Title: Boşanma Davasında Tanığın Önemi
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Feb 27
Rating: 5.0

Boşanma davalarında istenilen neticenin gerçekleşmesi bakımından doğrudan önem arz eden tanık beyanları, polis veya jandarma gibi kolluk güçlerinin yardımlarıyla tarafların sosyal ve ekonomik yapıları hususlarında yapılan zabıta araştırmaları, dava dosyaları ve fotoğraf ya da mektup gibi öne sürülen kanının ispatına yarayan her türlü belge, davanın seyri ve haklılığın kanıtla desteklenmesi açısından ehemmiyet taşıyan ispat araçlarındandır.

Uygulamada sıklıkla görüldüğü üzere en çok başvurulan argümanlardan biri olarak kabul edilen tanık beyanları, genel olarak eşlerin boşanmaya sebep olan olaylar dizisinin çevresinde gerçekleşen problemlerin diğer aile bireyleri, iş arkadaşları, komşular ve hatta tarafların birebir tanımamalarının yanında olaylara bizzat şahit olan kişilerce yaşanmasıyla birlikte, bu kişiler tarafından, gerçekleşen hadiselerin doğru ve gerçek bir şekilde mahkemeye aktarılmasıyla karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, boşanma davasında tanık, şahitliğini yaptığı tarafın şiddet konusunda mağduriyetle karşılaşması durumunda vücudundaki darp izlerini şahsi olarak görmeli, tehdit ya da hakaret içerikli davranış veya sözlere de bizzat şahit olmalı, beyanını görgüye dayandırmalıdır.

Öncelikle boşanma davasında bir tanığın yalan beyanda bulunduğuna dair inandırıcı delillerin bulunmaması halinde o tanığın doğru ve gerçek olanı söylediğine kanaat getirilmesinin ardından dava dosyasında bulunan diğer kanıtların tanığın ifadesiyle çelişip çelişmediğine bakılmaktadır. Boşanma davası dosyasında var olan diğer delillerin tanık olan kişinin beyanıyla uyuşmadığı durumlarda ise tanığın ifadesine mahkeme nezdinde itibar edilmemektedir. Tanıkların davacılardan aynen aktardığı sözlerin davaya esas alınmamasının yanında yine tanıkların üçüncü şahıslardan duyduklarının da davada esas kabul edilmediği unutulmamalıdır.

Belirtmek gerekir ki, boşanma davasında tanıklıkta bulunan kişilerin çok yakın akraba olması veya idrak kabiliyetinin bulunmasıyla birlikte yaşının küçük olması tanıklıklarının kabul görmeyeceği manasına gelmemekte, hakimin geniş takdir yetkisine dayanarak kullandığı kanaati bu beyanların değerlendirilmesinde önem arz etmektedir.

Aşağıda Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin tanık ifadelerinin değerlendirilmesiyle ilgili kararında, boşanma davasında aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır şeklinde anlatımla belirttiği gibi, akrabalık veya diğer yakınlıkların tanık beyanında doğrudan değerden düşürücü bir sebep olmaması nedeniyle bu yakınlıktaki şahitliklerin somut olaya göre ifadelerinin onaylanarak isteğin kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi

 

Esas : 2010/19402

Karar : 2011/20209

Tarih : 30.11.2011

BOŞANMA DAVASI ( Tanık Sözlerinin Takdirinde Hata )

BOŞANMA ( Eşe Şiddet Uygulanması )

TANIK SÖZLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ( Boşanma )

BOŞANMA DAVASINDA HAKİMİN GEÇİCİ TEDBİRLERİ ALMAMASI

 

TMK.169, 185, 186, 215, 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267

HMK.255

Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır.

Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Davalının eşine fiziki şiddet uyguladığına ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğine ilişkin ve olaylara çok yakın tanık sözlerine değer verilerek isteğin kabulü gerekir.

DAVA VE KARAR:

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI: 

1-) Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (6100 s. HMK. m. 255).

Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz.

Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. O halde davalının eşine fiziki şiddet uyguladığına ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğine ilişkin ve olaylara çok yakın tanık sözlerine değer verilerek isteğin kabulü gerekirken bu yön göz önünde tutulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

 2-) Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1)  geçimine, (TMK md.185/3)  malların yönetimine (TMK. md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215)  ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK. md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır. (TMK. md. 169)

 O halde; Türk Medeni Kanunu’nun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere anne yanında bulunan müşterek çocuk B. yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ:

Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentte gösterilen sebeple ( BOZULMASINA ), işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

Yazarlar:

Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK
Didem TALGIR

AŞAĞIDA YER ALAN BENZERİ MAKALELERİMİZİ OKUDUNUZ MU?

Boşanma davası nasıl açılır?

Boşanma davasında neler delil olabilir?

En hızlı şekilde nasıl boşanabilirim?

Boşanma nedenleri hakkında kısa bilgiler

Boşanma davalarında telefon dinlenebilir mi?