Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Nov 28
Rating:
Kayyımlık konusu TMK (426-431) maddelerinde; temsil kayyımlığı, yönetim kayyımlığı iradi kayyımlık olmak üzere üç başlık altında toplanmıştır. Vesayet ile kayyımlık birbiri ile alakalı kavramlar olmakla birlikte farklı hükümler çerçevesinde düzenlenmiştir.
Vesayet, bireyin fiil ehliyetini sınırlarken; kayyımlıkta bireylerin fiil ehliyetinin sınırlandırılması söz konusu değildir. Kayyımlık kurumu, özünde kişilerin her ne sebeple olursa olsun mağdur duruma düşmemeleri gayesiyle oluşturulmuştur. Malvarlığı ile ilgili konular kayyımın görev alanında yer almaktadır. Kayyımların atanmasında vesayet makamları görevlendirilmiştir.
Temsil Kayyımlığı
TMK (426/1) hükmüne göre vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemeleri tarafından re’sen veya talep üzerine atanır. Temsil kayyımlığını gerektiren hallerin başında; yasal temsilci ile küçüğün/kısıtlının menfaatlerinin çatışması halinde söz konusu işin nihayete erdirilmesi için küçük/kısıtlının menfaatlerinin korunması amaçlı temsil kayyımı atanması yer almaktadır.
Temsil kayyımı atanmaksızın menfaat çatışması içerisinde yapılan hukuki işlemler kesin hükümsüzdür.
Bu düzenleme ile kanun koyucu, küçük/kısıtlıların menfaatlerinin korunması ve yasal temsilcinin haksız kazanç elde etmesini engellemek istemiştir.
Ergin kişilerin kanunda belirtildiği şekliyle ivedi (acele) bir işini kendisi göremeyecek durumda olması ve bu nedenden dolayı hak kaybına uğramasının kaçınılmaz olduğu durumlarda kişi şahsına temsil kayyımı atanmasını talep edebilir.
Yönetim Kayyımlığı
Yönetim kayyımlığının temel çıkış noktası, kimsenin yönetiminde olmayan malların yönetim kayyımı tarafından korunup, güvence altına alınmasıdır. TMK 427. maddede yönetim kayyımı atanmasında kanun beş sebep öngörmüştür. Öngörülen sebeplerin özünde bir kimsenin uzun zamandan beri bulunamaması ve oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle kendi terekesinde bir yönetim ihtiyacı doğması yer almaktadır.
İradi Kayyımlık
İradi vesayet altına alınma hükümleri çerçevesinde kişi yaşlılığı, hastalığı, tecrübesizliği nedeniyle şahsına bir kayyım atanmasını talep edebilir.
TMK (458/2) hükmüne göre kayyımlık görevi prensip olarak ücretle yürütülmektedir. Bu ücreti kayyımı atamakla görevli vesayet makamı belirler. Kayyım, görevlendirildiği işten farklı olarak bir başka işle aksi kararlaştırılmadıkça ilgilenemez. Görevlendirildiği iş nihayete erdiği an kayyımın görevi de sona erer.
Av. Tuğsan YILMAZ
Huk. Fak. Öğ. Alper ÇABUK
Bir önceki yazımızı okumak için; Evi Terk Eden Eşe Boşanma Davası Nasıl Açılır?
Yorum yap