Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 16
Rating:
Aile, her toplumda, geçmişten günümüze sevgi, saygı ve mutluluk gibi duyguları kendine gaye edinerek oluşum gösteren doğal bir kurum olarak kabul edilmektedir. Eşler, kimi zaman hayatın olağan akışı içinde karşılaşılabilecek birtakım ekonomik zorlukları, kimi zamanda da aralarında oluşan çeşitli iletişim bozuklukları, aldatma, aşırı kıskançlık gibi spesifik problemleri boşanma ya da ayrılık kararı için yeterli görmekte, bunları neden olarak sunmaktadırlar.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununda da sayıldığı üzere boşanma sebepleri zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Bu sebeplerden biriyle dava açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse de ayrılık isteyebilmektedir. Yani boşanma sebeplerini, ispatlamak üzere ileri süren eş, boşanma davası açabileceği gibi evliliklerini yeniden değerlendirmek ve evliliğin bekası açısından kararlar almak üzere ayrılık davası da açabilmektedir.
Ayrılık davası ile eşler bir süre aynı konutu kullanmayarak ayrı yaşayacaklar ve taraflar kendi iç dünyalarında daha sağlıklı kararlar alabileceklerdir. Ancak belirtmek gerekir ki ayrılık davasında boşanma talep edilememektedir. Hakimin ayrılık kararına hükmedebilmesi için öncelik olarak boşanma sebepleri gerçekleşmeli ve bu sebeplerin varlığının çeşitli delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Şayet boşanmaya sebep olan durumların ispatlanmaması halinde hakim, ayrılık davasını reddedecektir. Aile söz konusu olduğunda, aile kurmanın zor süreçlerle beraber gerçekleştiğini göz önünde bulunduran kanun koyucu, eşlerin barışması yönünde bir ihtimalin bulunması takdirinde hakime ayrılık kararına hükmetme yetkisi vermektedir. Özellikle boşanma ve ayrılık davalarında geniş takdir yetkisine sahip olan hakimler, ayrılık süresini değerlendirmekte de kanunun onlara verdiği sınırlar çerçevesinde serbest bir karara sahiptirler. Hakim, bir yıldan üç yıla kadar bir süre için ayrılığa karar vermekte olup, bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlamaktadır.
Türk Medeni Kanununun 170.maddesinin bir getirisi olarak, hakimin ayrılığa karar verebilmesi için, koşulların gerçekleşmesiyle birlikte bir ayrılık davasının varlığı ya da boşanma davasının açılması halinde eşlerin yeniden bir araya gelme ihtimallerinin öngörülmesi gerekmektedir. Ayrıca, dava, yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemeyeceği gibi davanın yalnız boşanmaya ilişkin olması durumunda ise ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilmektedir.
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, tarafların mağduriyetini önlemek amacıyla davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen almaktadır. Ayrılık için öngördüğü sınırlar içinde somut olayın koşullarına göre bir yıldan üç yıla kadar ayrılık süresi kararını hakime bırakan kanun koyucu, ayrılık süresinin bitimini kapsayan 172.maddeyle birlikte ayrılık durumunun sürenin bitimiyle kendiliğinden sona ereceğini belirtmenin yanı sıra ortak hayatın yeniden kurulamaması halinde eşlerden her birinin boşanma davası açabileceğini de düzenlemiştir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulmaktadır.
Aşağıda Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararınca boşanmanın, dolayısıyla da ayrılık kararının verilebilmesi için gerekli şartların gerçekleşmediği kanısına varılması nedeniyle boşanma davasının reddedilmesi gerekmektedir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
2009/20557 E., 2010/21791 K., 23.12.2010 T.
BOŞANMA DAVASI
AYRILIK KARARI VERİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI
ÖZET
Boşanma isteğiyle açılan davada, hakimin boşanma yerine ayrılığa karar verilebilmesi için; boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi yanında ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının da bulunması gerekir.
DAVA VE KARAR
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI
Boşanma isteğiyle açılan davada, hakimin boşanma yerine ayrılığa karar verilebilmesi için; boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi yanında ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının da bulunması gerekir. ( TMK.m.170/1,3 ) Toplanan delillerden davanın açılmasından sonra tarafların evlilik birliğini yürütmek amacıyla bir araya geldikleri anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Taraflar bir araya gelmiş olduklarından; önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış olduklarının kabulü gerekir. Bu şekildeki affedilmiş veya hoş görülmüş sayılan olaylar boşanma nedeni olarak kabul edilemez. Öte yandan, dava açıldıktan sonra yeni bir kısım olayların gerçekleştiği anlaşılmaktaysa da; bu gibi yeni olaylar eldeki davanın değil, ancak ayrı bir davanın konusu ve nedeni olacağından; bu davada değer taşımaz. O halde boşanma koşulları, dolayısıyla ayrılık kararı verilmesi koşulları gerçekleşmemiştir. Davanın reddi yerine yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ
Temyize dilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
Yazar
Av.Tuğsan YILMAZ
Av.Halil İbrahim ÇELİK
Huk.Fak.Öğ. Didem TALGIR
Bir önceki makalemiz: Eşlerin Aile Birliğini Temsil Yetkisi
Yorum yap