Title: Tasarrufun İptali Davası
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Aug 24
Rating: 5.0

Tasarrufun iptali davası, borçlunun üçüncü kişilerle yaptığı tasarruf işlemlerinin(örneğin gayrımenkulün devri) alacaklıları tarafından geçersizliğini sağlamak üzere açılır.

Yargıtay tasarrufun iptali için şu tanımı kullanmaktadır; Malın, borçlunun mal varlığına iade edilmeden, icra takibi ile alacağın tahsiline imkân veren şahsi bir davadır. Bu dava sonunda alınacak karar ile tasarrufa konu mal cebri icra yoluyla satılabilir ve mal bedelinden artanın 3. şahsa kalmasına imkân verilmiş olur.

Davanın amacı tasarrufun geçersizliğine hükmettirmektir. Alacaklı, taşınmaz kaydının tashihine gerek olmadan haciz ve satışı isteyebilir.  Söz konusu davayı; elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı, iflas idaresi veya İİK 245 ve İİK 255/3 deki yazılı hallerde alacaklıların kendileri açabilir. Bu davada, borçlu, borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları davalı konumundadır. Tasarrufun iptali davası üçüncü kişilerin haklarını ihlal edemez. Ancak kötü niyetli üçüncü kişilere karşı açılabilir. Davaya konu malı kötü niyetle malvarlığına katan kişiler davalı olabilir, iyi niyetle iktisap edenlerse davalı gösterilmez, bir önceki kişiye nakdi tazminat açılır. Davalı 3. Kişi malı elinden çıkarmışsa bu takdirde malın değeriyle sorumlu olur.(15HD 11.4.1991 t, 547-221). Sadece son alıcıya tasarrufun iptali davası açılmaz.

Tasarruf zincirine giren tüm devreden ve devralanlar davalı olarak gösterilmelidir. Nitekim Yargıtay 15. HD 24.10.1995 T., 5372-5800 sayılı kararında  bu durumu açıklamıştır. Buna göre; el değiştirme halinde yeni malikler davaya katılabilir. Mahkemece davacıya, el değiştiren araçların yeni maliklerini davaya katıp katmayacağı, katmayacaksa davalı hakkı yönünden davasını bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği sorulmalı, yeni malikleri davaya katacak ise, bu kişilere davetiye tebliğ olunarak taraf teşkili sağlanmalıdır.

Tasarrufun iptali davasının açılabilmesin için takip tarihinde kesinleşmiş bir alacak bulunmalıdır. Borçlu aleyhine kesinleşmiş ve gerçek bir alacağa dayanan icra takibine geçilmiş ve icra takibi kesinleşmiş olmalıdır. Kesinleşmemiş ilamsız takip aşamasındaki ihtiyati haciz zaptıyla tasarrufun iptali davası açıldıysa bu durum bekletici mesele yapılarak ilamın kesinleşmesi beklenmelidir. İptali istenen tasarruf borcun doğumundan sonra doğmuş, dava da tasarrufun yapıldığı tarihten sonraki 5 yıl içinde açılmış olmalıdır. Ayrıca borçlu hakkında alınmış geçici veya kesin aciz vesikası bulunmalıdır.

İİK 278,279 ve 280 de iptale konu tasarruflar sayılmıştır. Ancak bu sayma sınırlı ilkesine göre yapılmamış olup yol gösterici niteliktedir. Buna göre;

İvazsız (Karşılıksız) Tasarrufların İptali Davası

Mutat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez. Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir;

  • Karı ve koca ile usul füru, neseben veya sıhren üçüncü derece dâhil hısımlar,
  • Evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
  • Akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
  • Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri.

Acizden Dolayı Butlan Nedeniyle Tasarrufun İptali Davası

Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle hacizden yahut iflasın açılmasından önceki bir sene içinde yapılmışsa batıldır;

  • Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler;
  • Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler;
  • Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.
  • Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.

Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat ederse tasarrufun iptali davası dinlenmez.

Alacaklılardan Mal Kaçırma Nedeniyle Tasarrufun İptali Davası

Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır. Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun bu durumunu bildiği farz olunur. Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.

Tasarrufun İptali Davasında Önemli Bilgiler

İcra İflas Kanunu uyarınca tasarrufun iptali davaları kanunda belirtilen yazılı tasarruflar nedeniyle açılabilir. Konu işlemler kural olarak maddi hukuk bakımından geçerli ve alacaklıları zarara sokan işlemlerdir. Örneğin borçlunun tapuda geçerli şekilde yaptığı satış işlemi, bağışlama sözleşmesi,  alacağın temliki gibi işlemler tasarrufun iptali davasına konu olabilir.  Maddi hukuk bakımından hükümsüz olan işlemler içinde iptal davası açmaya gerek yoktur. Çünkü tasarruf konusu mal ya da hak esasen borçlunun malvarlığından çıkmamıştır. Hükümsüz olan tasarrufa dayanarak üçüncü kişi istihkak davası açarsa davalı-alacaklı hükümsüzlük iddiasını ileri sürebilir.  Ayrıca takip hukuku bakımından hükümsüz olan işlemler bakımından da tasarrufun iptali davası açmaya gerek yoktur. Çünkü bu durumda tasarruf konusu mal ya da hak, borçlunun malvarlığından çıkmamıştır. Muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası açılmasına gerek olup olmadığı ise doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre tasarrufun iptali davasına konu tasarruflar geçerli olmasına rağmen işlemin muvazaalı olması halinde işlem konusu taşınır veya taşınmazın mülkiyeti borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişiye geçmediğinden tasarrufun iptali davası açılamaz. Muvazaalı işlemler hukuki sonuç doğurmadığından iptal davasına değil, istihkak davasına konu olabilir. Muvazaalı tasarrufa konu olan mal borçluda olduğu için üçüncü kişi istihkak davası açarak malın kendisine ait olduğunu ileri sürerse davalı alacaklı veya iflas masası muvazaa iddiasını davaya vereceği cevapta ileri sürebilir. İkinci görüşe göreyse muvazaalı işlemler hakkında tasarrufun iptali davası veya muvazaalı işlemin hükümsüzlüğünü tespit davası açılabilir. Kanunun lafzi değil de ruhi yorumu yapıldığında borçlunun mal kaçırma fiiline katılan kötü niyetli üçüncü kişilere karşı iptal davası açılamaması, onları koruyucu sonuç doğurur. Yargıtay da muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası açılabileceği görüşündedir.

Takma ad kullanılarak gizlenmiş işlemler hakkında tasarrufun iptali davası açılabilmektedir. Bu durumda borçlunun adını gizleyerek borçlu adına ancak kendisi adına hareket eden bir üçüncü kişi bulunmaktadır. Uygulamada da gerçekte borçlunun kendi adına almak istediği taşınmaz ya da farklı bir eşyayı alacaklılarından mal kaçırmak adına yakınları adına tescil ettirmesi şeklinde görülür. Yargıtay içtihatları uyarınca bu iddiaların dinlenebilir olduğuna karar verilmiştir. 14 HD 19.10.2001 T., 5932/6946 sayılı kararında  borçlunun hakkında yapılan icra takibini sonuçsuz bırakması için parasını ödeyerek taşınmaz satın alması ancak bunu kız kardeşi adına tescil ettirmesinin tasarrufun iptali davasına konu olabileceğine karar vermiştir.

Borçlandırıcı işlemler tasarrufun iptali davasına konu olamaz. Çünkü bu işlemlerin sonunda tescil gibi tasarruf işlemi yapılmaz. Tasarrufun iptali davasına gerek olmadan alacaklı o malı haczedebilir ya da borçlunun iflası halinde iflas masasından malı talep edebilir. Borçlunun haczedilemeyen bir malını malvarlığından çıkartması da iptal davasına konu olamaz. Çünkü bu işlemden borçlunun alacakları zarar görmemiştir. İptali istenen malın haczinin mümkün olup olmadığı davaya bakan mahkemenin takdiri ile belirlenir.  Borçlunun kişilik haklarından olan ve aile hukukuna giren; boşanma, evlat edinme gibi eylem ve işlemleri iptal davasına konu olamaz.

Alacaklılarını zarara uğratmak amacıyla borçlunun kasten yaptığı ihmali işlemler tasarrufun iptali davasına konu olabilir. Örneğin alacak davasında kasten zaman aşımı definde bulunmamış olması tasarrufun iptali davasına konudur. Borçlunun alacaklılara zarar vermek maksadıyla işlem yaptığını ispat alacaklılara düşer. Tasarrufun iptali davası borçlunun alacaklılarına zarar vermek maksadıyla yaptığı işlemlere yönelik olduğundan borçlu aleyhine açılan davada karşı tarafla anlaşarak davayı kaybederse, 1alacaklıları hile nedeniyle iptal davası açamaz. Cebri icra yoluyla yapılan satışlar ve borçlunun taraf olmadığı işlemler de iptal davasına konu olamaz. Borçlunun vekâleten yaptığı tasarruflar hakkında da tasarrufun iptali davası açılamayacaktır.

Tasarrufun iptali davalarında basit yargılama usulü geçerlidir. Hâkim iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Ancak bunun için alacaklının ihtiyati haciz talep etmesi gerekir. Teminatın miktarı mahkemece tayin olunur. Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde dava ret olunur. Bu nedenle hâkim duruma göre masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder. Tasarrufun iptali davası 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Dolayısıyla yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi hâkim tarafından resen göz önünde bulundurulur. Her türlü delille ispat mümkündür. Bu davalar adli tatilde de görülebilir.

Tasarrufun İptali Davasında Örnek Yargıtay Kararları

– Yargıtay 15. HD E. 1990/2371 K. 1990/3561 T. 25.9.1990 kararı uyarınca;

Tasarrufun iptali davasını, elinde muvakkat veya kati aciz vesikası bulunan alacaklı açabilir. Bu yön dava şartı olup, hâkim görevi gereği resen gözetmek zorundadır. İptal davası, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler ve onların mirasçıları hakkında açılır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder. Taşınmazın tapu kaydının tashihine gerek kalmadan haczedilip satışını isteyebilir. Dava taşınmazın aynına ilişkin olmadığından kesin yetki kuralından bahsedilemez.

– Yargıtay 15. HD E. 1996/1781 K. 1996/2984 T. 28.5.1996 sayılı kararı uyarınca tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için borcun, tasarruf tarihinden önce doğmuş olması şarttır.

– Yargıtay 15. HD E. 1993/3466 K. 1993/3982 T. 12.10.1993

İİK.nun 278/2. maddesi gereğince; akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin bağışlama gibi sayılacağı ve bu bağışlamanın da icra hukuku yönünden iptali gerekeceği belirtilmiştir.

Davalı borçlu tapuda gösterilen bedel dışında, ayrıca davalı alıcılara bir bedel ödediğini ve bu nedenle tasarrufun düşük bedelle yapılmadığını iddia ve ispat etmemiştir. Burada, ayrıca satıcı ile alıcıların iyi niyetli olup olmadıklarının bir önemi yoktur. Yasa, böyle bir şartı aramamıştır. Tasarrufun davacının payı oranında iptaline karar verilmesi gerekir.