Title: Eşlerin Aile Birliğini Temsil Yetkisi
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 15
Rating: 5.0

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu gereğince eşlerin evlilik birliğini temsil etmeleri hususunda eski medeni kanundan farklı olarak, birliği sadece kocanın temsil etmesi konusunda değişiklik söz konusu olup; bu değişiklik de, eşlerden her birinin ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil etmesi yönündedir. Yani, eşlerin her ikisi de müşterek hayatın sürekliliği içerisinde ailenin beslenme, barınma, giyim ve ısınma gibi devamlı ihtiyaçları mevzubahis olduğunda evlilik birliğini temsil yetkisine sahiptirler. Bu yetki çerçevesinde, söz konusu ihtiyaçlar için eşlerden her biri çeşitli borçlandırıcı işlemler ile tasarruf işlemleri yapabilmektedirler. Ailenin sosyal hayatı ve gelirine göre belirlenen sürekli ihtiyaçları dışında kalan yeni mobilya satın alma, yazlık ev kiralama, pahalı seyahatlere çıkma gibi diğer gereksinimleri için ise kanun koyucu ayrı bir düzenlemeyi uygun görmüştür. TMK m. 188/II kapsamında değerlendirilen bu düzenlemeye göre ailenin diğer ihtiyaçları için eşlerden biri, birliği ancak aşağıdaki hallerde temsil edebilmektedir:

1. Diğer eş veya haklı sebeplerle hakim tarafından yetkili kılınmışsa,

2. Birliğin yararı bakımından gecikmede sakınca bulunur ve diğer eşin hastalığı, başka bir yerde olması veya benzeri sebeplerle rızası alınamazsa.

Ailenin sürekli ihtiyaçları dışında kalan diğer ihtiyaçlar için kural olarak eşler, diğer eşin rızası olmaksızın tek başına hareket edememektedirler. Ancak, diğer eşin yapılacak işleme rıza göstermesi veya haklı sebeplerle eşin yetkili kılınması üzerine ya da birliğin yararının üstün tutulduğu haller ile diğer eşin hastalığı, başka bir yerde olması veya benzeri sebeplerle rızasının alınamadığı hallerde eşlerden biri, birliği tek başına temsil edebilmektedir.

Birliğin temsil yetkisinin kullanıldığı hallerde, eşlerin üçüncü kişilere karşı müteselsilen, yani birlikte sorumluluklarının doğmasına karşın eşlerin temsil yetkisi bulunmaksızın yaptıkları işlemlerden ise şahsi sorumlulukları gündeme gelmektedir. Ancak, temsil yetkisinin iyi niyetli üçüncü kişiler tarafından anlaşılamayacak şekilde aşılması halinde ise yine eşlerin birlikte sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Eşlerden birinin birliğin temsil yetkisini aşması veya bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalması durumlarında hakim, diğer eşin istemi üzerine temsil yetkisini kaldırabilmekte veya sınırlayabilmektedir. Temsil yetkisinin kaldırıldığı veya sınırlandığı ise üçüncü kişilere istemde bulunan eş tarafından sadece kişisel duyuru yoluyla bildirilebilmektedir. Örneğin talepte bulunan eş, ailenin yaşamsal faaliyetlerinin merkezinde bulunan aile konutunun çevresinde, kendisi ve eşinin belirli periyotlarla alışveriş yaptıkları fırın, kasap gibi esnaftan olan kesime eşinin işlem yapma yetkisinin yetkili merciler tarafından kaldırıldığını ya da sınırlandırıldığını bildirebilir. Temsil yetkisinin kaldırılmasının veya sınırlanmasının iyiniyetli üçüncü kişilere karşı sonuç doğurması, durumun hakimin kararıyla ilan edilmesine bağlıdır. İyiniyetli üçüncü kişilere karşı çoğu zaman korumacı bir tavırla yaklaşan kanun koyucu, hakimin temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlanmasını ilanından önce temsil yetkisi olmayan eşle iyiniyetli olarak işlem yapan üçüncü kişileri yine korumaktadır.

Temsil yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlanmasına ilişkin karar, koşullar değiştiğinde eşlerden birinin istemi üzerine hakim  tarafından değiştirilebilmektedir. Şayet ilk karar ilan edilmişse, değişikliğe ilişkin karar da ilan olunmaktadır.

Yazarlar

Av.Tuğsan YILMAZ
Av.Halil İbrahim ÇELİK
Huk.Fak.Öğ.Didem TALGIR

Bir önceki yazımız Boşanma Davası Açıldıktan Sonraki Olaylar Aynı Davada İleri Sürülebilir Mi?