Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Nov 10
Rating:
Tehdit, Türk Ceza Kanununda hürriyete karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir. Tehdit çoğu şekilde gerçekleştirilebilir örneğin bir mimik, bir el hareketi ile imâ ile fiziksel olarak veya sözlü tehdit şeklinde birçok perspektiften çıkarılabilir. TCK 106. maddede tehdit suçunun işleniş tarzına göre değişen müeyyideler öngörülmüştür.
Tehdit suçunun gerçek anlamda tehdit niteliğini kazanabilmesi için objektif olarak bir önemli bir raddeye ulaşmış olması gerekmektedir. Sadece tehdit içerikli bir cümlenin kurulması nedeniyle suç oluşturup oluşturmadığı hususunda kesin bir yargıya varmak mümkün değildir. Bununla birlikte tehdit eden kişinin tehdit konusunun gerçekleştirilebilir nitelikte olması gerekmektedir. Hayalî ve maruz kalan şahıs üzerinde bir etkisi bulunmayan bir tehdit konusu ne denli geçerli olabilecektir tartışılır.
Tehdit unsurunun aile bireylerine yöneltilmesi
Aile bireylerine tehdit yöneltilmesi hâli TMK 166. madde hükmüne örnek teşkil edebilecek bir hadisedir. Kanun uyarınca evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Eşlerden birinin diğerini her ne şekilde olursa olsun tehdit etmesi hâli evliliğin sürdürülebilirliğini zor duruma düşürecek bir davranıştır. Eşler birbirlerine karşı sevgi, saygı göstermekle yükümlü olmalarına rağmen bu tür davranışlar sergilemeleri evlilik birliğinin temellerinden sarsıldığı manasına gelebilmektedir. Bu durum sonucunda tehdide maruz kalan eş lehine genel boşanma nedenlerinden evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve tazminat talep etmesi mümkündür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2012/2-1159 E., 2013/471 K., 10.04.2013 T. kararında da “Davacı-davalı kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen davalı-davacı kocanın bağımsız konut sağlamaya yanaşmadığı eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı ve eşini tehdit ettiği anlaşılmaktadır. Durum böyleyken, asıl dava olarak açılan davacı-davalı kadının boşanma davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmesi gerekirken; yetersiz gerekçeyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.” denmek suretiyle eşi ve aile bireylerini tehdit etmenin boşanma gerekçesi olarak TMK 166. maddesi bakımından kabul gördüğü karara bağlanmıştır.
Tehdit unsurunun eşin ailesine yöneltilmesi
Eşlerin ailesine yönelik tehditleri evlilik birliğinin sürdürülebilmesi açısından negatif bir durumdur. Örf ve adetlerimize göre evlenmeyle birlikte eşlerin aileleri kayın hısımlığına dâhil olurlar ve eşler istisnaları mutlaka olmakla birlikte bu kayın hısımlarını kendi ailelerinden farklı görmezler. Eşler herhangi bir nedenle eşinin ailesini tehdit edecek boyutta evlilik birliğinde bir sıkıntı yaşamaları hâlinde kanunda kesin olarak düzenlenmemiş olmasına karşın Yargıtay kararlarınca eşin ailesine yönelik tehdidin bir boşanma unsuru olduğu ve eşler arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğe sebep olabileceği de hükme bağlanmıştır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre Medeni Kanunumuzun 166. Maddesi uyarınca boşanma davası neticesinde boşanmaya karar verilebilir.
Av. Tuğsan YILMAZ
Bir önceki yazımız için ; Şiddet Nedeniyle Boşanma Oranı Hızla Artıyor!
Yorum yap