesi denir.
c)Umumi Mukavele : Borçlar Kanunu’na göre işverenler veya örgütleri, işçilerle veya işçi örgütleriyle, ücretler ve diğer çalışma koşullarına ilişkin umumi mukavele yapabilirler.Umumi mukavelenin yazılı olma zorunluluğu vardır.
d)Toplu İş Sözleşmesi : Eğer işçi bir sendika üyesi ise ve söz konusu sendika, işkolunda ve işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisine ve yeterliliğine sahipse, ayrıca bir de toplu iş sözleşmesi yapılabilir. Sendikalı işçiler adına sendika işveren ile görüşür. İşçilerin hangi koşullarda çalışacağı, işçiler adına hareket eden sendika ile işveren arasında yapılan görüşmeler sonucunda belirlenir.
e)Teşmil : Teşmil, toplu iş sözleşmesinin, Bakanlar Kurulu tarafından, herhangi bir toplu iş sözleşmesinin uygulanmadığı aynı işkolundaki diğer işyerlerinde aynen veya gerekli değişiklikleri yaparak yürürlüğe konmasıdır.Teşmilden yararlanmak için sendika üyesi olma zorunluluğu yoktur.
III. Tanımı
Toplu iş sözleşmesinin tanımına geri dönecek olursak, 2822 Sayılı, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunun 2. ve 4. Maddelerinde bu tanıma ve sözleşmenin geçerlilik koşuluna yer verilmiştir. Buna göre;
2. madde ‘‘Toplu iş sözleşmesi, hizmet akdinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile ilgili hususları düzenlemek üzere, işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan bir sözleşmedir. Toplu iş sözleşmeleri, tarafların karşılıklı hak ve borçlarını, sözleşmenin uygulanmasını ve denetimini, uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümleri ihtiva edebilir.’’ şeklinde toplu iş sözleşmesinin muhtevasını ve tanımını içermektedir. 2822 Sayılı Kanunun 4. maddesinde ise ‘‘Toplu iş sözleşmesi yazılı olarak yapılmadıkça geçerli değildir.’’ denmek suretiyle kanun koyucu Toplu İş Sözleşmelerinde şekil şartı aramıştır.
Böylece toplu iş sözleşmesi, işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında, iş sözleşmesinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile ilgili hükümleri düzenlemek için yapılan, tarafların karşılıklı hak ve borçlarını, toplu iş sözleşmesinin uygulanması ve denetimi ile uyuşmazlıkların çözüm yollarına ilişkin hükümleri de içerebilen yazılı bir sözleşmedir.
Yorum yap