Title: Yalan Tanıklık Suçu
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Feb 19
Rating: 5.0

Tanık, doktrinde, yargılama konusu olay hakkında duyu organlarından en az biri aracılığıyla doğrudan veya dolaylı olarak öğrendiklerini yetkili makama sunan ve muhakemenin tarafı olmayan kişi olarak tanımlanmaktadır. Kanunen tanığa bir takım haklar ve yükümlülükler tanınmıştır. Bu yükümlülükler,  kendisini çağıran makamın önüne gelmek, yemin etmek ve beyanda bulunmaktır. Bu yükümlülükler ve tanıklığın düzenlenme amacı karşısında yalan tanıklık, en eski suçlardan biridir. Bu suçla ihlal edilen hukuki yarar, yargılamanın işleyişinin dürüstlüğü ve yargılamada kullanılan delillerin doğruluğudur. Yargılamanın adil bir sonuca ulaşabilmesi için tanığın doğruyu söyleme yükümü doğar. Yalan tanıklık bu yükümlülüğe aykırı olduğu için suçtur. Diğer yandan aleyhine yalan tanıklıkta bulunulan kişiye ait menfaat de korunmaktadır.

Yalan Tanıklık

Bu suçu yalnızca tanıklar işleyebilir. Dolayısıyla özgü bir suçtur.  Tanıkların kimler olabileceği ilgili yasal mevzuatta düzenlenmiştir. Şüpheli veya sanık bu suçun faili olamaz. Çünkü hiç kimse kendisini suçlayan bir beyanda bulunmaya zorlanamaz. Sanık doğruyu söylemeyebileceği gibi susma hakkına da sahiptir.  Yeminsiz dinlenen kimseler de bu suçun faili olamaz.  Suçtan zarar gören veya mağdur davada müdahil sıfatıyla yer almadığı sürece tanık sıfatıyla dinlenebilir, yalan tanıklık suçunun faili olabilir. Bilirkişilerin yalan beyanlarındaysa ‘gerçeğe aykırı bilirkişilik suçu’ işlenmiş olur. Suç adliyeye karşı suçlar arasında düzenlenmiş olup mağduru devlettir. Aleyhine tanıklık yapılan kişi ise suçtan zarar görendir.

Yalan Tanıklık Suçunun Unsurları

TCK m.272/1’e göre, hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması bu suçun temel şeklini oluşturmaktadır. Kanunda suç yerine hukuka aykırı fiil kavramı kullanılmıştır. Fiil yalnızca ceza hukuku değil tüm hukuk düzeni kurallarıyla çatışma içinde olabilir. Maddedeki soruşturma yalnızca Cumhuriyet Savcısının görevli olduğu adli soruşturmadır. Yoksa disiplin cezası veya idari yaptırım gerektiren bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında gerçekleştirilen yalan tanıklık eylemleri bu suçu oluşturmaz. Tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul; adli kolluk, 4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması hakkında kanun uyarınca ön incelemede görevlendirilen kişiler, hakemler, yabancı makamlardır. Suçun esasını gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapmak fiili oluşturmaktadır. Buna göre dava konusu maddi olay hakkında görgüye veya duymaya dayalı bilgileri saklamak, yalan söylemek ve ya gerçeği inkâr etmek suretiyle fiil unsuru gerçekleştirilebilir. Serbest hareketli bir suç olup, suçun oluşması için tanıklık yapmak ve bunun gerçeğe aykırı olması yeterlidir, bu hareketin hangi biçimde yapıldığının önemi yoktur. Tanığın gerçeğe aykırı olarak yaptığı tanıklık her zaman yalan tanıklık suçunu oluşturmaz. Önemli olan tanığın olayı algıladığı gibi anlatmamasıdır. Yani tanığın algısı ile açıklamaları göz önüne alınır.

Tanık aynı davanın yargılamasında bir den fazla kez dinleşmiş ve bu anlatımlarında farklılıklar varsa bir anlatımının gerçeğe aykırı olması mümkündür. Ancak anlatımlar arası çelişki yalan tanıklık suçu için kesin kanıt olmaz ve sanığın yalan söylediği tespit edilmeden hükümlülük kararı verilmez.

Tanığın duyduğu veya gördüğü olaylar hakkında edindiği objektif bilgilerin yanında sübjektif izlenimleri tanık beyanına dâhil değildir. Yani tanığın kendi sübjektif değerlendirmeleri gerçeğe aykırı olsa da yalan tanıklık suçu gündeme gelmez. Bununla birlikte tanık gördüğü her şeyi tam olarak anlatmakla yükümlüdür. Susmak ancak, saklanan konunun mahkeme için hükme etkili olabilecek önemde ya da tartışmasız derecede önemli olması halinde bu suçu oluşturmaktadır.

Yalan tanıklık meydana geldikten sonra aleyhine tanıklık edilen kişi hakkında kanuni nedenlerden dolayı kamu davası açılmamış veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş olsa da, eylemin suç niteliğinde bir değişiklik oluşmadığından yalan tanıklık suçu oluşacaktır. Yalan tanıklık suçu bir zarar suçu değil tehlike suçudur. Suçun oluşumu için yalan tanıklığın belirli bir zarara neden olması veya hükme etkili olması aranmamaktadır. Yargılamanın yanlış gerçekleşmesi tehlikesi suçun oluşumu için gerekli ve yeterlidir. Dolayısıyla hâkimin veya mahkemenin kararı yalan tanıklığa dayanmasa bile suç oluşacaktır. Davayla hiç ilgisi olmayan beyanlarda adliyeyi yanlış yöne çekmesi ihtimali bulunmuyorsa suç oluşmamaktadır. Çünkü suçun yalan tanıklık suçunun oluşması için gerçeğe aykırı olarak yapılan tanıklığın dava sonucunu etkileme imkânına sahip olması gerekir. Suçun oluşması gerçeğin, maddi olayın özüne ilişkin doğru bir kanaate ulaşılmasını engelleyecek derecede gizlenmesi gerekir. Tanık beyanları dava konusu olaya ilişkin bilgiler ve kimliğe ilişkin bilgiler olmak üzere iki kısımdan oluşur. Kimliğe ilişkin verilen cevapların gerçeğe aykırı olması halindeyse, kimlik beyanları teknik anlamda tanık beyanına dâhil olmadığından suç oluşmaz. Suçun esasını dava konusu olaya ilişkin beyanlar oluşturur.

Suçun oluşması için kişinin bilerek isteyerek yalan tanıklık yapması gerekir. Başkası tarafından azmettirme veya vekil/müdafi avukatın yönlendirilmesi halinde de kast vardır ve suç oluşur. Yalan zaten gerçeğin kasten değiştirilmesidir. Yönlendiren kişiye iştirak hükümleri uygulanır.

Yalan tanıklık suçunun varlığının kabulü için kesin, inandırıcı kanıtlar elde edilmesi gerekir; unutkanlık, dalgınlık gibi nedenlerle tanık anlatımında meydana gelecek ayrıntılara ilişkin kısmi aykırılıklar yalan tanıklık olarak nitelendirilemez. Yanılarak, ihmal ederek veya bilmeyerek söylenen sözlerde yalan tanıklık suçunun unsurları oluşmaz. Failin belirli ağırlıktaki bir şiddet veya ağır bir korkutma veya tehdit sonucu gerçeğe aykırı beyanda bulunması sonucunda da faile ceza verilmez. Kanuni düzenleme olmadığından yalan tanıklık suçu taksirle de işlenemez.

Yalan Tanıklık Suçunun Cezası

Suçun temel şekli 272. Maddenin birinci fıkrasında düzenlenmiş olup, yaptırımı 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır. Dava asliye ceza mahkemesinde görülür. Temel halde dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suç için şikayet koşulu aranmamış olup resen soruşturulur ve kovuşturulur.

Yalan Tanıklık Suçu Nitelikli Haller

Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir; Bu halde önemli olan tanıklık yapılan makamın yemin vermeye yetkili bir makam olmasıdır. Bu yerlerde dinlenen tanıkların yeminli veya yeminsiz dinlenmelerinin veya o somut olayda yemin verdirilmesinin yasak olup olmamasının bir önemi yoktur. (Dinlenme sırasında on beş yaşını doldurmamış olanlar, ayırt etme gücüne sahip olmaması nedeniyle yeminin önemini kavrayamayacak olanlar veya dava konusu suça iştirakten veya yardımdan şüpheli, sanık veya hükümlü olan kimseler yeminsiz dinlenir.) yargılama yetkisine sahip olup tanık dinlemesi mümkün olan tüm mahkemeler bu madde kapsamındadır. Bu nedenle özel hukuk mahkemelerinde dinlenen tanıkların gerçeğe aykırı beyanlarında da bu fıkra hükmü uygulanır. Tanığın yalan beyanda bulunduğu hakkında kuvvetli emareler bulunması halinde de hâkim, önce tanığı doğru beyanda bulunması için uyarabilir; ancak bu uyarıya rağmen yalan beyanda bulunmaya ısrar eden tanık hakkında bir tutanak tutarak ilgili belgelerle birlikte tanığı gereği yapılmak üzere Cumhuriyet Savcılığına sevk eder ve böyle bir durumda tanık tutuklanabilir.

Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; Bu halin uygulanabilmesi için aleyhine tanıklık yapılan kişinin mahkûm olması gerekmez. Soruşturma veya kovuşturma aşamasında yalan tanıklık yapılması yeterlidir.

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, verilecek ceza yarı oranında artırılır; CMK gözaltına alma veya tutuklama dışında düzenlenen koruma tedbirleri, yakalama, adli kontrol, elkoyma, arama, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi ve kayda alınması, teknik araçlarla izleme ve benzerleridir. Nitelikli halin uygulanabilmesi için, tutuklama ve gözaltına alma dışında başka bir koruma tedbirinin uygulanmış olması, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat karar veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması gerekir.

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur; Bu halde tutuklama ve gözaltına alınma ile yalan tanıklık arasında bir illiyet bağı bulunması gerekir.

 Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; bu nitelikli halin uygulanabilmesi için de aleyhine tanıklık yapılan kişinin mahkûmiyeti ile yalan beyan arasında nedensellik bağının bulunması aranır. Hâkim yalan tanık beyanını hükme esas aldıysa nedensellik bağı vardır.

Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır. Hakkında kesinleşmiş hapis cezasını içeren mahkûmiyet kararı bulunan hükümlünün Cumhuriyet Başsavcılığının azılı emriyle ceza infaz kurumuna gönderilmesi ve kuruma alınması halinde hapis cezasının infazına başlanmış sayılır.

 Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hapis dışındaki adli yaptırımlara örnek olarak kısa süreli hapis cezası yerine öngörülen diğer seçenek yaptırımlar ve adli para cezası verilebilir. İdari yaptırımsa disiplin, idari para cezası vb.dir. Güvenlik tedbirleri bu kapsamda yer almamaktadır.

Yalan tanıklık Suçunda Cezayı Hafifleten Nedenler

  1. a) Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması,
  2. b) Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Avukat Tuğsan YILMAZ