Title: ÖZEL HASTANE İLE HASTA ARASINDA AKDEDİLEN SÖZLEŞME TÜRLERİ
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Jun 7
Rating: 5.0

Sağlık hakkının sağlanabilmesi devletin asli görevlerindendir. Anayasa’nın 17. maddesinin 1. fıkrasına göre; ‘‘ Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.’’ Anayasamızın temel hak olarak saydığı yaşama hakkının sağlanabilmesi, sağlık hakkının varlığına bağlıdır. Devlet bu görevini yerine getirmekten kaçınamaz. Ancak ülkemizde yaşanan mali sıkıntılar, nüfus artışı, personel azlığı, araç gereç eksikliği vb. nedenlerle devlet hastaneleri sağlık hakkını sağlayabilme konusunda yeterli gelmemektedir.

 Devlet hastanelerinin bu alandaki yetersizliği sağlık sektöründe özel hastanelerin yer alması sonucunu doğurmuştur. 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu (HHK); devlet ve diğer kamu kuruluşlarına ait hastaneler dışında özel hastaneler kurulmasına olanak sağlamıştır. Özel hastaneler hastanın yatırılarak tedavisini üstlenmektedir. Tedavi kavramı içinde hastaya tıbbi yardım ve hastane bakımını sağlamak da vardır.

 Özel hastanelerin sağlık alanında faaliyet göstermesi sonucunda ortaya çıkan bazı hukuki sorunların nitelendirilmesi ve çözülmesi devlet hastanelerine göre farklı olmaktadır.

 Özel hastaneler, hizmeti çalıştırdıkları hekimler aracılığıyla vermektedir. Sözleşme hastane ile hasta arasında kurulmaktadır. Dolayısıyla, hekimin sözleşmeden doğan sorumluluğundan bahsedilemez.

HASTANEYE KABUL SÖZLEŞMESİ

 Özel hastane ile hasta arasında kurulan sözleşme Borçlar Kanunu ’nda düzenlenmiş tipik bir sözleşme değildir. Doktrinde bu sözleşme ‘‘hastaneye kabul sözleşmesi’’ olarak anılmaktadır. Bu adlandırma, sözleşmenin tarafları göz önünde tutularak yapılmıştır. Bu sözleşmenin içeriğindeki unsurlar; bakım, yeme, içme, konfor ve yataklı tedavidir.

HASTANEYE KABUL SÖZLEŞMESİNİN ÇEŞİTLERİ

 Bir hastaneye kabul sözleşmesinden doğan barındırma, yedirip içirme ve diğer bakım hizmetleri hastane işleticisine aittir. Tıbbi tedavi edimi ise, bazen hastane işletmecisi, bazen hastane hekimi, bazen de her ikisi tarafından üstlenilmektedir. Hastaneye kabul sözleşmesinin çeşitleri, tedavi edimini üstlenene göre belirlenmektedir.

I.                    Tam Hastaneye Kabul Sözleşmesi

 Hastaneye kabul sözleşmesi kurulurken özel koşullar kararlaştırılmamışsa, kendiliğinden tam hastaneye kabul sözleşmesi kurulmuş olur. Hastane işletmecisi, tıbbi tedavi ile birlikte barınma, yedirip içirme vs. hastane bakımı şeklindeki bütün yükümlülükleri taahhüt etmiştir. Hastane, üstlendiği bu edimleri kendine bağlı çalışan hekim ve personeli eliyle yerine getirir.

Tıbbi müdahaleyi yapacak olan hekimler ile hastane işletmecisi arasında genellikle hizmet sözleşmesi ilişkisi bulunur. Hasta ile hekim arasında hiçbir sözleşme bağı mevcut değildir. Bu bakımdan, hastaya karşı sorumluluk da özel hastaneye aittir. Hasta, sözleşmeden doğan yükümlülükleri ancak hastane işleticisinden isteyebilmektedir. Hekim bu müdahale bakımından Borçlar Kanunu’ nun 100. maddesi gereğince ifa yardımcısı durumundadır. Çünkü tıbbi müdahalede bulunma borcu hastane işletmecisinin yükümlülüğüdür. Bu yükümlülüğün karşılığı olarak da sağlık hizmeti giderleri hekime değil, özel hastane kuruluşuna ödenecektir.

II.                  Hekimlik Sözleşmesi İlaveli Tam Hastaneye Kabul Sözleşmesi

 Bu tür sözleşmelerde, hasta, hastane işletmecisi ile yapmış olduğu tam hastaneye kabul sözleşmesine ilaveten hekimle de ayrı bir tedavi sözleşmesi yapmış bulunmaktadır. Dolayısıyla, ilave tedavi sözleşmesinin tarafı olan hekim, tıbbi tedavi ediminin yerine getirilmesi bakımından hastaya karşı sorumludur. Bu halde, hastane işletmecisi ile hekim aynı işin yerine getirilmesini bir arada üstlenmiş birden fazla vekil durumundadırlar ve tedaviden doğan zararlardan, Borçlar Kanunu’ nun 395/2. maddesi gereği müteselsilen sorumlu olurlar. Tedavi dışındaki tüm zararlardan ise, sadece hastane işletmecisi sorumludur.

III.                Bölünmüş Hastaneye Kabul Sözleşmesi

 Bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesiyle hastane işletmecisi sadece hastane bakımını sağlamayı borçlanmıştır. Tedaviye ilişkin sözleşme ise hasta ile hekim arasında kurulur. Söz konusu hekim, hastane personeli olabileceği gibi, hastane dışında serbest meslek icra eden bir hekim de olabilir. Burada, tedavi ile ilgili zararlardan sadece hekim sorumluyken, diğer zararlardan da sadece hastane işletmecisi borçludur.

Bölünmüş hastaneye kabul sözleşmesinde sorumluluğa yol açması gereken bir zarar meydana geldiğinde, bu zararlı davranışın kimin borç çerçevesi içinde bulunduğu belirlenerek söz konusu davranıştan sadece o kişi sorumlu olacaktır. Böyle bir tespitin yapılamadığı durumlarda ise, hekim ve hastanenin birlikte sorumluluğuna gidilecektir.

Av. Tuğsan YILMAZ