Title: TRAFİK KAZALARINDA TAZMİNAT- TV PROGRAMI
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on May 23
Rating: 5.0

 ‘’23.01.2013 TARİHİNDE AV. TUĞSAN YILMAZ’ IN TRAFİK KAZALARI HAKKINDA KONUK OLDUĞU TVNET KANALINDA YER ALAN SÖYLEŞİ-RÖPORTAJIN METİN DÖKÜMÜ’’

 

1-) Trafik kazalarının ardından nasıl bir hukuki prosedür işler? Kaza neticesinde zarar gören şahıslar ne tür imkânlara sahiptirler?

Trafik kazaları ülkemizde çok büyük maddi ve manevi zararlara yol açmaktadır. Müsadenizle bu hususa ilişkin öncelikle birkaç istatistik paylaşmak istiyorum durumun vehametini anlatmak amacıyla. Bu veriler Trafik Hizmetleri Başkanlığı’ nın resmi verileridir. 2012 yılının Eylül, Ekim ve Kasım aylarında (Aralık henüz hesaplanmadı) her ay ortalama Türkiye genelinde 29.000 trafik kazası meydana gelmiştir. Bu kazalar neticesinde her ay ortalama 260 vatandaşımız hayatını kaybetti 200 e yakın vatandaşımızda bu kazalarda yaralandı. Bu verdiğim bilgiler sadece işin istatistik boyutu. Bu süreci yıllara vurduğumuzda trafik terörünün vatandaşlarımıza ne kadar büyük bir zarar verdiği daha net ortaya çıkıyor. Biz ülke olarak trafik teröründen gördüğümüz zararı ne depremden gördük ne de başka olaylardan. Bu bilgiyi verdikten sonra olayın teknik boyutuna geçelim. Trafik kazalarının ardından kazaya uğrayan şahısları 2 boyutlu bir hukuk süreci bekliyor. Öncelikle kazadan hemen sonra kazanın meydana geldiği yer Cumhuriyet Savcılığı bir soruşturma başlatır. Bu soruşturma neticesinde kazadaki kusur oranları araştırılır ve ceza davası açıp açmamaya karar verilir. Cumhuriyet Savcısı ceza davası açılması için bir iddianame hazırlar bu iddianame olaya konu suçun niteliğine göre ilgili ceza mahkemesine gönderilir ve standart dava süreci işler. Bunun dışında olayın bir de tazminat sürecini içeren hukuk davası boyutu vardır. Kaza sonucunda kazaya neden olan kişi veya kurumlara karşı kaza sonucu zarara uğrayan şahıslar tazminat talepli bir dava açabilirler. Bu tazminat davasını açmak için ceza soruşturmasını beklemeye gerek yoktur. Ancak uygulamada hukuk mahkemeleri hem zamanaşımı açısından hemde kusur oranları açısından zorunlu olmadıkları halde ceza soruşturmasında en azından davanın açılmasını bekliyorlar. Zira bağlayıcı olmamakla birlikte ceza davası süreci tazminat miktarları belirlenirken göz önüne alınır.

 

2-) Kaza sonucunda ölüm veya yaralamanın olduğunu var sayarsak cezai süreç neticesinde nasıl sonuçlar ortaya çıkar? Kazaya neden olan kişiler hapis cezası ile karşılaşırlar mı?

 

Şunu belirteyim ki trafik kazaları sonucunda ceza davası açılması için ölüm veya yaralama sonucunun ortaya çıkmasına gerek yoktur. Basit bir örnek vermek gerekirse alkollü olarak araç kullanan bir sürücü herhangi bir kazaya neden olmasa dahi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179. maddesinin son fıkrası gereğince Trafik Güvenliğini Tehliyekeye sokmak suçundan dolayı iki yıla kadar bir hapis cezası ile karşılaşabilir. Bu teknik detaydan sonra sorunuza gelirsek olayın cezai süreci netice ile alakalıdır. Mevcut bir yaralamalı trafik kazasında kusur oranlarını dikkate almak kaydıyla genelde taksirle yaralama suçundan dolayı bir yargılama yapılır. Ölümlü trafik kazalarında ise taksirle öldürme suçundan dolayı yargılama yapılır. Ancak tekrar belirtmek istiyorumki burada kusur oranları ve olay örgüsü çok önemli. Örneğin kendi iradesiyle alkol alan şahsın kendini kaybetmesi nedeniyle yol açtığı bir trafik kazası neticesinde ölüm olayı meydana gelmişse bu durumda taksirle değil 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 34. maddesinin 2. fıkrası gereğince kasten adam öldürme suçundan yargılanır. Anlaşılacağı üzere her somut olay bulunduğu şartlar neticesinde değerlendirilir. Biraz öncede belirttiğim gibi genelde taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçları üzerinden davalar açılıyor. Bu suçlar nedeniyle kanunun öngördüğü ceza sınırları ise taksirle öldürme de 2 yıldan 6 yıla taksirle yaralamada ise 3 aydan 1 yıla kadar bir hapis cezasıdır. Bunun dışında ayrıca biraz önce belirttiğim gibi kazaya neden olan kişi veya kurumlar hakkında yine Trafik Güvenliğini tehlikeye sokmak suçundan dolayı dava açılır.

 3-) Olayın tazminat boyutu ne şekilde cereyan eder? Kazaya uğrayan kişi hangi masraflarını karşı taraftan talep edebilir? Kazaya uğrayan kişi vefat etmişse mirasçılar talepte bulunabilir mi? Vefat eden şahsın boşandığı eşi veya nişanlısı tazminat talebinde bulunabilir mi? Vefat eden şahsın defin masrafları veya hastanede yattığı süre boyunca tedavi için yapılan masraflar kazaya neden olan kişilerden talep edilebilir mi?

 

Trafik kazaları sonucunda zarara uğrayan kişilerin uğradıkları bu zararları asıl giderecek olan süreç tazminat sürecidir. Kaza neticesinde zarara uğrayan şahıslar bu zararlarını maddi ve manevi tazminat adı altında talep edebilirler. Maddi tazminat kazaya uğrayan kişilerin uğradıkları adı üstünde maddi zararların tazminini içerir. Bu maddi zararlar kazanın ölümlü veya yaralamalı olmasına göre farklılık gösterir. Öncelikle yaralamalı trafik kazalarında doğan maddi zararlara değinirsek başta kişinin tedavi sürecinde doğan zararlar bu kapsamdadır. Malumunuz kaza nedeniyle yaralanan şahıslar bir tedavi süreci geçirirler. Bu tedavi süreci kazaya uğrayanlar için ciddi masraflar doğurabilir. Bu zararlar maddi tazminat adı altında kazaya neden olan kişi veya kurumlardan talep edilir. Bunun dışında tedavi süreci boyunca kazaya uğrayan kişi malumunuz üzere çalışamadığı için bir maddi zarara uğrayacaktır. İşte bu maddi zararda kazaya neden olan kişilerden tazmin edilir. Eğer bu yaralama neticesinde kalıcı bir hasar ortaya çıkarsa (sakatlık vs.) tazminat davası sürecinde bu hasarın boyutu aktüer tarafından hesaplanır ve kazaya uğrayan şahsın yaşı, mesleği, yetenekleri ölçüsünde bir hesaplama yapılarak kalıcı hasarın kişinin ekonomik geleceğine ne ölçüde zarar vereceği dikkate alınarak bir tazminat hesabı yapılır. Bu süreç yaralamalı trafik kazalarının maddi boyutudur. Birde manevi zarar kısmı varki bu kısmın hesabı için kanun koyucu yargılamayı gerçekleştiren hakime ciddi bir takdir yetkisi vermiştir. Kazaya uğrayan şahsın kaza nedeniyle ciddi bir psikolojik buhran geçirmesi olasıdır. İşte bu psikolojik zararlarını manevi tazminat adı altında kazaya neden olan kişilerden talep edebilir. Manevi tazminatın hesabı maddi tazminattan çok daha zordur. Zira maddi tazminatta bir hesaplama söz konusu ike manevi tazminatta acının fiyatı olmayacağına göre bir takdir kullanımı söz konusu olur. Ölümlü trafik kazalarında da bu tazminatlarının anafikri aynıyken başka tazminatlar devreye girer Örneğin maddi tazminatın kapsamına defin giderleri girer. Kaza sonucu vefat eden şahsın defin giderleride defin masrafı olarak maddi tazminat kapsamında değerlendirilir. Ayrıca yaralamalı trafik kazalarında olduğu gibi tedavi sürecinde yapılan masraflarda maddi tazminat kapsamına girer. Burada bir parantez açmakta fayda var. Hukuk sistemimizin genel mantığı yansıma zararları kabul etmez. Yani bir zarar sözkonusuysa zararın tazmini sadece zarara uğrayan tarafından ileri sürülür ancak ölümlü trafik kazaları bu genel kuralın istisnasını oluşturmaktadır. Destekten yoksun kalma tazminatı adı altında talep edilen bu tazminata göre ölümlü trafik kazalarında kaza öncesi ölenin desteğini alan kişiler kazaya neden olan kişi veya kurumlardan bu aldıkları destek doğrultusunda bir tazminat talep edebilirler. Destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmek için ölenin mirasçısı olma mecburiyeti yoktur. Ölenin desteğini alan 3. kişiler dahi bu desteği ispat ettikleri anda bir tazminata hak kazanabilirler. Bu 3. Kişilere örnek verirsek ölenin nişanlısı, boşandığı eşi vb. kimselerdir. Bu kimseler ölenin mirasçısı olmamalarına rağmen destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler. Ölümlü trafik kazalarında ölenin mirasçıları ayrıca bir manevi tazminatta talep edebilirler. Ölüm nedeniyle bu kişilerin çektikleri acının tarifi yoktur. Bu acının bir nebzede olsa giderilmesi nedeniyle ölenin yakınlarına manevi tazminat adı altında bir tazminat talebinde bulunma imkanı verilmiştir. Ancak bu tazminatın hesabıda biraz önce belirttiğimiz gibi hakimin takdir yetkisine bırakılmıştır. Genel anlamıyla trafik kazası sonucu zarara uğrayan şahıslar belirttiğimiz gibi zarara neden olan kişi veya kurumlardan bu zararlarını talep ve tazmin edebilirler.

 4-) Trafik kazaları bazı durumlarda tek taraflı olabilir. Örneğin gece aydınlatmanın veya uyarı tabele ve levhaların olmadığı bir yolda tek araç bir kazaya karışabilir. Bu tür durumlarında tazminat talebi söz konusu olabilir mi? Ölüm veya yaralama durumlarında bundan doğrudan veya dolaylı etkilenen şahıslar bu taleplerini kimlere yöneltebilir?

Belirttiğiniz gibi trafik kazaları herzaman birden fazla aracın karşılaştığı kazalar olmayabilir. Bazı durumlarda tek bir araç yol hatası veya uyarı tabela ve levhaların eksikliği nedeniyle kaza yapabilir. Bu kaza neticesinde doğan ölüm ve yaralama nedeniyle doğması muhtemel zararların tazmininde muhatap devlettir. Sosyal devlet olmanın bir şartıdır bu durum. Devlet sürücülerin ve yolculrın güvenliğini sağlamak amacıyla yollara gerekli ışıklandırmaları, uyarı levha ve tabelalarını yaptırmak zorundadır. Devlet bu yükümlülüğünü yerine getirmezse bu nedenle ortaya çıkabilecek zararlarıda tazmin etmek zorundadır. Bu şimdi bize çok uç bir örnek gibi gelebilir ancak sosyal devlet olmanın temel şartlarından biridir bu durum. Bu şart gereğince kişilerin yollardaki eksikliklerden dolayı uğradıkları zararları devletten talep edebilirler. Devlete yöneltilen bu tazminat taleplerinde herhangi bir değişiklik olmaz. Kazadan etkilenen kişiler maddi ve manevi bütün zararlarını Devletten talep edebilirler. Ayrıca başka bir hususta bu tür kazalarda kazayı yapan araç yüzde yüz kusurlu olsa dahi kaza nedeniyle zarara uğrayan kişiler Yüksek Mahkemenin son dönemde verdiği kararlar gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortalarını davalı göstererek talepte bulunabilir. Bu durum eskiden imkansızken belirttiğim gibi Yüksek Mahkemenin son dönemde verdiği kararlarla artık mümkün hale gelmiştir.

 

5-) Trafik kazası neticesinde ortaya çıkan cezai soruşturmadan veya tazminat sürecinden sadece araç sürücüsü mü etkilenir? Kazaya neden olan aracın ticari amaçla kullanıldığı durumlarda (otobüs, minibüs, kamyon, tır vs.) araç sahipleri veya işleten firmalar bu sorumluluğa araç şoförü ile birlikte katlanırlar mı?

Bu husus olayın en çetrefilli boyutu. Zira bazı trafik kazaları kazaya neden olan aracı işleten firmaların kusuru ile doğabiliyor. Bazı firmalar olayın ticari boyutunu insani boyutundan çok daha yukarıda tutabiliyorlar. Örneğin firma şoförünü zaman sınırı koyarak şu saatte şurada olmazsan işine son veririm gibi tehditlerle korkutabiliyor. Şoförlerde bu korkuyla yorgun veya uykusuz olmalarına aldırmadan işlerini yapmaya çalışıyorla ve bu nedenle her yıl binlerce kaza ortaya çıkabiliyor. Kanun koyucu bu durumu öngörerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda önlem almaya çalışmıştır. 2918 sayılı Kanunun 85. Maddesi bu tür durumlarda aracı işleteni ve işletenin bağlı olduğu firmayıda müteselsilen sorulu tutmuştur. Yani bu tür durumlarda kaza nedeniyle doğacak sorumluluğa sadece şoför değil aracı işleten ve işletenin bağlı olduğu firmada katlanır. Kaza sonucunda bir ölüm veya yaralama olayı meydana gelmişse bu durumda Ceza soruşturmasını yürüten savcılık bu aracın başka bir şahsa devrini engellemek amacıyla trafik kaydına bir şerh koydurabilir.

Bu konuda ayrıca bir noktaya da değinmek istiyorum. Kaza sonucunda yardıma gelen şahıslar bu nedenle bir zarara uğramışlarsa bu yardımın doğrudan işletene veya işletenin sahibi olduğu aracın içindekiler yapılmış olması şartı ile bu zararlarını işletenden talep edebilirler.