Title: Ceza Davasında Suç Vasfının Değişmesi Nedir?
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 16
Rating: 5.0

Ceza Yargılamasında Süreç

Ceza yargılaması esas olarak soruşturma ve kovuşturma aşaması olmak üzere iki evreden oluşmaktadır. Soruşturma aşaması suç şüphesinin yetkili merciilere ulaşması ile başlayıp savcı tarafından hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilmesiyle yahut suç teşkil ettiği iddia edilen eylemin gerçekleştiğine dair yeterli delil elde edilememesi üzerine takipsizlik kararı verilmesiyle son bulur. Kovuşturma aşaması ise iddianamenin mahkemece kabulünden kararın kesinleşmesine kadarki süreci kapsamaktadır.

Savcı tarafından yürütülen soruşturma aşamasında suç iddiasına ilişkin tüm deliller toplanarak yeterli şüpheye ulaşılması halinde bir iddianame hazırlanır. İşbu iddianamede suç teşkil eden kanuna aykırı eylem veya eylemlerin oluş şekli ayrıntılarıyla anlatılarak savcı tarafından suçun hukuki nitelemesi yapılır ve şüphelinin Türk Ceza Kanunu’nun ihlal edildiği öne sürülen maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edilir.

Suç Vasfının Değişmesi Ne Demek?

Suç vasfının değişmesi, savcı tarafından hazırlanan iddianamede şüphelinin yargılanmasını talep ettiği sevk maddelerinin şüpheliye isnat edilen suça uymaması, başka bir deyişle mahkemece suç tipinin farklı bir hukuki nitelemeye tabi tutulmasıdır. Zira 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca hakim iddianamede gösterilen fiilin hukuki değerlendirmesini yaparken iddia ve savunmayla bağlı değildir. Yalnızca fiil ve fail unsurları bakımından yargılamanın sınırlılığı söz konusu olmaktadır. Bu nedenle kovuşturma aşamasında mahkeme şüpheli tarafından gerçekleştirilen eylemlerin farklı bir suçun unsurlarını meydana getirdiğine yönelik kanaat oluşturursa suç vasfı değişir.

“MADDE 225 – (1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.”

Suç Vasfının Değişmesinin Sonuçları

Suç vasfındaki değişiklik şüphelinin lehine olabileceği gibi aleyhine olması da mümkündür. Örneğin vuku bulan eylemlerin cinsel saldırı suçunu oluşturduğundan bahisle iddianame oluşturulsa dahi yargılama aşamasında mahkeme bunun daha az cezayı gerektiren cinsel taciz suçunu oluşturduğu yönünde bir karar verebilir. Buna karşın kasten yaralama suçu minvalinde oluşturulan bir iddianame doğrultusunda başlanan yargılamada eylemlerin öldürmeye teşebbüs suçunu meydana getirdiğine kanaat kılınıp suç vasfının değişmesi nedeniyle daha ağır cezalara da hükmedilebilir.

“CMK’nun 226. maddesinde de; “Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez. Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır. Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” hükmü getirilmiştir.

Kanun koyucu bu düzenlemeyle; iddianamede anlatılan fiil değişmemiş olmakla birlikte, o fiilin hukuksal niteliğinde değişiklik olması halinde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç vasfına göre hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır. Bu düzenlemenin sonucu olarak mahkeme, fiilin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin suç eşyasının kabul edilmesi suçunu oluşturacağı görüşünde olan ya da anlatım kısmında açıkça belirtilmesine rağmen sevk maddeleri eksik gösterilen iddianame ile karşı karşıya kalan mahkeme, sanığa ek savunma hakkı vermek suretiyle hüküm kurabilecektir. ” (T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/6-1477 E. 2013/63 K.)

Ceza Genel Kurulu kararında da ele alındığı üzere mahkemece iddianamede şüphelinin cezalandırılması talep edilen sevk maddelerinden başka kanun maddeleri üzerinden hüküm kurulması mümkündür. Ancak bu noktadaki en önemli husus şüphesiz ki sanığa ek savunma hakkı verilmesidir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun suçun niteliğinin değişmesi kenar başlıklı 226. maddesi uyarınca suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce sanığa haber verilip savunmasını yapması için uygun şartlar sağlanmadığı takdirde iddianamede ihlal edildiği öne sürülen kanun maddelerinden başka kanun hükmüyle sanığın mahkum edilemeyeceği düzenlenmektedir.

Ek savunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamında yer almakta olup suç vasfının değişmesiyle sanığa isnat edilen yeni suç tipi bakımından sanığa tekrar bir savunma hazırlama hakkı verilmesidir. İşbu savunmanın hazırlanması için sanığın yeterli zamana ve kolaylıklara da sahip olması gerektiği AİHS tarafından düzenlenmiştir. Sanığa Ek Savunma Hakkı Verilmesi konulu diğer yazımızı da okumanızı öneririz.

“Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı, suçu öğrenme (isnadın bildirilmesi) hakkı ile de doğrudan ilişkilidir. Sanığa veya müdafiine savunma için gerekli hazırlıkları yapmaları amacıyla iddianamenin tebliğiyle duruşma günü arasında yeterli bir sürenin verilmesi gerekir. Aynı şekilde suçun hukuki vasıflandırmasının değişmesi halinde de savunmanın yeniden hazırlanması için gerekli zaman ve kolaylıklar sağlanmalıdır. Nitekim bu anayasal gereklilikler ilgili usul kurallarında da belirtilmiştir. 5271 sayılı Kanunun 176. maddesinin (4) numaralı fıkrasına göre sanığa, suçlamaların maddi ve hukuki dayanaklarını bildiren iddianamenin tebliği ile savunma arasında en az bir haftalık sürenin bulunması gerekmektedir. Ayrıca 5271 sayılı Kanunun 226. maddesi uyarınca sanığın ek savunmasının alınması gerektiği durumlarda istemi halinde sanığa veya müdafiine ek savunmasını hazırlamak için süre verilmesi bir zorunluluktur.” (Anayasa Mahkemesi Ufuk Rıfat Çobanoğlu başvurusu)

Gerek AİHS ve gerekse Anayasa tarafından koruma altına alınan ek savunma hakkının varlığında ilke olarak suç vasfının sanık lehine yahut aleyhine değişmiş olması hususları farklılık arz etmemektedir. Her iki halde de sanığa değişen suç vasfıyla birlikte hükme esas alınan maddi vakalar bildirilip ek savunma yapması için uygun zaman ve ortam şartlarına uyularak fırsat tanınmalıdır.

İki durum arasında farklılık arz eden nokta hüküm kurulması aşamasında açığa çıkmaktadır. Zira suçun hukuki nitelemesinin daha ağır cezayı gerektirecek şekilde değişmesi yahut duruşma aşamasında ortaya çıkan cezanın arttırılmasını veya ek güvenlik tedbiri uygulanmasını gerektirecek hallerin vuku bulması durumunda sanığa ek savunmasını yapabileceği uygun koşullar oluşturulmadıkça mahkemece iddianamede yer alan sevk maddeleri dışında başka bir suçtan hüküm kurulması mümkün değildir. Oysa suç vasfının sanık lehine değişmesi durumunda sanık ve vekiline suçun değişen hukuki niteliği hakkında bildirim yapılmasına rağmen duruşmada hazır bulunmayarak ek savunma hakkını kullanmaması halinde yokluklarında hüküm kurulması mümkündür.

Değişen suç vasfıyla birlikte iddianameyi kabul ederek kovuşturma aşamasını başlatan mahkemenin görevsiz hale gelmesi ihtimal dahilindedir. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin görev alanına giren bir suç tipi vasıf değişikliğiyle birlikte ceza sınırının 10 yılın üzerine çıkmasıyla Ağır Ceza Mahkemesi’ nin görev alanına dahil olabilir. Bu halde mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilerek dosya görevli mahkemeye tevdi edilir.

“CMK madde 5- İddianamenin kabulünden sonra; işin, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir.”

Mamafih iddianamenin kabulünden sonra suç vasfının değiştiği öne sürülmesiyle Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vererek dosyayı Asliye Ceza Mahkemesi’ne göndermesi mümkün değildir. Nitekim 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca duruşmada suçun hukuki niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosyanın alt dereceli mahkemeye gönderilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Av. Tuğsan YILMAZ

Ceza hukuku ile ilgili avukatlık hizmetlerimiz için 0212 343 24 95′ ten ofisimize ulaşabilirsiniz.