Title: Araba Çalınması, Parçalanması ve Satılması Suçu
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Jan 13
Rating: 5.0

Gelişen teknoloji ve artan teknolojiyle birlikte otomobil kullanımında yadsınamaz miktarda artış olmuştur. Ancak özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu bölgelerde otoparklar ihtiyacı karşılayamamaktadır. Bu ihtiyaç otomobilin kaldırımlarda, kapıların önlerinde bırakılmaları sonucunu doğurmaktadır. Sonuçtaysa otomobil hırsızları için hırsızlığa son derece elverişli şartlar oluşmaktadır. Genellikle çalınan otomobiller parçalanmakta ve elde edilen parçalar satılarak maddi kazanç elde edilmektedir. Ancak TCK da çalınan otomobilin parçalarının satılması şeklinde düzenlenen bir suç ve yaptırımı yer almaz. Bu minvalde öncelikle otomobilin çalınmasının hırsızlık kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

Otomobilin kapıları kilitlenerek muhafaza altına alınması halinde TCK 142/1-e bendindeki nitelikli halin uygulama alanı bulacağı açıktır. Bu bende göre hırsızlık suçunun herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında işlenmesi cezayı arttıran bir nitelikli haldir. Bu nitelikli halin söz konusu olabilmesi için eşyanın herkesin izin almaksızın girip çıkabileceği bir yerde bulunması ve kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınması gerekir. Nitelikli halin tipik örneğini yol kenarına park edilmiş kilitli bir araç oluşturur. Failin taklit anahtar veya başka bir aletle kapıyı açması farklı bir nitelikli haldir ve yine aynı ağır yaptırım uygulanır. Bizim üzerinde durduğumuz ise örneğin failin camı kırarak kilidi camın arkasından eliyle açması gibi durumlardır. Otomobilin herkesin girip çıkabileceği bir yere kilitli vaziyetteyken çalınması halinde beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yargıtay içtihatları ve doktrinde bu hususta görüş birliği bulunur. Asıl ihtilaflı mesele, herkesin girip çıkabileceği yerde kilitlenmeksizin bırakılan araçların çalınmasıdır.

Araba Çalınması Suçu

TCK 142. Maddesi e bendinde adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılan eşya hakkında hırsızlık suçunun işlenmesi cezayı arttıran bir nitelikli hal olarak öngörülmüştür. Kanun koyucunun amacı bu eşyaların çalınmasındaki kolaylığın hırsızlığın temel şekline nazaran cezada artırım yapılması gereği düşüncesidir. Açıkta bırakılan eşya herkesin girip çıkabileceği bir yerde bırakılmakla birlikte eşyanın muhafaza altına alınmaması gerekir. Kullanım gereği eşyanın açıkta bırakılması, eşyanın kullanılabilmesi için açıkta bırakılmasıdır. Otomobiller de otoyollarda kullanılabilen ve kullanılabilmesi için açıkta bırakılması zorunlu olan eşyalardır. Kişilerin otomobilleri evlerinde muhafaza etmesi eşyanın niteliği gereği mümkün değildir. Artan şehirleşmeyle bir çok ev sahibinin otomobilini koyacak bir garajı bulunmamakta, halka açık otoparklarsa bu ihtiyacı karşılayamamaktadır. Dolayısıyla zorunlu olarak otomobiller sokakta, kaldırımlarda bırakılmaktadır. Suçun konusu açıkta bırakılmış eşya olup, açıkta bırakılmış eşya ifadesinden özel alanlar dışında kalan caddeler, sokaklar, parklar, bahçeler, tarlalar, sahil kenarları ve bunun gibi yerlerde bırakılmış eşyalar akla gelmelidir. Otomobil hacim ve ağırlık gereği çalınması normalin üstünde bir güç ve teknik beceri gerektirdiğinden suçun işlenmesinde herhangi bir kolaylık söz konusu değilse de niteliği gereği kullanımı dolayısıyla açıkta bırakıldığından nitelikli halin uygulanması gerekir. Yargıtay Ceza Kurulu Esas: 2012 / 13-1411 Karar: 2012 / 1852 Karar Tarihi: 18.12.2012 sayılı ilamında da bu sonuca varmıştır;

‘Değişen sosyal ve ekonomik şartlar göz önüne alındığında, motosiklet kullanımının özellikle sıcak iklimli bölgelerde kullanım kolaylığı nedeniyle yaygınlaştığı, hemen her evde en az bir adet motosikletin bulunduğu, sayılarının gün geçtikçe çoğaldığı ve gündüz kullanımlarında geçici işler nedeniyle motosikletlerin sabit bir noktaya bağlanmaksızın cadde kenarlarına park edilmek suretiyle açıkta bırakılmasının bir kısım bölgelerde genel bir alışkanlık haline geldiği bilinmekle birlikte, adet gereği açıkta bırakıldığının söylenebilmesi için, adetlerin zaman ve yere göre de değişebileceği de göz önüne alındığında suçun işlendiği yörenin sosyal koşullarının da ayrıntılı olarak bilinmesi gerekmektedir.

Sabit bir noktaya bağlı olmaksızın açık alanda park halinde bırakılan motosikletlerin çalınması eyleminin açıktan basit hırsızlık suçunu oluşturduğu 2011 yılına sürdürülen yargısal uygulamalarda kabul edilegelmiş ise de; yalnızca sokaklar ve caddeler gibi açık alanlarda kullanılabilen, sayıları gün geçtikçe çoğalan, her zaman ve özellikle gün içinde otopark ya da bina içlerine park edilmeleri mümkün olamayan, cadde kenarlarına tedbir alınmaksızın park edilmeleri zorunluluk haline gelmiş bulunan motosikletlerin kullanım gereği açıkta bırakılmalarının kaçınılmaz olduğunun, buna göre de hırsızlık konusu olduklarında 5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde düzenlenen nitelikli halin oluştuğunun kabulü gerekmektedir.’

Arabayı Çalan, Parçalayan veya Parçalarını Satan Aynı Kişi İse

Otomobilin kullanımı gereği açıkta bırakılan eşya olarak kabul edersek faile üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası yaptırımı öngörülür. Ancak Yargıtay yer verdiğimiz karara karşın genel olarak bu durumda otomobilin mutlaka muhafaza edilmesi aksi halde temel halden cezalandırmanın gerektiği sonucuna varmıştır. Bu durumda temel halde verilecek ceza ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Cezalar arası büyük farklılık nedeniyle ayrımın iyi bir şekilde belirlenmesi gerekir. Biz de otomobilin günümüzde kullanımı gereği dışarıda bırakılan eşyalardan bahisle, kilitlenmese de nitelikli halin uygulanması görüşündeyiz.

Otomobil hırsızları başta da belirttiğimiz üzere malı çaldıktan sonra genellikle parçalamakta, satmakta veya tahrip etmektedir. Hırsızlık suçunda failin bu hareketleri ‘Cezalandırılmayan Sonraki Hareket’ olarak adlandırılır ve ayrıca mala zarar veya suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçundan faile ceza verilmez. Çalıntı Arabanın Parçalanması’nı Hırsızlığın nitelikli halleri kapsamında değerlendirirsek, otomobil kilitliyse beş yıldan on yıla, kilitli değilse üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörülür. Ayrıca hırsızlığın koşulları oluştuğunda diğer nitelikli halleri de uygulama alanı bulabilir. Hırsızlık için düzenlenen etkin pişmanlıkta geçerli olabilir. Araç parçalanmış ve satılmışsa artık bu hareket hırsızlıktan sonraki cezalandırılmayan sonraki hareket olarak nitelendirilir ve ayrıca suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçundan faile ceza verilmez.

Çalıntı Otomobili Parçalayan/Satan Kişinin Otomobil Hırsızlığının Faili Olduğu Mevcut Delillerle Anlaşılamıyorsa?

Çalıntı otomobili parçalayan kişinin hırsızlık suçunun faili olduğu konusunda yeterli delil varsa ve hüküm kurulmuşsa, parçalama, satma eylemleri cezalandırılmayan sonraki hareketi oluşturur ve faile ayrıca ceza verilmez. Ancak çalıntı otomobili parçalayan kişinin hırsızlığın faili olduğu mevcut delillerden anlaşılamıyorsa, suçun nevi değişebilecek midir?

Çalıntı Araba Parçalarının Satılması Suçu

TCK da düzenlenen bir diğer suç, suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçudur. Bu suç da malvarlığına karşı suçlar arasında düzenlenmiştir. Suçun konusunu bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşya veya diğer malvarlığı değerleri oluşturur. Çalıntı arabanın parçalanması suçu durumunda suçun konusu hırsızlık suçunun işlenmesiyle elde edilen otomobil oluşturacaktır. Suç, suç eşyasının satın alınması, devredilmesi, satılması, kabul edilmesi eylemleriyle oluşabilecek seçimlik hareketli bir suçtur. Suçun faili yalnızca öncül suçu işleyip suç eşyasını elde eden kişi olamaz, başka herkes olabilir. Çünkü bu kişinin hareketleri cezalandırılmayan sonraki hareketlerdir. Suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi suçunda en önemli noktalardan biri manevi unsurdur. Fail sattığı, satın aldığı, devrettiği eşyanın suçtan elde edildiğini bilmeli en azından bunu öngörebilmelidir. Bu durumda faile altı aydan üç yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası yaptırımı uygulanır.

Çalıntı bir otomobilin parçaları satıldığında öncelikle nitelikli hırsızlık suçunun oluşup oluşmadığı incelenmelidir. Şayet satan kişi hırsızlık suçunun faili değilse, ancak otomobilin çalıntı olduğunu biliyorsa suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçu gündeme gelir. Suç eşyasını satan kişinin aynı zamanda çalan kişi olduğu bilinmiyorsa hem hırsızlık hem de suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçundan dolayı ayrı ayrı dava açılmamalıdır.

Her iki dosyada yargılaması yapılan eylemin aynı olduğu ve ilk açılan davanın bu dava olduğu anlaşılmakla, mükerrer hüküm kurulmasının önlenmesi bakımından diğer dosyanın akibeti araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunur. (2.Ceza Dairesi Esas: 2015 / 1957 Karar: 2015 / 4845 Karar Tarihi: 09.03.2015)

Sanık hakkında hırsızlık suçundan dolayı dava açılmış ancak sanığın hırsızlık suçunu işlemediği kabul edilmişse, şartları oluştuğu takdirde mahkeme suçun nevini değiştirerek suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçundan mahkûmiyet kurabilir. Bu husus aşağıdaki kararlarda açıkça zikredilmiştir;

Hırsızlık suçundan açılan kamu davasının suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna dönüşebileceği gözetilmeden, bir taraftan hırsızlık suçundan dolayı beraat kararı verilirken, diğer taraftan eylemin değişen vasfından dolayı mahkumiyet kararı verilerek çelişkiye düşülmesi.. (13.Ceza Dairesi Esas: 2013 / 34298 Karar: 2014 / 27000 Karar Tarihi: 29.09.2014)

Sanık hakkında, hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılama sonunda, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu değil, aynı Yasa’nın 165/1. maddesinde tanımlanan suç eşyasını kabul etmek suçunu oluşturduğunun kabul edilmesine göre, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan mahkumiyet hükmü kurulması ile yetinilmesi gerekirken ayrıca hırsızlık suçundan beraat kararı verilmek suretiyle hükümde çelişkiye sebebiyet verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (2.Ceza Dairesi Esas: 2014 / 2513 Karar: 2015 / 4859 Karar Tarihi: 09.03.2015)

CMK’nun 226. maddesinde de; “Sanık, suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir halde bulundurulmadıkça, iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkum edilemez. Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek haller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır. Ek savunma verilmesini gerektiren hallerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafi sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” hükmü getirilmiştir. Dolayısıyla mahkeme suçun nevini değiştirdiğinde sanığa ek savunma imkanı tanımalıdır.

Yine başka bir kararında Yargıtay sanığın üzerine atılı nitelikli hırsızlık suçunu işlemediğini ancak suç eşyasının çalıntı durumda olduğunu bilebileceğinde bahisle suç eşyasını satın alma ve kabul etme suçunun oluştuğunu kabul etmiştir;

Suça konu motosikleti sanığın kullandığının belirlenmesi üzerine yapılan araştırmada sanığın motosikleti tanımadığı bir şahıstan 100,00 TL ye satın aldığını beyan etmesi, Takdiri Kıymet Tutanağına göre motosikletin değerinin ise 700,00-800,00 TL olduğunun belirlenmesi karşısında, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre sanığın motosikleti çaldığına dair herhangi bir delilin bulunmadığı ancak, söz konusu motosikleti piyasa değerinin çok altında bir fiyata satın alması nedeniyle, sanığın motosikletin hırsızlık malı olabileceğini bilebilecek durumda olması da nazara alınarak, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu oluşturmaktadır. (2.Ceza Dairesi Esas: 2013 / 32866 Karar: 2014 / 23429 Karar Tarihi: 15.10.2014)

Sanığın tüm aşamalarda, hırsızlık yapmadığına yönelik savunmasının aksine, hırsızlık suçunu işlediğine dair atılı suçtan mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli somut delil bulunmadığı ancak; oluşa ve dosya içeriğine göre, sanığın suça konu keçileri kimlik ve adres bilgisini bilmediği A. isimli bir kişiden herhangi bir belge almadan satın alması ve sonra ticari hayatın gereklerine aykırı olacak şekilde tanesini 400,00 TL’ye aldığı 13 adet keçinin 3 tanesini 3 gün sonra zarar edecek şekilde 700,00 TL’ye satması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK.nun 165. maddesine uyan “suç eşyasını bulundurmak ve kabul etmek” suçu kapsamında değerlendirilip tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (2.Ceza Dairesi Esas: 2013 / 31384 Karar: 2014 / 22565 Karar Tarihi: 30.09.2014)

Sanığın tüm aşamalarda atılı suçu kabul etmemesi karşısında başka bir araç hırsızlığı ile ilgili olarak evinde yapılan aramada, suça konu eşya ile birlikte başkaca hırsızlık ürünü eşyaların da ele geçirilmiş olması ve sanığın iki adet sinyal kesici (jammer) ile birlikte yakalanmış olması ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanık eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde tanımlanan suç eşyasını kabul etmek suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. (13.Ceza Dairesi Esas: 2013 / 34772 Karar: 2014 / 26220 Karar Tarihi: 22.09.2014)

Sanığın tüm aşamalarda atılı suçu kabul etmemesi ve suça konu tabancayı beraat etmekle temyize gelmeyen sanık S. B.’dan satın aldığını savunması, sanık S. B.’ın da beyanlarında suça konu tabancayı sanık E.’a kendisinin sattığını ikrar etmesi karşısında, olayda sanığın hırsızlık suçunu işlediğine dair hükümlülüğüne yeterli hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı ve sanığın bu şekilde hırsızlık konusu olduğunu bilebilecek durumda olduğu suça konu tabancayı satın almaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde tanımlanan suç eşyasını kabul etmek suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.( 13.Ceza Dairesi Esas: 2014 / 8260 Karar: 2014 / 23246 Karar Tarihi: 02.07.2014)

 

Yılmaz & Çelik Hukuk ve Danışmanlık Bürosu

Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK
0212 343 24 95
Baharlı Bahçe Sk. Onart Apt. No:14 D:5 İncirli- Bakırköy/İSTANBUL

Aradığınızı bulamadınız mı? Ceza Hukuku alanındaki farklı konularda yazılmış tüm makalelerimize buradan ulaşabilirsiniz.