Title: Yoksulluk Nafakası ve Boşanma
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Mar 6
Rating: 5.0

Evlilik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 185.maddesi gereğince eşlere evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlama ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen gösterme yükümlülükleriyle birlikte eşlere birlikte yaşama, birbirine sadık kalma ve yardımlaşma ile dayanışma yükümlülüklerini de yüklemektedir.

Boşanma ile birlikte kısmen devam ettiği kabul edilen yardımlaşma ve dayanışma yükümlülüğüne göre, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafa ‘’yoksulluk nafakası’’ adı altında bağlanan, diğer eş için sosyal ve ahlaki bir görev niteliğinde olan bu nafaka bir tazminat veya ceza niteliğinde değildir.

Yoksulluk nafakası devam eden bir boşanma davası sırasında istenebileceği gibi boşanma kararının kesinleşmesiyle açılacak olan yeni bir dava ile 1 yıl içinde de talep edilebilmektedir. Ancak anlaşmalı boşanma mevcutsa boşanma kararı kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası isteminde bulunulamaz.

Hakimin yoksulluk nafakasına hükmedebilmesi için bazı şartların gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Öncelikle yoksulluk nafakası isteminde bulunacak eş,  yoksulluğa düşecek olmalıdır. Hakimin bir kişiyi yoksul statüsünde sayabilmesi için o kişinin barınma, sağlık, gıda gibi temel ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla karşılayamayacak veya kısmi bir şekilde karşılayabilecek olması gerekmektedir. Yoksulluğa düşecek kişilere her somut olaya göre spesifik olarak değerlendirilmek koşuluyla herhangi bir gelir elde edemeyen veya çalıştığı halde maaşı kendisini yoksulluğa düşecek olmaktan kurtaramayan kişiler örnek gösterilebilir. Ayrıca yoksulluğun boşanma nedeniyle oluşması şartı aranmaktadır. Örneğin yoksulluk nafakası talebinde bulunan eş kumar, içki gibi kötü alışkanlıklar dolayısıyla yoksulluğa düşmüşse eşin bu talebi reddedilmelidir. Diğer bir koşul ise nafaka isteminde bulunacak eşin ağır kusurunun bulunmamasıdır. Nafaka talebinde bulunan kişinin kusursuz, az kusurlu veya diğer eşle eşit olarak kusurunun bulunması takdirinde kusur şartı sağlanmış olmaktadır. Ayrıca TMK’nın 175.maddesinin 2.fıkrası gereği nafaka yükümlüsünün kusuru aranmamaktadır. Yani nafaka istenen eş kusursuz da olsa eğer yoksulluk nafakasının koşulları yerine gelmişse bu nafakaya hükmedilmektedir.

Talep ile değerlendirmeye tabi tutulan yoksulluk nafakasının başlangıç tarihi boşanma kararının kesinleştiği tarih kabul edilmektedir. Uygulamada süresiz olarak hükmedilen yoksulluk nafakası, diğer eşin mali gücü ile orantılı olmalı ve lehine yoksulluk nafakası hükmedilen eşi yoksulluktan kurtarırken nafaka yükümlüsü olan eşin mali durumunu fazlasıyla sarsmamalı, kişiyi yoksulluğa düşürmemelidir. Tazminat ve nafakanın ödenme biçimiyle ilgili olan Türk Medeni Kanununun 176.maddesi uyarınca yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Yazarlar:

Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK
Didem TALGIR

Bir önceki yazımız ‘Boşanma davasında gizli duruşma olur mu?’ boşanma davası, boşanma davasında usul ve hangi hallerde gizli duruşma yapılabileceği hakkındadır.