Title: Tam Kusurlu Eş Boşanma Davası Açabilir mi?
Reviewed by Av.Tuğsan YILMAZ on May 5
Rating: 5.0

Yüzyıllardan beri süregelen bir müessese olan evlilik, genel itibariyle kendi bünyesi içinde barındırdığı dinamik yapısıyla beraber bireylerin toplumun en küçük birimi olan aileleri meydana getirme gayesiyle, toplum ve kültürlere göre farklılık arz etmek üzere, hukuk ve kanunlara uygun bir şekilde ve deyim yerindeyse iyi günde, kötü günde, bir ömür boyu birlikteliklerini himaye edeceklerine dair verdikleri söz sonucu ortaya çıkan bir hukuki işlemdir.

Evlilik süreciyle birlikte bu süreç içerisinde karı-koca rolünü üstlenen bireylere, müşterek hayatın getirdiği yükümlülükler ile kurulan evlilik birliğinin ortaya çıkardığı sorumlulukların yüklenmesi söz konusu olmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun evliliğin genel hükümleri başlığı altında hüküm ifade eden 185. maddesine göre eşler, evlenmeyle birlikte kurulan evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü kılınmakla birlikte eşler, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmakla zorunlu tutulmaktadırlar. Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen eş, hukuk bağlamında kusurlu eş sıfatına haiz olarak, bu durum diğer eşe boşanma davası açma hakkı vermektedir. Türk Medeni Kanununun boşanma hususunda özel olarak tanzim ettiği zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı gibi özel sebepler yanında evlilik birliğinin sarsılması şeklinde düzenlenen genel sebebe dayalı olarak da boşanma davası açılabilmektedir. Bireylerin boşanmaya karar vermelerinin ardından gelen süreç olan boşanma davası açma işlemi, boşanma davasının nerede ve nasıl açılacağı sorularını da beraberinde getirerek eşlerin bu hususta en çok merak ettiği konulardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak boşanma davası açmadan önce boşanma davası açmak isteyen eşin kusur durumu ise boşanma hükmünün elde edilmesi ve boşanmaya karar verildiği durumlarda ise tazminat, velayet ve nafaka gibi hususlarda önem arz etmektedir.

Son zamanlarda gündemde koruduğu yeriyle tamamen kusurlu olan eşin kendi yararına boşanma hükmü elde edip edemeyeceği meselesi ise, Türk Medeni Kanununun 166.maddesiyle birlikte değerlendirilmesi gereken bir mevzudur. Bahsi geçen kanun maddesine göre evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilmektedir. Yerel mahkemeler ve çeşitli Yargıtay kararlarıyla da mutabık olunan görüşe göre bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru kabul edilmemektedir. Çünkü böyle bir düşünce, bir kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşmektedir. Gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu da ortaya çıkarmakla birlikte boşanmayı elde etmek isteyen kişi, karşı tarafın hiçbir kusuru olmadığı halde, evlilik birliğini, kendi kusurlu tutum ve davranışlarıyla temelinden sarsarak, sonra da mademki birlik artık sarsılmış deyip, boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilmektedir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa bir kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmaz. Boşanma kararı verilebilmesi için az kusurlu eşin davaya karşı çıkması, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. ( TMK.md.166/2 ) – (Y2HD 13.01.2014 E.2013/18235 – K.2014/15)

Yazarlar
Av.Tuğsan YILMAZ
Av.Halil İbrahim ÇELİK
Didem TALGIR

Bir önceki Aile Hukuku kategorisi yazımız; Eşin Ailesine Hakaret Etmek Boşanma Sebebi Midir?