Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Jul 3
Rating:
Doktorlar, toplum ve birey sağlığının korunmasına yönelik en önemli vazifeyi üstlenen özel veya kamu sektöründe çalışabilen en yetkili sağlık personelleridir. Doktorlar ile birlikte hemşire, laborant, acil tıp teknisyenleri gibi fer’i nitelikte sağlık hizmeti sunan şahıslar da sağlık personeli grubuna dâhildir.
Ülkemizde gündemden eksik olmayan doktora ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddet haberleri ile birlikte doktora ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin son yıllarda büyük bir artış gösterdiğini ne yazık ki söylemek mümkündür. Şiddet sadece sağlık hizmeti alan vatandaştan kaynaklanmamakta bununla birlikte oran olarak az da olsa sağlık çalışanlarının kendi meslektaşlarına yönelik uyguladığı şiddet veya özel/kamu hastane yöneticilerinin sağlık personellerine yönelik uyguladığı şiddetten de bahsetmek mümkündür.
“Şiddet uygulama” kavramından ise genellikle sözlü hakaret, basit yaralama, tehdit gibi suçlar ağırlıkta olmak üzere kasten öldürmeyle sonuçlanan neticelere dahi ulaşmak da mümkündür.
Sağlıkta Şiddetin Pek Çok Nedeni Olabilir
Hasta yakınlarının bulunduğu psikolojik durum, tedavi süresinde yaşadıkları kaygı veya korku gibi… Ancak bu nedenler tabii ki şiddeti meşru kılmaya yetmeyecektir.
Doktorlar, mensubu olduğu hastanenin hukukî statüsüne göre farklı niteliklere bürünmektedirler. Kamu veya özel hastanede sağlık hizmeti veren doktorlar kamu görevlisi sıfatıyla bu işi yapmaktadırlar.
Malpraktisten Kaynaklı Tazminat Süreci
Kamu görevlisi olmakla doktorların statüsü ceza hukuku ve ceza davası bakımından değişmekte ve farklı normlara tabi hâle gelmektedir. Kamu hastanelerinde görev yapan doktor ve diğer sağlık personellerinin malpraktisten kaynaklanan tazminat süreci bakımından görevi ile ilgili sorumluluğu idare hukuku kapsamında değerlendirilebilecek iken; özel hastanelerde görev yapan doktor ve sağlık personelleri malpraktisten kaynaklı olarak özel hukuka tabidir.
Özel hastanelerde verilen sağlık hizmetlerinde hasta ile hastane arasında kurulan bir sözleşme yer almaktadır ve hastane burada sözleşmenin esas muhatabıdır. Tazminat davası bakımından özel hastane ile özel hastanede yer alan doktor ve sağlık personeline birlikte veya ayrı ayrı dava açmak mümkün iken, kamu hastanesinde idareye karşı açılan dava neticesinde istihdam edilen doktora rücu imkanı verilmiştir. Sağlık personellerinin hukuki statüsünü hastanenin edimini ifa borcunu yerine getirebilmesi bakımından tabir-i caiz ise fer’i nitelikte ifa yardımcısı olarak tanımlayabiliriz. Ancak sorumluluğun müşterek ve müteselsil olup olmadığını ve kusurun nasıl paylaştırılabileceğini somut olayda ayrıca incelemek gerekecektir.
Doktora Yönelik Şiddet Türk Ceza Kanunu Bakımından Nitelikle Hal Oluşturur
Türk Ceza Hukuku bakımından ise söz konusu şiddet eylemlerinin (hakaret, tehdit, kasten yaralama, kasten öldürme) görevi dolayısıyla kamu görevlisine karşı işlenmesi durumu suçun nitelikli halini oluşturmaktadır. TCK (6/1-c) hükmüne göre kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılmaktadır.
Suçların nitelikli hallerinde kanunda öngörüldüğü üzere cezai yaptırımlarda arttırıma gidilmektedir. Ancak bunun haricinde özel sektörde çalışan sağlık personellerine yönelik şiddete ilişkin kanunda ayrıca bir düzenleme bulunmamakla birlikte ancak TCK(6/1-c) hükmü gereği özel sektörde çalışan sağlık personellerinin de kamu hizmeti gördüğünü söylemek mümkündür. Bu nedenle gerek özel hastanelerde çalışmakta olan gerekse kamu hastanelerinde çalışmakta olan doktor ve diğer sağlık personelleri, görevlerini icra ettikleri an kamu hizmeti görmektedir ve görevini ifa ettiği sırada kendilerine yönelik şiddet eylemlerinin cezalandırılmasının nitelikli haller üzerinden uygulanması gerekecektir.
Sağlıkta Şiddet Nasıl Engellenebilir?
Sağlık personellerine yönelik şiddetin bir an önce önlenmesi ve toplumda bir bilinç oluşturulması hususunda çalışmalar başlatılmalı ve bu düzenlemelerle birlikte toplumda kamu hizmeti icra eden kişilere yönelik şiddetin caydırıcılığı artırılmalı ve gerekli görüldüğü hallerde sağlık personellerinin güvenliğinin sağlanabilmesi adına kolluk kuvvetlerinden de faydalanabilmeleri gerekmektedir.
Hastanelerde yer alan kolluk kuvvetlerinin arttırılması ve olaylara anında müdahale edilmesi, hastanelere x-ray cihazı konulması, giriş ve çıkışlarda denetimin sağlanması ve hasta yahut hasta yakını baskısı olmaksızın doktora rahat çalışma alanının tesisi elzemdir.
Diğer bir püf nokta ise gün itibarıyla hastasına yeterli zaman ayıramayacak kadar dar bir vakte sahip olan doktorların hastasını daha rahat dinleyebileceği ve ilgilenebileceği bir zaman diliminin yaratılması gerektiğidir. Zira hasta kanadında yaygın olan şikayet türü doktorların açıklama yapmadığı, bilgi vermediği veya kendilerini dinlemediği yönündedir.
Hasta, hasta yakını ile doktor ve diğer sağlık çalışanlarının birbirini anlayabilmesi için sistemin iletişimi doğru kurmaya yaracak şekilde revize edilmesi gerekecektir.
Özel Hastane İle Hasta Arasında Akdedilen Sözleşme Türleri konulu benzer içerikteki yazımızı okudunuz mu?
şiddetin yuzde 90 ını doktorların uslup tavır ve davranısları tetikliyor.
Celil Bey görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkürler. Ancak şiddetin her türlüsünün mazereti olamaz. Bu konuda doktor-vatandaş farketmez. Kurum ve kuruluşlara şikayet ve diğer yasal hakları sonuna kadar kullanmayı millet olarak alışkanlık haline getirmeliyiz.