Title: Medeni Hukuk Bakımından Gerçek Kişiliğin Başlangıcı
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 14
Rating: 5.0

Kişilik, çocuğun sağ olarak ve tamamıyla doğduğu anda başlar(TMK madde 28). Bu hükme göre Türk hukukunda kişiliğin başlaması için iki koşulun bir arada bulunması gerekir. Bu şartlar; tam doğmak ve sağ doğmaktır.

Tam olarak doğum; doğumun ne zaman tamamlanmış sayılması gerektiği hususunda kanunda bir hüküm yoktur. Genel olarak kabul edilene göre tam olarak doğmak çocuğun bütün organlarıyla annesinden ayrılmasını ifade eder. Bu konuya ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır. Baskın görüş ise “göbek kordonunun kesilmiş olmasını şart görmemektedir.”1

Doğumun doğal veya doktor müdahalesiyle olması(sezaryen) veya hamileliğin normal ya da “invitro fertilizasyon” yoluyla olması tam doğumun gerçekleşmesi açısından bir fark yaratmaz. Tam doğum gerçekleşince çocuk ana rahmi dışında bağımsız bir varlık kazanır.

Sağ olarak doğum; bundan maksat, çocuğun çok kısa bir sürede olsa anneden bağımsız olarak yaşamış olmasıdır. Çocuğun yaşayıp yaşamadığının tespiti tıp biliminin konusuna ilişkindir. Eğer tıp bilimi belirli bir olguyu çocuğun yaşamış olduğuna dair bir ölçü olarak kabul ediyorsa hukuk, tıp biliminin bu verisini tanır. Misal olarak çocuğun nefes almış olması bu konuyla ilgili bir ölçüttür. Göbek kordonu kesilmemiş olsa dahi sağ doğum kabul edilir.

Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 15. Maddesine göre her doğumu nüfus memurlarına bildirmesi gerekir. Bu hükme göre doğumları veli, vasi, kayyım, bunların bulunmaması halinde çocuğun büyük ana, büyük baba veya ergin kardeşleri ya da çocuğu yanında bulunduranlar doğumun olduğu tarihten başlayarak Türkiye’de otuz gün içinde nüfus memuruna, yurt dışında altmış gün içinde dış temsilciliklere doğumunu gösteren resmi belge veya sözlü bildirimde bulunarak doğum tutanağına yazdırmakla yükümlüdür. Nüfus memuru da bu doğumu nüfus siciline kaydeder ve bir nüfus hüviyet cüzdanı verir.2

Çocuğun tam ve sağ doğumunu ispat yükü bunu iddia eden üzerindedir(TMK madde 6, TMK madde 29).

Kişilik, çocuğun tam olarak sağ doğması ile başlasa da geriye etkili olarak yüküm ifade eder. Şöyle ki, çocuk sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren medeni haklardan faydalanır(TMK madde 28/2). Çocuğun ana rahmine düştüğü an cinsi münasebet anı değil, kadının gebe kaldığı andır.3 Toplumumuzda tüp bebek olarak bilinen “invitro fertilizasyon” yöntemiyle hamile kalınması halinde hak süjesi olma anının henüz ana rahmine düşmemekle birlikte, embriyonun oluştuğu ana kadar geriye gitmesi kanun koyucunun amacına uygunluk teşkil eder.4

Henüz doğmamış çocuğa cenin adı verilmektedir. Medeni kanuna baktığımız zaman; cenin tam ve sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren hak ehliyetine sahip olur. Demek ki burada tam ve sağ doğum olmadığı sürece cenin kişilik kazanmadığından, hak ehliyetinden söz etmek mümkün değildir. Bu geciktirici bir şart oluşturur. O zaman doğum süresince anne rahminde olduğu sürede onun kişiliğinden söz etmek mümkün değildir. Ancak şart gerçekleştikten sonra geriye etkili olarak kişilik kazanır.

Av. Tuğsan YILMAZ

Önceki makale; Hısımlık Nedir, Türleri Nelerdir?

1-A.Arpacı, Kişiler Hukuku(Gerçek Kişiler),2000,İstanbul s.5.

2-Nüfus Hizmetleri Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 25. ve 35. maddeleri arasındadır.

3-honsel/vogt/wiegand,art.31,N.12.

4-Tülay ÜNVER Ceninin hukuki konumu, İstanbul,2012,s.16