Title: Adli Kontrol, Tutuklama, Yakalama ve Gözaltı
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Feb 3
Rating: 5.0

Koruma Tedbirleri

Koruma tedbirleri, ceza muhakemesinin yapılmasını sağlamak amacıyla gecikmesinde sakınca bulunan hallerde geçici olarak başvurulan ve hükümden önce bazı müdahaleleri gerektiren kanuni çarelerdir. Çeşitli koruma tedbirlerinin her biri Anayasa, uluslar arası anlaşmalar veya kanunlarla düzenlenmiştir. Uygulanabilmeleri için somut olayda duyulan şüphenin belirli bir ağırlığının olması gerekir. Belirli olaylara ya da belirti delillere dayanmayan, tahminden ibaret şüphe ile soruşturmaya başlanamaz. Şüphenin yeterli veya kuvvetli olması gerekir. Şüphenin derecelendirilmesindeki kıstas eldeki delillerin varlığıdır. Eldeki delillerle yapılacak duruşmada sanığın mahkûm olması ihtimali beraat etmesi ihtimalinden yüksekse yeterli şüphe, sanığın mahkûm olması kuvvetle muhtemelse kuvvetli şüphe var demektir.  Koruma tedbirleriyle sanık hakkında hüküm verilmeden önce sanığın temel bir hakkı sınırlandırılmaktadır. Bu yüzden geçicidir. Veriliş amacı sona erdiğinde tedbir kaldırılmalıdır. Her tedbirin bir varoluş amacı bulunmaktadır. Bu amaç tedbirlere göre farklılaşabilmektedir. Ancak her halde bu tedbirlerin uygulanmaması halinde ortaya bir sakınca çıkması gerekir. Gecikmede sakınca yoksa bu çarelere başvurmaya gerek yoktur. Bu sakınca, gecikme halinde muhakemenin yapılamayacak, hükmün verilemeyecek olmasıdır.  Koruma tedbirlerinin uygulanmasına kural olarak hâkim karar verir. Ancak kanunda öngörülen hallerde savcılık, kolluk veya herkes yetkili olabilmektedir.

Koruma tedbirleri yeni CMK uyarınca, yakalama, tutuklama, zorla getirme, arama, el koyma, beden muayenesi, fizik kimliğin tespiti, iletişimin tespiti, gizli soruşturmacı gibi birden çok sayıdadır. Makalemizde koruma tedbirleri hakkında bilgi verilecektir.

 Yakalama – Gözaltına Alma

Bir hakim kararı olmaksızın şüphelinin veya sanığın kişi hürriyetini sınırlandırarak kişinin belirli bir yere konmasına yakalama denir. Yakalama yetkisi kural olarak savcı, kolluk amiri ve memurlarındadır. Ancak kişiye suçu işlerken rastlanması ve suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçma olasılığının bulunması veya hemen kimliği belirleme olanağının bulunmaması durumunda herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir. Kolluk görevlilerinin de sınırsız bir yakalama yetkisi bulunmamaktadır. Kolluk görevlileri, yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, Cumhuriyet Savcısına veya amirlerine derhal başvurma olanağı bulunmadığı takdirde yakalama yetkisine haizdir. Yakalama emrinin verilebilmesi için başlıca bazı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan ilki soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında verilmesi gerektiğidir. Bu şüpheliler hakkında Cumhuriyet Savcısının istemi üzerine, sulh ceza hakimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Yakalama emri en çok ‘kaçak’ durumda olan, kovuşturmanın sonuçsuz kalması için yurt içi veya yurt dışında saklanan kişiler hakkında verilmektedir. Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler. Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri re’sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenir. Kolluğun yakalama yapabilmesi için gecikmede sakınca bulunması yeterli değildir, Cumhuriyet savcısına veya amirlerine derhal başvurma olanağının da bulunmaması gerekir. Örneğin devriye gezen bir polis, evden gelen yardım çağrıları, çığlıklar duyarsa eve girmek için savcıdan veya amirinden yazılı bir onay beklemeyecektir. Çünkü bu durumda ‘gecikmede sakınca’ bulunduğu kabul edilir.

 Soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde kişinin yakalanması şikâyete bağlı değildir.

Kolluk, kişinin yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar verecek tedbirleri kendiliğinden alır. Bundan sonra yakalanan kişiye sahip olduğu kanuni hakları derhal bildirir. Kolluğun kişiye haklarını bildirmemesi tazminatı gerektirmektedir. Yakalama anında bildirilecekler ‘Susma hakkı, Müdafi yardımından yararlanma hakkı, Yakınlarına haber verme hakkı’ gibi haklardır. Bunun yanında kişiye neden yakalandığı da derhal bildirilir. Yakalama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan kişiler tazminat talep edebilirler.

Gözaltı

Yakalanan kişi derhal gözaltına alınamaz. Gözaltı için Cumhuriyet Savcılığının kararı gerekir. Nitekim kanunda yakalanan kişinin Cumhuriyet savcılığınca bırakılmazsa, ancak o zaman soruşturmanın tamamlanmasıyla göz altına alınabileceği belirtilmiştir. Savcının bu yönde karar verebilmesi içinse gözaltına almanın soruşturma için zorunlu olması ve kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin bulunması gerekir.  Bir kişinin suçu işlediğini düşündürebilecek deliller suçu ana hatlarıyla ortaya koymalıdır. Örneğin suça ilişkin tanık açıklamaları, belge veya suç konusu maddelerin bulunması bir kişinin suçu işlediğini gösterebilir. Zorunluluk şartı da önemlidir. Gözaltı yapılmadığında adil yargılanma tehlikeye girecek veya soruşturma hiç yapılamayacaksa gözaltı kararı verilir. Yoksa şüphelinin bilindiği, delillerin karartılma tehlikesi bulunmadığı durumlarda verilemez. Şüpheliyi aşağılamak için yakalama yapılamaz, gözaltı kararı verilemez. Bu işlemler sırasında şüpheliye onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz. Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir. Bu iki durum dışında kelepçe takmak yasaktır. Çocuk Koruma Kanunu 18. Md uyarınca çocuklara zincir, kelepçe vb aletler takılamaz. Gerekli hallerde kolluk tehlikeleri önlemek için başka tedbirler alır.

Suç haberi alındıktan sonra tüm deliller toplanır, delillerin belirttiği kişi davet edilerek ifadesi alınır, kişi davete uymaz veya kaçak konumda bulunursa yakalama tedbirine başvurulur. Davet edildiğinde gelecek kişilerin zorla/baskınla gözaltına alınmaları engellenmiştir. Kolluk el koyduğu olayları, yakaladığı kişileri ve uygulanan tedbirleri Cumhuriyet savcısına derhal bildirmek ve savcının adliyeye ilişkin emirlerini yerine getirmekle yükümlüdür. Savcı emirlerini yazılı olarak, gecikmesinde sakınca bulunan hallerdeyse sözlü olarak vermektedir.

Yakalama tedbiri savcının gözaltına alma kararına kadar devam etmektedir. Yakalanan kişi karakollardaki ‘nezarethane’ denilen bölüme konulur. Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre 12 saatten fazla olamaz.  Ancak CMK 250 kapsamına giren suçlarda –terör gibi-  yakalananlar için, belirlenen 24 saatlik süre 48 saat olarak uygulanır. Toplu işlenen suçlarda delillerin toplanmasının güçlüğü ve şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle savcı, gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere 3 gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Ancak dört günlük süre terör eylemleri nedeniyle Anayasa120 gereği olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde yakalanan kişiler hakkında 4 gün olarak belirlenen süre cumhuriyet savcısının talebi ve hâkim kararıyla 7 güne kadar uzatılabilir.

Suçüstü hâlleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında CMK 91/4’te belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebilir. CMK 91 de belirtilen bu suçlardan bazıları; Toplumsal olaylar sırasında işlenen cebir ve şiddet içeren suçlar, kasten öldürme, yaralama, yağma, cinsel istismar, Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarıdır. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması hâlinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhâl ve her hâlde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Cumhuriyet savcısının yakalama işlemine, gözaltına alma veya gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii, kanuni temsilcisi, eşi, birinci veya ikinci derece kan hısımları hemen serbest bırakılmayı sağlamak üzere sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi de evrak üzerinden incelemeyi yapıp yirmi dört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır.

Cumhuriyet başsavcıları veya görevlendirecekleri Cumhuriyet savcıları, adlî görevlerinin gereği olarak, gözaltına alınan kişilerin bulundurulacakları nezarethaneleri, varsa ifade alma odalarını, bu kişilerin durumlarını, gözaltına alınma neden ve sürelerini, gözaltına alınma ile ilgili tüm kayıt ve işlemleri denetler; sonucunu Nezarethaneye Alınanlar Defterine kaydederler.

Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz. Bu kolluğun kendiliğinden yeniden yakalama yapamayacağı anlamına gelmektedir. Buna göre yeni bir delil bulunmalı, bu delil yeterli olmalı ve savcı kararı bulunmalıdır ki yeniden yakalama yapılabilsin. Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç kanuni süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkartılıp sorguya çekilir. Buna uyulmaması tazminatı gerektirir.

Soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebilir. Ayrıca, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz halinde, itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebilir. Yakalanmış iken kolluk görevlisinin elinden kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler. Yeni CMK ile eski CMK da olan gıyabi tutuklama kaldırılmıştır. Hakim veya mahkeme artık görmediği kimseyi tutuklayamaz. Ancak belirtilen koşullarla hakkında yakalama emri çıkarabilir.

Adli Kontrol

Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede ve yukarıda belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adli kontrol altına alınabilir. Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir. CMK 109 da belirtilen adli kontrol tedbirleri aşağıdaki gibidir;

  • Yurt dışına çıkamamak.
  • Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
  • Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
  • Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
  • Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dâhil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
  • -Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
  • Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
  • Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
  • Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
  • Konutunu terk etmemek.
  • Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek.
  • Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek.

Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adli kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.  Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir. Adli kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir.

Tutuklama Kararının Gerekçesinde Neler Olmalıdır?

  • İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler
  • Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
  • Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
  • Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.

Tutukluluk Süresi Ne Kadardır?

Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde ( yağma, irtikâp, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas suçları ile ağırlaştırılmış müebbet, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlar dışındaki suçlarda) tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Bu süre zorunlu hallerde ancak gerekçesi gösterilerek ve en fazla altı ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ( on yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarla yağma, irtikâp, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve hileli iflas suçlarında) tutukluluk süresi en fazla iki yıldır. Bu süre zorunlu hallerde ancak gerekçe gösterilerek uzatılabilir. Ancak herhalde uzatma süresi üç yılı geçemez. Demek ki tutukluluk süresi en fazla beş yılı geçemez. Uzatma kararları Cumhuriyet savcısının şüpheli veya sanık müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.

Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından karar verilir, savcının istemi olmadan resen tutuklama kararı verilemez. Kovuşturma evresinde ise sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya resen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir. Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

  • Kuvvetli suç şüphesini,
  • Tutuklama nedenlerinin varlığını,
  • Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu gösteren deliller

somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılarak kendisine verilir ve bu husus kararda belirtilir. Tutuklanma nedeni ve hakkındaki suçlamalar kendisine yazıyla veya sözle açıklanmayan şüpheli veya sanık tazminat isteminde bulunabilir. Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır. Burada müdafii bulunması bir zorunluluktur. Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır. Tutuklama ile ilgili kararlara, mahkemece de verilse itiraz edilebilir.

Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla, şüpheli veya savcının istemi üzerine tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, sulh ceza hâkimi tarafından, CMK’nın öngördüğü tutuklanma şartları göz önünde bulundurularak karar verilir. Kovuşturma evresindeyse mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektiriyorsa oturumlar arasında veya otuz günlük dönemler içerisinde resen karar verir.

Kaçakların Tutuklanması

Hakkındaki kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişiye kaçak denir. Hakkında CMK 248. Madde 2. Fıkrasında belirtilen suçlardan (yağma, uyuşturucu, soykırım vs.) dolayı kovuşturma başlatılmış olan sanığın, yetkili mahkemece usulüne göre yapılan tebligata uymamasından dolayı verilen zorla getirilme kararı da yerine getirilemez ise, mahkeme;

-Çağrının bir gazete ile sanığın bilinen konutunun kapısına asılmak suretiyle ilânına karar verir; yapılacak ilânlarda, on beş gün içinde gelmediği takdirde elkoyma tedbirlerine hükmedilebileceğini ayrıca açıklar,

-Bu işlemlerin yerine getirildiğinin bir tutanak ile saptanmasından itibaren on beş gün içinde başvurmayan sanığın kaçak olduğuna karar verir. Kaçak sanık hakkında kovuşturma yapılabilir. Ancak, daha önce sorgusu yapılmamış ise, mahkûmiyet kararı verilemez. Kaçaklar hakkında sulh ceza hâkimi veya mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir. Kural olarak şüphelinin yokluğunda tutuklama kararı verilemezken kaçaklar bu kuralın bir istisnasını oluşturmaktadır.

Gaip veya kaçak sanığın ortaya çıkmasını sağlamak amacıyla verilen ve sanığın mahkemede hazır bulunmasını sağlamak için başvurulabilecek çareler arasında yer alan belgeye teminat belgesi denmektedir. Bu belge sanığı tutuklanmaktan kurtarır. Mahkeme, gaip veya kaçak olan sanık hakkında duruşmaya gelmesi halinde tutuklanmayacağı hususunda bir güvence belgesi verebilir ve bu güvence koşullara bağlanabilir. Sanık, hapis cezası ile mahkûm olur veya güvence belgesinin bağlı olduğu koşullara uymazsa belgenin de hükmü kalmaz.

İster hâkim ister mahkeme karar versin, tutuklama ile ilgili verilen kararlara karşı itiraz yolu açıktır. Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır. Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hâkiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi resen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır. ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir. Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hâkim veya mahkemece karar verilir. Mahkemece verilmiş olsa da ret kararına itiraz edilebilir. Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar resen de verilebilir. Salıverme istemi üzerine merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir. Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir. Salıverilmeden önce şüpheli veya sanık, yetkili yargı merciine veya tutukevinin müdürüne adresini ve varsa telefon numarasını bildirmekle yükümlüdür. Şüpheli veya sanığa soruşturmanın veya kovuşturmanın sona erdirileceği tarihe kadar, yeniden beyanda bulunmak suretiyle veya iadeli taahhütlü mektupla önceden verdiği adreslerdeki her türlü değişiklikleri bildirmesi ihtar olunur; ayrıca, ihtara uygun hareket etmediğinde, önceden bildirdiği adrese tebligatın yapılacağı bildirilir. Bu ihtarların yapıldığını belirten ve yeni adresleri içeren tutanak veya tutukevi müdürünün düzenleyeceği belgenin aslı veya örneği yargı merciine gönderilir.

Sanığın tutukevine gönderilmesi için hâkim veya mahkeme tarafından verilmiş bir tutuklama kararının bulunması zorunludur. Tutuklunun tutukevine konduğu kararı veren hâkim veya mahkemeye gün ve saati belirterek bildirilir. (m.112 CvGTK) Tutuklular olanaklar elverdiğince suç türlerine ve taşıdıkları güvenlik riskine göre ayrı odalarda bulundurulur. Aralarında husumet olanlar ile iştirak halinde aynı suçu işlemiş bulunanlar aynı odalarda barındırılmaz ve birbirleri ile temas etmelerini engelleyecek tedbirler alınır (m.113 CvGTK).  İnfaz Kanunu’na göre tutuklular, iç ve dış güvenlik görevlisi bulunan, firara karşı teknik, elektronik açıdan engelleri olan, oda ve koridor kapıları sürekli olarak kapalı tutulan ve yasal zorunluluklar ayrık, dışarıyla irtibat ve haberleşme olanağı bulunmayan normal güvenlik esasına dayalı tutukevlerinde veya maddi olanak bulunmadığı hallerde diğer kapalı ceza infaz kurumlarının bu amaca ayrılmış bölümlerinde tutulurlar.  İnsanlığa karşı suçlar, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ithal suçları, kasten öldürme, devletin güvenliğine karşı suçlardan birini veya anayasal düzene karşı suçlardan şüpheli veya sanık olan tutuklular yüksek güvenlikli tutukevlerinde, buna imkân yoksa yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumlarının tutuklulara ayrılan bölümlerinde barındırılır.

Tutukluların sahip olduğu haklar şunlardır;

1-) Tutuklu, savunması için istediği müdafii seçmek hakkına sahiptir. Her dereceden kurum görevlileri bu hususta tutukluya tavsiyelerde bulunamaz. Tutuklunun müdafi ile olan haberleşmesine ve kurum düzeni çerçevesinde temas ve görüşmelerine hiçbir surette engel olunamaz ve kısıtlamalar konulamaz (m.114 CvGTK). Ancak, tehlikeli halde bulunan veya delilleri karartma tehlikesi olan veya soruşturmanın amacını ve tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına olanak verecek davranışlarda bulunan tutuklu; soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme kararıyla;

Tek başına, sıkı bir rejim altında muhafaza edilebilir ve kaldığı oda kamera ile izlenebilir. Belirli süre ile dışarıyla ilişkisi, ziyaretçi kabulü ve telefon görüşmeleri kısıtlanabilir. Gerekiyorsa kendisine veya başkasına zarar vermesini önleyici biçimde hazırlanmış özel bir odada barındırılabilir ve kaldığı oda kamera ile izlenebilir. Saldırganlık göstermesi halinde belirli süre ile kelepçelenebilir veya hareketleri engellenebilir. Yüksek güvenlikli bir kuruma nakledilebilir.

2- Tutuklular soruşturma ve kovuşturma evrelerinde, kurumun düzenine uyarak ziyaretçi kabul edebilir. Ancak soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkeme, soruşturmanın veya davanın selameti bakımından tutuklunun ziyaretçi kabulünü yasaklayabilir veya bu konuda kısıtlamalar koyabilir.

3- Tutukluların haberleşme hakkı vardır. Ancak yazılı haberleşmeleri ve telefonla görüşmeleri, soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkemece kısıtlanabilir.

4- Tutuklulardan çalışmaları istenebilir, ancak çalışmaya mecbur tutulamazlar. Tutuklunun talebiyle de idare, bulundukları odalarda çalışmalarına izin verilebilir.

Tutukluların sahip oldukları haklar yanında uymaları gereken yükümlülükleri de bulunur. Bu yükümlülükler Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 116. Maddesinde düzenlenmiştir.

Zorla Getirme

Kural olarak, bir ceza muhakemesi işlemi için çağrılmış olup da buna uymamış olan şüpheli, sanık, tanık ve bilirkişilerin söz konusu ceza muhakemesi işlemi için hazır bulundurulmalarını temin maksadıyla, çağrıyı yapmış olan makama kolluk gücüyle, gerektiğinde zor kullanılarak getirilmesine zorla getirme denmektedir.

Şüpheli ve Sanığın Zorla Getirilmesi

Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya ifade veya sorguya usulüne uygun çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli ve sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir. Zorla getirmeye karar verme yetkisi soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminde, kovuşturma evresindeyse mahkemededir. Hâkim veya mahkeme bu tedbire resen başvurabileceği gibi savcının istemi üzerine de karar verebilir. Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.  Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir. Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmi dört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır. Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder. Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır.

 Tanık ve Bilirkişilerin Zorla Getirilmesi

Tanıklar çağrı kâğıdıyla çağrılırlar ve çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre ödettirilir. Zorla getirilen tanık evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır. Fiilî hizmette bulunan askerler hakkındaki zorla getirme kararı askerî makamlar aracılığıyla infaz olunur. Tanıklara ilişkin hükümler kural olarak bilirkişiler hakkında da uygulanır. Bu tedbire karar verme yetkisi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminde, kovuşturma evresindeyse mahkemededir. Hâkim veya mahkeme buna resen karar verebileceği gibi savcının istemi üzerine de karar verebilirler. Bu kurallar kişinin ancak Cumhuriyet Savcısı, hâkim veya mahkeme önünde tanık veya bilirkişi olarak dinlenmesi halinde uygulanır.

Avukat Tuğsan YILMAZ

Ceza Hukuku bakımından avukat ile temsil edilmek istediğiniz takdirde bizimle 0212 343 24 95 ‘ten kontak kurabilirsiniz.