Title: HAYATA KAST NEDENİYLE BOŞANMA
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 25
Rating: 5.0

Özel boşanma nedenlerinden biride 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 162. maddesinde belirtilen hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmadır. Madde metni “*Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
*Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
*Affeden tarafın dava hakkı yoktur
.” şeklindedir. Madde metninden de anlaşılacağı gibi üç farklı gerekçe tek hüküm altında toplanmıştır. Bunlar hayata kast, pek kötü davranış ve onur kırıcı davranıştır. Bu nedenle açılacak boşanma davalarında yapılan hareketin madde kapsamına girip girmediğinin yorumu hakimin takdir yetkisindedir. Her ne kadar hayata kast genel bir tabir olsa da pek kötü veya onur kırıcı davranış eşlerin hayat standartları ve toplumdaki statülerine göre yorumlanacaktır.

Hayata kast eşlerden birinin, diğerinin hayatına kast edecek ölçüde bir eylemde bulunmasıdır. Bu eylem neticesinde hayatına kast edilen eş karşı tarafa yönelik bir boşanma davası açabilir. Hayata kast nedeniyle karşı tarafa yöneltilecek eylem, öldürme kastı taşımalıdır. Ayrıca bu eylemin kasıtlı olarak yapılması gerekir. Kişinin ihmalsizlikle veya taksirle böyle bir eylemde bulunması hali boşanma talebine gerekçe yapılamaz. Eşlerden birinin diğer eşi hayata kast ile tehdit etmesi bu madde kapsamına girmemektedir. Böyle bir eylemin varlığı halinde genel boşanma sebebine dayanılabilir. Ancak eşlerden birinin diğerini intihara teşvik etmesi bu madde kapsamında değerlendirilir. Eşlerden birinin akıl hastası olması nedeniyle böyle bir eylemde bulunmasına ilişkin açılacak davalarda da bu gerekçeye dayanılamaz. Bu madde hükmünün boşanma davasına gerekçe yapılabilmesi için eşlerden birinin kasten ve bilinçli olarak diğer eşin hayatına kastedecek eylemde bulunması gerekmektedir.

Pek kötü davranış nedeniyle boşanma davası açabilmek için eşlerden birinin diğer eşe yönelik pek kötü davranışlarının olması gerekmektedir. Burada pek kötü davranışlarda öldürme kastı yoktur ancak eşin ruh ve beden sağlığını tehlikeye düşürecek hareketler söz konusudur. Pek kötü davranışa örnek olarak eşlerden birinin diğerini dövmesi, ellerini bağlaması, odaya kilitlemesi ve normal olmayan cinsel ilişkiye zorlanması gösterilebilir. Pek kötü davranışın boşanmaya gerekçe olabilmesi için bu davranışın tartışmadan uzak şekilde ispatlanması gerekmektedir.

Onur kırıcı davranışın boşanma davasına gerekçe yapılabilmesi için ağır derecede cereyan etmesi gerekmektedir. Yargıtay’ın değişik zamanlarda verdiği kararlarda her türlü onur kırıcı davranış değil ağır derecede onur kırıcı davranışın varlığı boşanmaya gerekçe yapılabilir. Eşin kendisine veya aile birliğine yönelik ağır derecede onur kırıcı kapsamda değerlendirilecek davranışları da bu madde hükmüne göre boşanmaya gerekçe yapılabilir. Ağır derecede onur kırıcı davranışı örneklendirmek gerekirse eşin evden kovulması, eşi yüz kızartıcı suçlarla isnad etmek, toplum içerisinde eş tarafından ağır hakaretlere uğramak gösterilebilir.

Bu madde hükümleri gereğince boşanmak isteyen eş hareketi öğrendiği tarihten itibaren 6 ay her halde hareket üzerinden 5 yıl geçmesi ile dava hakkını kaybeder. Boşanma davasının bu süreler içerisinde açılması gerekmektedir. Ayrıca madde hükmüne belirtilen ve yukarıda açıkladığımız hareketlere maruz kalan eş karşı tarafı affederse dava hakkını kaybetmiş olur. Ancak bu affın belirlenebilir ve net olması gerekir. Örneğin eşi tarafından dövülen ve bu nedenle hem ceza soruşturması açısından şikayetçi olan hemde bu madde gerekçesi ile dava açan eşin ceza soruşturmasından vazgeçmesi affettiği anlamına gelmez. Bu husus birçok Yüksek Mahkeme kararında açıkça benimsenmiştir.

Av. Halil İbrahim ÇELİK – Av. Tuğsan YILMAZ