Title: Boşanma Davasında Yargılama Usulü
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Mar 13
Rating: 5.0

Boşanmada yargılama, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184.maddesinde hüküm altına alınan kurallar saklı kalmak üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabi tutulmaktadır. Boşanma davalarında yargılama usulüne ilişkin kurallar, bahsi geçen TMK m.184 uyarınca aşağıdaki gibidir:

1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

Özellikle boşanma davalarının söz konusu olduğu durumlarda, kanun koyucunun kendisine verdiği geniş takdir yetkisiyle yargılamayı gerçekleştiren hakim, davacı eş tarafından öne sürülen vakıaların gerçekte vuku bulduğuna kanaat getirmediği takdirde, bu olayların ispat edilmesi ihtimalinde bile davayı reddedebilmektedir. Ancak, kanun maddesinde açıkça belirtilen bu ilke, hakime istediği gibi ve keyfi olarak hareket etme yetkisi vermemekle birlikte hakimin dava süreci içerisinde ileri sürülen kanıtların varlığına vicdanen kanaat getirme zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır. Hakim, öncelik olarak fotoğraf, video kayıtları ve tarafların boşanma dilekçesinde ileri sürdüğü sebebi destekleyici nitelikte olan çeşitli diğer belgeleri, tanık beyanları ile diğer ispat araçlarını değerlendirip vicdanen bu olay veya olayların yaşandığına kanaat getirirse, bu vakıalar ispatlanmış sayılmaktadır.

2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

Hukuk yargılamalarında kesin deliller kapsamında değerlendirilen yemin, taraflardan birinin bir vakıanın gerçekte meydana gelip gelmediği konusunda mahkeme nezdinde ve kanunun öngördüğü sınırlar çerçevesinde beyanda bulunmasıdır.

Boşanma davalarıyla birlikte yemin hususu değerlendirildiğinde, bu davalarda, tarafların yaşadıkları duygusal yoğunluk nedeniyle yemin deliline başvurulduğu vakit, içinde bulundukları hassas vaziyet gereğince tarafları yalan yemine yönlendirme gibi bir durumun yüksek ihtimal dahilinde olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden TMK m.184/2 kapsamında değerlendirilen boşanma yargılamaları açısından söz konusu olan yemin, gerek hakim gerekse de istem üzerine taraflara önerilemeyen bir yasak haline getirilmiştir.

3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.

Türk Medeni Kanununca düzenlenen hakimin tarafların her türlü ikrarlarıyla bağlı olmama kuralı, davacının veya davalı ile vekillerinin, bir vakıanın gerçekleştiğine ilişkin yazılı veya sözlü fark etmeksizin beyanlarının hakimi tek başına bağlamayacağı sonucunu doğurmaktadır. Yani, hakim, tarafların yaşanan bir vakıa ile ilgili olan ikrarlarını tek başına bir kanıt olarak değerlendirmemekle birlikte, bu ikrarları davanın bütün unsurlarıyla birlikte dikkate alarak hüküm verebilmektedir.

4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.

Hakim, boşanma davasında öne sürülen delilleri kimsenin etkisi altında kalmaksızın serbestçe değerlendirmektedir. Hakim, kanun koyucunun kendisine verdiği bu takdir hakkını kullanırken tamamıyla objektif esaslara dayanarak her olayı gerçekleştiği koşullara göre kendi içinde değerlendirerek bir sonuca varmaktadır. Hakimin delillere ilişkin takdiri neticesinde vereceği hükmün, dosyanın içeriğine aykırı olmaması gerekmektedir.

5. Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

Boşanma veya ayrılık halinde mali hususlar ile velayet gibi ikincil sonuçlar, kural olarak boşanma kararının verilmesi aşamasında hakim tarafından hükme bağlanmakla birlikte davanın taraflarının karşılıklı olarak anlaşmasıyla da çözümlenebilmektedir. Buna göre taraflar, boşanmanın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmaları hakimin onayına sunmaktadırlar. Tarafların bu konuda yaptıkları anlaşmanın geçerlilik kazanabilmesi ise hakimin bu anlaşmayı mutlak surette onaylamasına bağlı olmaktadır. Hakim, bu anlaşmaların tamamını reddedebileceği gibi kısmi olarak da kabul etmeme yetkisine sahiptir.

6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın aleniyet ilkesine çelişki teşkil edecek şekilde gizli yapılmasına karar verebilmektedir. Hukuk davalarında genel ilkeler arasında sayılan özellikle boşanma davalarının aleniyet ilkesi gereğince duruşmalarının herkese açık olması, ancak tarafların veya çocukların menfaatinin zedeleneceği ya da davanın konusunun tarafların cinsel hayatı gibi özel hayatına ilişkin olduğu durumlarda önemini kaybetmekte, istem üzerine duruşmanın gizli yapılması, karara bağlanabilmektedir.

Yazarlar;

Av.Tuğsan YILMAZ
Av.Halil İbrahim ÇELİL
Didem TALGIR

Önceki yazımız Boşanma davasında aile konutu nedir? de aile konutu kavramı, boşanma davasında aile konutu kavramının ve şerhinin öneminin ne olduğu anlatılmaktadır.

Aşağıdaki diğer yazılarımızı okumak için başlıklara tıklayınız.

Anlaşmalı Boşanma Davası

Çekişmeli Boşanma Davası

Boşanmanın Mali Sonuçları

Boşanma Davasında Tanığın Önemi

Kadının Boşanma Sonrası Bekleme Süresi(İddet)