Reviewed by Av.Tuğsan YILMAZ on Jul 11
Rating:
Evlenme eşlerin evlilik konusunda hemfikir olmaları ve daha sonra bu fikir birliğini resmi makamlar önünde dile getirmeleriyle tamamlanan hukuki bir kurumdur. Görüldüğü üzere evlilik kurumu 2’ye ayrılmaktadır. İlk aşama eşlerin evlilik konusunda birbirlerine vaatte bulunarak aynı fikri paylaştıkları ve nişanlanma adı verilen aşamadır. Nişanlanma eşlerin evlilik vaadiyle kurulur. Nişanlanma kurumu modern hukuk sistemimize 1926 tarihli Medeni Kanunumuz ile girmiştir. Ancak Osmanlı döneminde dahi İslam Hukuku’nda da yer bulan nişanlanma kurumunun hukuki anlamda geçerliliği mevcuttur.
Nişanlanmanın geçerli olabilmesi için tarafların ergin olması gerekmektedir. 18 yaşından küçük şahısların nişanlanması belirli şartların varlığı halinde ancak yasal temsilcinin rızası ile geçerli hale gelebilir. Bunun dışında evlilik vaadi tarafları bağlamayacaktır.
Kadın veya erkeğin evlenme vaadi hususunda hemfikir olmaları hukuken nişanlandıkları anlamına gelmektedir. Ancak nişanlanma taraflara evliliğe zorlama için dava hakkı vermez. Nişanlanma mutlaka evlilikle neticelendirilmesi gereken bir kurum değildir. Taraflar evlilikten vazgeçerek de nişanlanmayı sona erdirebilirler.
Nişanlanma herhangi bir törene veya seramoniye bağlı değildir. Taraflar yazılı veya sözlü olarak evlenme vaadi ile nişanlanmış olurlar. Nişanlanma iradesinin açıklanmasında yasal temsilci kullanılamaz. Taraflar ancak şahsi olarak bu iradelerini birbirlerine açıklayabilirler. Bu husus nişanlanmanın kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan biri olmasından kaynaklanmaktadır.
Nişanlanmanın ne zaman evlilik ile neticelendirileceğine ilişkin kısıtlayıcı bir süre bulunmamaktadır. Taraflar aralarında birgün belirleyebilir ancak nişanlılığın ne kadar süre geçerli olacağı belirlenemez.
Eşlerin birbirlerine sadakat yükümlülüğü evliliğin temellerinden biridir. Ancak bu husus nişanlanma için de geçerlidir. Eşler birbirlerine sadakat göstermek zorundadırlar. Bu yükümlülüğe aykırı hareket edenler kusurlu sayılırlar ve bir tazminat talebiyle karşı karşıya kalabilirler.
Haklı bir sebep olmadan nişanı bozan veya kusuruyla nişanın bozulmasına sebep olan taraf diğer tarafa dürüstlük kuralları çerçevesinde evlilik nedeniyle yapılan harcamalar ve katlanılan maddi fedakarlıklar karşılığında bir tazminat ödeyebilir. Nişan nedeniyle yapılan giderler de bu çerçevede talep edilebilir. Aynı durum tazminat istemeye hakkı olan tarafın anne ve babası içinde geçerlidir. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın anne ve babası da nişan nedeniyle yaptıkları harcamaları ve nişan giderlerini karşı taraftan talep edebilirler.
Nişanın bozulması nedeniyle manevi açıdan zarar gören yani kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf hakkaniyet ölçüsünde kusuru olan taraftan bir manevi tazminat talep edebilir.
Nişanlanmanın evlilikten başka bir nedenle sona ermesi halinde kadın ve erkeğin birbirlerine ve ayrıca anne ve baba ile onlar gibi hareket eden kişilerin taraflara almış oldukları önemli hediyelerde iade edilir. Burada kanun önemli hediyeyi “alışılmışın dışında” olarak tarif etmektedir. Anlatılmak istenen normal şartlarda verilmeyecek olan hediyelerdir. Bu hediyelerin aynen iadesi mümkün değilse sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Nişanlanma ile alakalı bu davalara ilişkin talepler 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Av. Halil İbrahim ÇELİK-Av.Tuğsan YILMAZ
Yorum yap