Title: Kürtaj, Çocuk Düşürme ve Çocuk Düşürtme Suçları
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Sep 19
Rating: 5.0

Kürtaj

Kürtaj; düşük yapan kadının rahim içinin temizlenmesi için yapılacağı gibi istenmeyen gebeliğe son vermek veya dış gebelik gibi durumlar için de yapılmaktadır. Ülkemizde 1950′ lerden itibaren sağlıksız düşüklerin çok yaygın olarak yapılıyor olması ve bu durumun anne ölümlerindeki büyük payı; sağlık politikalarının değiştirilmesine neden olmuş ve çocuk düşürme, rızaya bağlı veya rızasız çocuk düşürtme belirli cezai yaptırımlara tabi tutulmuştur.

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin ( TJOD ) kürtaj raporuna göre ;

” Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ nün hesaplamalarına göre, dünyada her yıl, 210 milyon civarında gebelik meydana gelmekte, bunların yaklaşık 1/3’ü istenmeden oluşmaktadır. Dünyada meydana gelen gebeliklerin 46 milyonu isteyerek düşükle sonlanmaktadır. Yasaklamalar nedeni ile düşüklerin 19 milyonu güvenli olmayan koşullarda gerçekleşmektedir. Güvenli olmayan düşüklere bağlı olarak dünyada her sekiz dakikada bir kadın ölmektedir. Güvenli olmayan düşükler dünyadaki anne ölümlerinin %13’üne, her yıl 68 bin kadının ölümüne ve 5,3 milyon kadının hastalık ve sakatlığına neden olmaktadır (WHO-2007).

İsteyerek düşüklerin yasa dışı olarak yapılması durumunda, kadın sağlığında yaratacağı ciddi sonuçlar bilinen bilimsel gerçeklerdir. Anne sağlığı göstergelerinin gereği,1983 yılında, Türkiye’de 10 haftaya kadar olan isteyerek düşüklere yasal olarak izin verilmiş; aynı yasa ile aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması da hedeflenerek, diğer bazı önlemler getirilmiştir.

Türkiye’de isteğe bağlı düşüğün yasalaştığı dönemin başlangıcında ,her dört gebelikten biri istemli düşük ile sonuçlanırken, sadece yirmi yıl içinde bu sayı her on gebelikten bire düşmüştür. ”

Çocuk Düşürtme ve Çocuk Düşürme suçları Türk Ceza Kanunu’ nun Kişilere Karşı Suçlar kısmının beşinci bölümünde yer alan suçlardır.

Çocuk Düşürme Suçu

Çocuk düşürme suçu TCK m.100’de düzenlenmiştir. Kişinin gebeliği şahsi ve özgür iradesiyle sonlandırabileceği yasal süre 10 haftadır. TCK m. 100’e göre gebelik süresinin 10 haftadan fazla olması durumunda gebe kadın çocuğunu bilerek düşürürse 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıyla cezalandırılacağı belirtilmiştir. İlgili suçta çocuğu düşüren kişi kişi gebe kadın olduğu için suçun faili somut olayda gebe kadındır. Suçun taksirle işlenmesi öngörülmediği için manevi unsuru kasttır.

Gebe kadına çocuk düşürmesini sağlayacak veya yarayacak araç tedarik eden veya çocuğunu düşürmesi hususunda onu teşvik veya tahrik eden kimse de iştiraktan cezalandırılabilir.

Çocuk düşürme suçunun takibi şikayete tabi değildir. Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

 

Çocuk Düşürtme Suçu

Çocuk düşürtme suçu bakımından kanun koyucu suçu oluşturan fiilde gebe kadının rızasının bulunup bulunmaması durumuna göre bir ayrım yapmıştır. Çocuk düşürtme suçu TCK m 99 da düzenlenmiştir. İlgili kanun maddesine göre gebeliğin; kaçıncı haftasında olunduğuna bakılmaksızın gebe kadının rızası dışında sonlandırılması belirli cezai yaptırımlara bağlanmıştır. Buna göre rıza dışında bir kadının çocuğunu düşürten kişi beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kanun koyucu bu durumu cezayı arttırıcı neden saydığı için kişi altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde, fail onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Suçun cezası niteliği gereği ağırlaştığı için görevli mahkeme ise Ağır Ceza Mahkemeleridir.

Nüfus Planlanması Hakkında Kanun’a göre gebe kadın evliyse gebeliğin sonlandırılması için eşinden de rıza alınması gerekmektedir ancak TCK’ ya göre rızasız çocuk düşürtme suçunun işlenebilmesi için gebe kadının rızasının olmaması yeterlidir.

İlgili suçun işlenebilmesi için kadının gebe ve ceninin ana rahminde olması gerekmektedir. Suçun manevi unsuru ise kasttır.

Türk hukukumuzdan 1983 yılından itibaren rızaya bağlı çocuk düşürtme belirli yasal sınırlar içerisinde meşrulaştırılmıştır. Buna göre gebeliğin 10. haftasına kadar gebe kadın rızasıyla çocuk düşürtebilir ancak 10. haftadan sonra gebe kadının rızası olsa bile kadın bir suçun mağduru değilse ve tıbbi zorunluluğu olmadan bir kadının rızası ile çocuğunu düşürten kişi 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Eğer suçtaki fiil kadının beden veya ruh sağlığı bakımından bir zarara uğramasına neden olmuşsa, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır; fiilin kadının ölümüne neden olması halinde ise kişi dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur, görevli mahkeme ise Asliye Ceza Mahkemeleridir. Bu durumda rıza dışı çocuk düşürtme suçundan farklı olarak çocuğunun düşürtülmesine rıza gösteren kadın da cezalandırılır. Bu durumda artık suçun tek mağduru ana rahmindeki cenindir, gebe kadın artık suçun mağduru değildir.

TCK’nın 99. Maddesinin 2. fıkrasında bahsedilen tıbbi zorunluluk halleri şunlardır:

  • Gebeliğin annenin yaşamını veya yaşamsal organlardan birini tehdit eder hale gelmesi,
  • Gebeliğin ilerleyen süreçte annenin yaşamını veya yaşamsal organlardan birini tehdit edecek olması,
  • Gebeliğin doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacak olmasıdır.

Bu özel durumla ilgili suça hukuka uygunluk sebebi getirilmiştir. İlgili sağlık kuruluşlarından alınan heyet raporlarıyla gebelik süresine bakılmaksızın uzman hekimler tarafından hastane ortamında gebelik sona erdirilebilir.

İlgili suçta kusuru ortadan kaldıran bir sebep de gebe kadının bir suçun mağduru olduğu durumdaki gebeliğin sonlandırılmasıdır. Eğer gebe kadın herhangi bir suçun mağduru ise kendi rızasıyla hakimden izin alarak gebelikteki 20. haftayı geçmemek şartıyla çocuğu düşürtebilir. Çocuk düşürtme suçunun mağdurundan kasıt ise cinsel saldırıya uğrayan veya fuhuş sırasında gebe kalan bir kadın kendi rızasıyla hakimden izin alarak uzman hekimlerce yapılacak müdahaleyle 20. haftaya kadar gebeliği sonlandırabilir. Özellikle cinsel saldırıya mağruz kalmış kişiler büyük bir travma geçirdikleri ve sonrasında psikolojik sıkıntılar yaşadığı için bu durum direk doğan çocuğu etkilemektedir. Yapılan araştırmalarda bir suçun mağduru olan kadınların 40 hafta boyunca gebeliğe zorlanması kadın için daha büyük travmatik sonuçlara yol açmış, daha sonrasında ise doğan çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimlerinde büyük sıkıntılara yol açtığı çocukların kimsesiz kaldıkları gözlemlenmiştir.

İlgili suçta diğer bir konu ise gebeliğin kim tarafından sonlandıralacağıdır. Gebelik ancak ve ancak uzman hekimlerce hastanede sonlandırılabilir. TCK m. 99/5 ” rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan diğer fiiller yetkili olmayan bir kişi tarafından işlendiği takdirde, bu fıkralara göre verilecek ceza, yarı oranında artırılarak hükmolunur ” ibaresinde gebeliği sonlandırmada yetkisiz kişilerin cezaya hükmolacağı belirtilmiştir. İlgili suçun oluşması için 10 haftalık yasal süre dolmasa da oluşmaktadır. Suçun faili gebeliği sonlandırmada yetkili olmayan kişilerdir.

 

Ceza davası ile ilgili avukatlık veya hukuki danışma hizmetlerimiz için 0212 343 24 95′ ten randevu alabilirsiniz.